Namık ÇINAR
Savım şu:
Türkiye halkının, yüzü demokrasiye dönük iç dinamikleri kendiliğinden canlanarak, ne zaman siyasal iktidarın inşasını aşağıdan yukarıya doğru bizzat örgütlemeye kalkışmışsa; o lâhza peydahlanan yukarıdan aşağıya doğru tepeden inmeci bir hareket, derhâl bu ateşi söndürmüştür.
Demek ki, toplumun aşağıdan yukarıya doğru spontane gelişen ivmesi, her seferinde yukarıdan aşağıya doğru inen yumruklar altında kalmaktan bir türlü kurtulamıyor.
20.yüzyıl başında Osmanlı dağılıp Cumhuriyet kurulurken kurtuluşu bize armağan ettiği için şükran borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Paşa, Mondros’tan sonra Anadolu ve Trakya’da halkın kongreler yoluyla kendiliğinden beliren iktidar arayışlarının demokratik fidesini sulamak yerine nasıl ki ülkenin yönetimine jakobence el koymayı seçtiyse; yüz sene sonra bugün AKP pratiğinde ete kemiğe bürünen yeni bir halk hareketi, bu kez de ne oldum psikolojisiyle ayakları yerden havalanan Erdoğan tarafından aynı şekilde önü kesiliyor.
Peki, niçin halk kazanamıyor da devleti ele geçiren tepeden inmeci zihniyet hem değişime uğruyor, hem de baskın gelip galebe çalıyor?
Neden hep bu başımıza geliyor?
Çünkü buraya merkeziyetçi kolektivist bir kültür hâkim ve toplumsal servetin üleştirilmesini devlet yapıyor.
Çünkü halkın elinde tasarruf edeceği yeterince sermaye, kafasının içinde de liberal değerlere dayalı bir bilgi birikimi yok.
Çünkü militarist baskıcı yönetim şeklinin tüm zamanların gönderinde bayrak gibi dalgalanması, bir erdem timsali olarak algılanıyor.
Ama hemen şunu da eklemeliyim:
Erdoğan faktörü gelmiş geçmiş en büyük ve en yakın tehlike vasfıyla capcanlı bir endişe kaynağı olarak karşımızda durur iken, yüz sene öncesinin sorunlarını öne çıkarıp “ama Atatürk şunu yapmıştı, ama Atatürk bunu etmişti” şaşkalozluğuna kapılmak hem ahlâksızlıktır, hem de oyuna gelmek bakımından salaklıktır.
Elbet de Atatürk de eleştirilecek.
Ne ki, daha fazla demokrasi için eleştirilecek; onun eline su dahi dökemeyecek birinin otoriterlik ekmeğine yağ sürmek için değil.
Bugün artık bütün sorunlarımızın üretim merkezi sadece Erdoğan’dır.
Baksanıza, memlekette kimyası bozulmadık bi’tek adam bırakmamış.
Ben hayatım boyunca böyle manyak bir dönem hatırlamıyorum.
Hani bir Amerikan dizisi var, kim kimi ısırırsa hemen zombileşiyor ya; işte şimdi herkesin birbirini paralayası hissettiği bir tırlatma sürecinden geçiyoruz.
Tanımayan birine başbakanın profesör olduğunu söyleseniz, dünyada inanmaz.
Erdoğan’ın etrafındakiler, sanki hızlı daktilo yarışmasındaymışlar gibi, dakikada en fazla yalan ve riya üretenler şampiyonasında ha bire kendi rekorlarını kırıyorlar.
Yirmi sene önceki Yeni Demokrasi Hareketi’nden tanıyıp bir vakitler takdir ettiğim Etyen Mahçupyanbile “kafayı nasıl sıyırdıysa”, geçenlerde TV’de “Eğer Erdoğan, antidemokratikliğini halka anlatabilmiş ve sandıkta da tasvip görmüşse, yaptıkları meşrudur” dediğinde kulaklarıma inanamadım. Yani “kurbanını ikna edebilirsen, onu öldürmen cinayet sayılmaz!” demeye getiriyor.
Kafa doktorları hastanelerindeki deli gömleği stoklarına bir göz atsalar, sanırım iyi olacak; zira ihtiyaç duyulacağı günlerin pek uzakta olmadığını seziyorum.
Koskoca bir toplum işini gücünü bırakmış, bin sene öncesinin doğru olup olmadığı bile meçhul bir sandukasıyla, “kamçılı adam” filminin macerası temposunda, ordan oraya sürüklenip duruyor.
Bari henüz “kayış koparmamış” birileri çıksa da, Söğüt’teki diğer ataların kabirlerinden yararlanarak bir DNA testi yaptırsalar.
Hiç değilse orduya, yanlış kemikler peşinde “tabur seviyesinde bir görev kuvveti” tahsis ettirmemiş olursunuz.
Hayatla değil de ölümle düşüp kalktığınız için, artık çocuklarınız bile musalla taşına “kardan adam” yapıp “ölü gömmece” oynuyorlar.
Şu geldiğiniz noktaya bakın da utanın!
Hoş, sizde utanacak surat da yok ya!
Ha sahi, Sultan Vahdettin’in mezarı ne olacak?
Ona da bir “hava indirme tugayı” gönderirsiniz artık!
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016