Namık ÇINAR
Sonunda böyle olacağı belliydi. Ergenekon onu rehin almıştı. Şimdi ise, esareti geçiniz, Stockholm Sendromu ile artık onların meftunu da olmuş görünüyorlar.
Fantastik Amerikan filmlerindeki gibi, uzaydan gelip insanların ruhlarını boşaltarak gövdelerine yerleşen tuhaf mahlûkların âdeta o kurbanlarına benziyorlar şimdi.
Sözüm ona, kurduklarını söyledikleri “Meclis”i protesto ederek, ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, anlaşılan.
Hoş, öyle kendi kendilerine gelin güvey oldukları gibi, “Devlet”i de “Cumhuriyet”i de CHP’lilerin kurmuş olduklarını, hiçbir vakit düşünmedim ben. Zira, o devlet kurulur ve o cumhuriyet ilân edilirken, onun altında, tüm Anadolu ve Trakya’nın bağrından fışkırmış inisiyatifler olan, otuzu aşkın “Yerel Kongre süreçleri”nin imzaları vardır. “Önderlik grubu” aslında, bilâhare katılarak eklemlenmiştir, o süreçlere. O yüzden, parlamentoyu sadece CHP’nin yarattığı bir meclis olarak tanımlamak, son derece yanlıştır.
Eğer, CHP’nin Meclis’teki egemenliğinden mutlaka dem vurulacaksa, 1930’lardaki faşist tek parti dönemini ölçü almak, daha doğru olacaktır.
Fakat, tersini söyleseler de artık fark etmez, onlar şimdi bir akrep gibi kendilerini soktular. Ve bunu daha ilk gün, meşruiyetini sorgulamaya kalktıkları Meclis’in, simgesel onurunu ayaklar altına alarak ve artık orasını da, akla gelmedik yaratıcılıklardaki siyasal piyeslerin show sahnesine çevirerek yaptılar.
Seçilip de o meclisi tanımamak, o meclisi reddetmek, hiç doğru bir tutum olabilir mi, Allah aşkına?
Halkın değerlerinden ve onca sorunlarından daha mı önemli ve önde, Ergenekoncuların ve Balyozcuların problemleri? Kimleri temsil etmek üzere sandığı kullandıklarının kokusu, daha bismillâh ilk gün ortaya çıktığına göre, bu durum CHP için, belli ki canını verecek kadar önemli demek ki.
Ben BDP’ye kızmıyorum, o kadar. Onlar amaçlarına ulaşmak için başından beri gerilimi yeğliyorlar. Devletin otuz yıllık yanlış politikaları yüzünden, uzlaşmanın değil, kavganın daha verimli olduğunu ve Kürt Sorunundaki getirilerde daha fazla mesafe alındığını hem yaşıyorlar, hem görüyorlar.
Üstelik şimdi, Meclis’i âdeta tanımadıklarını ilân etmede yalnız da değiller. Sağolsun CHP payandası, onlara omuz vererek, takatlerini de güçlendiriverdi.
Lâkin, seçimden çıkıp gelmiş olanların ilk işi, meclisi tanımamak mı olmalıdır? Millete vekil olmayacak idiyseniz, ne diye seçildiniz o zaman?
İş oralara geldi mi, sokağın da seçilebileceği, oralara da taşılabileceği hâller vardır, elbet de. Ama, gözünüzü seveyim, bugün o gün müdür ki?
Sorunlar var!..
Tabii ki sorunlar var. Hem de gırtlağa kadar var.
Örneğin, Yüksek Yargı’nın da bir sürü hatası var, bu olup bitenlerde. Zaten, ülkenin “Yüksek Bürokrasi”sinin içine bir girseniz, “Tanrım, bu nasıl bir cehalettir ve kimler, ne yerlere gelmişler”, diye şaşar kalırsınız, tanıyınca öylelerini.
Ama mahkemelere baskı yaparak, kaos yaratarak olmaz ki, bu! Hadi o zaman, biz sokaktakiler de biraraya gelelim, başımızdaki belâlarla ilgili olarak, mahkeme salonlarını basıp, yargıçları ve kararlarını tanımadığımızı ilân edelim.
Bize de önerdiğiniz bu mu?
Bana sorarsanız, Kılıçdaroğlu, bir Ergenekon görevlisi olarak, HSYK’yı mahkemelere müdahale etmeye çağırmak suretiyle, bunu yapıyor.
Beyefendi, beyefendi, kendinize gelin lütfen! Bilmez misiniz ki, mahkemelere kimse karışamaz. HSYK da, bir başka kurum da mahkemelerin amiri değildir. Çünkü yargıcın amiri olmaz. Zatı âlinizin guguk nosyonu... pardon, hukuk nosyonu bu ise, iyi ki bu halk size iktidar vermiyor, diye bir kere daha sevinmek gerekir.
Ama gene de, komik bir yanı yok değil doğrusu, bu olup bitenin. CHP kendi şakağına tabanca dayayıp, dediğimi yapmazsanız rehineyi vururum, diyen ve ruhsal sorunlar yaşayan, çözümsüz bir dayatmacı gibi davranıyor, âdeta.
Ve yine, Kılıçdaroğlu bu tutumuyla, dünyanın dikkatini çekmeyi, diğer toplumların parlamentolarında Türkiye’deki baskı rejiminin konuşulmasını sağlamayı amaçlamaktaymış, dediğine bakılırsa.
Yahu pes!
Siz pervasızca, demokrasiye darbe tezgâhlayanları aday gösterip seçtirdiniz ya, şimdi kalkıp demokrasi ve özgürlük savaşçısı ayaklarını, gelin benim külâhıma anlatın.
Tarihe not düşüldü, bir kere. Cemaatin huzurunda “pırt” yaptığı için utancından kayıplara karışıp, seneler sonra tebdili kıyafetle geri döndüğünde, akıllardan çıkmayan o hareketinin, “pırt”tan önce “pırt”tan sonra diye, yeni nesillere bile milât olduğuna tanık olan cami imamına dönüşeceksiniz, bundan böyle.
Geçin tıraşı. Meclis’in meşruiyetini sorgulattınız ya, bu dahi yeter size.
CHP’nin çiçeği burnunda vekilleri, Kılıçdaroğlu’nun kavalını, Fareli Köyün Kavalcısını dinler gibi dinleyeceklerse, masalın sonunu da yeniden okusunlar, bir zahmet. İyi olur.
AKP de, CHP’nin ne mal olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorsa millete, yaşam tarzları öyle olmasa bile, özgürlükleri temsilen, kendi kadın milletvekillerinin sembolik olarak bir günlüğüne başörtüsü takacaklarını söylesin, Meclis’te. Bakalım ne diyecekler?
Ama ne olursa olsun, ben yine de, CHP bir hayli yaşlandı, herhalde artık kendi kendine ölür de, helvasını yeriz, diye düşünüyordum. Fakat o kalktı intihar etti.
Bize düşen, üç kulhüvallah, bir elham.
Bir de âmin!
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016