Namık ÇINAR
Bugün belki, çağdaş toplumlardan olamamanın umutsuzluğuyla kahırlanıp duran bir sürü insan var bu ülkede.
Fakat hiç yeise kapılmasınlar.
Geçer bunlar da.
Çoğu şey unutulur gider.
Geriye, cumhuriyet tarihi boyunca şöyle dört başı mamur bir siyasal varlık gösteremeyip yönetimde söz sahibi olamadılar diye mazlum ve mağdur görünmekten bir türlü çıkamamış geniş dindar kitlelerin de sonunda iktidarı yakalayarak ne mal olduklarını bütün çıplaklığıyla gözler önüne serecekleri deneyimlerinin, hiçbir ukdeye yer bırakmayacak o şamar gibi gerçekliği kalır.
Bu yanıyla iyi olmuştur.
Yaşananlar, dindarlara dair ne soru varsa hepsini cevaplamıştır.
Eğer bu ülkenin insanları da bir gün demokrasinin niyetine girerlerse, bedelini ağızları yanarak ödedikleri dinci bir siyasal tecrübenin, artık üflenerek içilesi maşrapasını, ateşten kulpuyla önlerinde hazır bulacaklardır.
Esasen bütün bunların kaynaklarını, ilkin İslâm dininin yapısal esaslarında aramak gerekir.
İslâmiyet, insan ruhuna seslenen bir inançlar manzumesi olmakla beraber, asıl etkinliğini toplumun siyasal alanında eylemektedir.
İnsanları dinen şekillendirmek, ancak siyasal olarak yönetilmelerinden geçer.
Din sadece bir inanç sistemi olsa idi sorun olmayacaktı iken, şimdi burada, tam da siyasetin odağına oturtulmuştur.
İslâm’da Allah, yeryüzündeki maddi hayatın nasıl olacağını da tayin etmiştir.
O yüzden din, seçeneği olmayan ilâhi bir siyasal nizamdır.
Nitekim önderleri ve icracı aktörleri filozoflar değil, daima yöneticiler olmuştur.
İslâm peygamberinin, onun ardından gelen diğer şahsiyetlerin ve bütün sahabelerin birer siyaset ve devlet adamı oldukları, hiçbir vakit akıldan çıkarılmamalıdır.
Kur’an’ın hükümleri arasında dahi, toplum inşasının esaslarını zikreden “Medeni Sureler”, insan ruhuna hitap eden “Mekki Sureler”e nispetle daha ağırlıklı bir yer tutarlar.
O nedenledir ki, İslâmi aidiyet, inançsal bir aidiyetten çok, siyasal bir toplum modeline aidiyet gibi gözükmektedir.
Rakibini, “diğer dinler” yerine “siyasal ideolojiler” olarak tarif etmek, hiç de yanlış sayılmaz.
Örneğin, yatağını bulduğunda akışkanlığı kolayca artan günümüz dindarlığı da bir inanç dindarlığı şeklinde değil, siyasal bir dindarlık olarak sivrilmekte ve zuhur etmektedir.
Kaldı ki, inanç ve ruh zenginliğine dayalı bir dindarlık olsaydı, onca hırsızlık ve yolsuzluk iddia ve söylemleri karşısında bu kadar duyarsız olamazlardı.
İşte bütün bu hâller bize göstermektedir ki, İslâm toplumlarının temel handikabı, siyasal yaşamlarını din bazlı projelerle götürmek zorunda kalmalarıdır.
Başlangıçta iyi niyetlerle yola koyulmuş gibi görünse de, siyasal zemindeki dinsel tasarruflar, belli bir aşamadan sonra ele avuca sığmamakta, tabiatındaki genetik motifler yeniden nüksetmektedir.
Tecrübeler, sadece uhrevi hayata müdahil olmakla yetineceği varsayımlarının doğru çıkmadığına çarpıp toslamıştır.
Dine dayalı siyasal programlar, tarihin hiçbir evresinde toplumları mutlu edememiş, kaosun ve anarşinin kaynağı olmaktan yakayı kurtaramamıştır.
Bunun son derece basit bir nedeni vardır.
Çünkü din, bir dogmalar silsilesidir ve siyaset, ihtiyaçların pratiğine değil de bu dogmalara göre yapıldığı takdirde, o statik kurallar toplumsal dinamizme ayak bağı olmakta ve onu içten içe çökertmektedir.
İnsanlar, yanlışlardan kurtulmak için siyasetlerini her zaman değiştirebilme yetisine sahiptirler.
Ama dinsel paradigmayı tartışmak, ona seçenek üretmek ve yerine başka bir şey koymak ise asla mümkün değildir.
Ortadoğu’daki halkların başına gelen budur!
Hâlihazırdaki gidişatını sürdürdüğü takdirde Türkiye’nin başına gelecek olan da bu olacaktır!
İslâmcı bir siyasal nizamın, çağdaş demokratik düzenle hiçbir surette uzlaşacak gibi durmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Umarsız ve yoksul kitleler, özlemlerinde haklıdırlar ama yöntemleri için aynı şey söylenemez.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016