Serpil Çevikcan
Başbakan Binali Yıldırım, referandum arası veren TBMM’de, yüzde 51’lik “evet” sonrasında ilk grup toplantısı konuşmasını dün yaptı.
Cumhur-başkanlığı hükümet sistemine geçişin kabul edilmesi, Cumhur-başkanı’nın yürütmeye ilişkin yetkileri yapılacak ilk genel seçimden sonra devredilecek de olsa şimdiden bir dönemin kapanması anlamını taşıyor.
Parlamentoda ve Ak Parti Genel Merkezi’nde yeni sisteme dönük düzenlemelere ilişkin haberler kamuoyuna yansırken, dün Meclis’in iktidar ve muhalefet kulislerinde yapılan mekânsal değişiklikler de ilk kez görücüye çıktı.
Referandum sonuçlarına kilitli bir Meclis tablosu vardı haliyle dün.
Başbakan Yıldırım ile toplantı öncesinde selamlaştık. “Hayırlı, uğurlu olsun” dedik.
“’Hayır’ boykotu kalktı artık” diye espriyi patlattı.
2 ayda; 54 il, iki yurt dışı ziyaret yapmış, 71 miting gerçekleştirmiş, 14 açılış ve temel atma töreninde kurdele kesmiş, STK’larla, kanaat önderleriyle, iş dünyasıyla 22 toplantıya başkanlık etmiş bir Başbakan olarak pek de yorgun görünmüyordu.
Ama epey kilo vermişti ve referandum öncesine göre daha atletik bir görüntüye kavuşmuştu.
Referandum gecesi de yakından izleme imkânı bulmuştum Başbakan’ı.
Bunu dün Meclis’teki mesaisi sırasında edindiğim izlenimle birleştirdim.
Yıldırım, tarihsel bir dönüşümünü ifade eden anayasa değişikliğini milletin onayından geçirme sürecinde, Başbakan ve Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla üzerine düşeni eksiksiz yaptığı hissiyatını yansıtıyor; yüzde 51’le de olsa.
Çok çalıştı, çok koşturdu, inisiyatifi dışındaki hataları, “evet”e çevirmek için çok uğraştı. Kırmamaya, dökmemeye çalıştı. Ne vurdu kırdı, ne de sert yapana öbür yanağını çevirecek kadar naif oldu.
Ak Parti’nin kurucu liderinin Türkiye tahayyülü ve geçirilen inişli çıkışlı evrelerin vardığı nokta itibarıyla kaçınılmaz olarak görülen sistem değişikliği sürecinde çok kritik bir mevkide üzerine düşeni yaptı.
Başbakan Yıldırım’ın, referandum gecesindeki balkon konuşması da dün bu köşeden de yansıttığım, o gece kurmaylarıyla yaptığı ilk değerlendirmedeki yaklaşımı da grup toplantısında verdiği mesajlar da yüzde 51’i gerçekçi bir bakış açısıyla okuduğunu gösteriyor.
Kuşkusuz bu her şeyden önce Türkiye’nin hayrınadır. Ayrıca Ak Parti siyasetinde niceliğin değil niteliğin sınırlarını zorlama noktasında iyi bir örnektir.
Bu bakışla, Başbakan’ın dünkü konuşmasından not ettiğim satırları sıralayayım:
Halk oylaması sonrası buradan yaptığımız ilk grup toplantısında ilan ediyorum; istisnasız bütün vatandaşlarımızın hukukunu korumak, savunmak, siyasetimizin esası olmaya devam edecek.
Evrensel değerlerin korunması, bütün vatandaşların, bütün canlıların, bütün inanç ve düşüncelerin hukukunun korunması en büyük meselemiz ve önceliğimiz olacak. Bir tek vatandaşımızın dahi kalbinin kırılmasına rıza göstermeyeceğiz.
Allah’ın izniyle kibir nefislerimizi rehin almayacak.
Şimdi her zamankinden fazla kardeşlik günüdür. Unutmayalım biz biriz, beraberiz, kardeşiz, birlikte Türkiye’yiz. Bütün farklılıklarımızla birlikte bir bütününüz.
Ülkemizin yararına en küçük bir fikri olan, bir sözü olana mutlaka kulak vereceğiz. Eskisinden daha çok, ‘bir elin nesi var, iki elin sesi var’ diyeceğiz. Meclis çatısı altında, dışarıdaki sivil siyaset kurumlarıyla da her zaman iletişime açık olacağız.
Sadece “evet” kampanyasına destek veren 25 milyon 154 bin 257 vatandaş değil, aynı zamanda tercihi “hayır” yönünde olan 23 milyon 775 bin 294 vatandaş da kazanmıştır. Bu sonuçtan 81.7 ile “evet” oyu veren Bayburt’ta, yüzde 80.41 “hayır” diyen Tunceli de aynı derecede kazançlı çıkmıştır.
Yoğun bir kampanya dönemi geçirdik. O heyecanlı günlerde sözlerimiz bazen maksadını aşmış olabilir. Şimdi incinmeleri, kırgınlıkları bir kenara bırakma, millet için el ele verme ve geleceği inşa etme zamanıdır. Bundan sonra hepimize düşen görev, enerjimizi ülkemizin daha güzel, daha güçlü, daha istikrarlı olması için çalışmaktır. Bundan sonra ekonomimiz daha da güç kazanacak, refah toplumu bütün fertlerimiz tarafından hissedilecektir.
Anayasa değişikliğiyle beraber yeni döneme kadar TBMM İçtüzüğü değişikliği, mevcut kanunların Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyumlu hale getirilmesi gibi önemli çalışmaları seçimler öncesinde mutlaka bütün parti gruplarının istişaresiyle tamamlayacağız.
“Evet” ve “hayır”ların yakın oranlarda olmasından hareketle vatandaşları ayrıştırmak isteyenlerin asla oyununa gelmeyeceğiz. Büyük bir uyum içinde hep birlikte geleceğe yürümekten vazgeçmeyeceğiz.
Bu mesajlar, yüzde 51’in özeleştirisini de yüzde 49’a karşı yükümlülükleri de içeriyor.
2019’a ilerlediğimiz süreçte yukarıda sıraladığım taahhütler, Ak Parti siyasetinin ana parametrelerini oluşturacak mı?
Bunların arasına Güneydoğu’daki, Doğu’daki bütün seçmenlerin birleşebileceği bir başlık açılacak mı?
Yanıtlarını bulmak için çok beklemeyeceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2018
25.05.2018
23.05.2018
19.05.2018
16.05.2018
12.05.2018
9.02.2018
5.02.2018
2.02.2018
28.04.2018