Serpil Çevikcan
Ak Parti 16. yaşını kutluyor.
Önceki akşam gerçekleştirilen tören, kutlamadan ziyade, 16 yıl önce yeni Türkiye tahayyülü ile yola çıkan siyasi kadroların, şimdi, “güçlü liderlik” altında yeniden dizayn edileceği bir dönemin başlangıcını ifade ediyordu.
Bu nedenledir ki mutlak başarı için sırtını millete dayayarak siyaset yapma düsturuyla işe koyulan Ak Parti’nin bundan sonraki yol haritasında, metal yorgunluğunu ve değişerek deformasyonu gidermek hedefi her şeyin önüne geçmiş durumda.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, en büyük sevdası Ak Parti’nin kaderiyle Türkiye’nin kaderinin eklemlendiğini ifade ettiğinde bu hareket kalfalık dönemindeydi.
Çıraklık dönemine, AB reformları çerçevesinde çok sayıda anayasa ve yasa değişikliği, ekonomide, eğitimde, sağlıkta artçıları yıllarca sürecek reform adımları sığdıran, kalfalık dönemini askeri-bürokratik vesayete karşı mücadeleyle geçiren Ak Parti siyaseti ustalık döneminde Erdoğan’ın son günlerde üstüne basa basa tekrarladığı hastalıklar nedeniyle yeni bir şey söyleme karakterini kaybetmeye başladı.
Statükoyla mücadelede yan yana yürümek zorunda kaldığı FETÖ’den yediği büyük darbe de Türkiye’nin İslam âlemine Müslüman demokrat ülke örneği olarak sunulma aşamasından, istenmeyen adam ilan edilmesine varan Batı bakışı da bu dönemde hortladı.
İçten, dıştan ekonomik ve sosyo-kültürel çomakların sokulmasına müsait bir zeminin doğmasında Ak Parti siyasetinin yeni bir şeyler söyleyecek yenilenmeyi yapamaması, güç zehirlenmesi ve karşılaştığı ihanetleri bertaraf etmeye çalışırken seçmek zorunda kaldığı yollar belirleyici oldu.
FETÖ darbesi; köprüler yaparken toplumun bir kesimiyle gönül köprüleri kurmayı ihmal etmeye başlayan, bir yandan kazanırken diğer yandan kaybeden Ak Parti siyaseti için çok sarsıcıydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe başarılı olsaydı sadece kendisiyle hesaplaşma noktasında kalmayacak, bambaşka bir Türkiye tablosunu tahkim etmek için her şeyi yapacak olan bu şebekeyle tavizsiz mücadele yolunu seçti.
Ancak mücadelenin zorluğuyla baş etmeye çalışırken, diğer yandan, “Bunları başımıza siz bela ettiniz” suçlamasına cevap vermek zorunda kalması; özgürlüklerin kısıtlanması, otoriterleşme ve tektipleştirme tartışmalarını gündemin tepesine taşıyan kimi uygulamaları tetikledi.
Bu nedenle, 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde belirginleşen toplumsal kutuplaşmanın, 16 Nisan referandumuyla tescillendiği bir evreye ulaşması Türkiye için alarm zilini bir kez daha çaldırdı.
16 Nisan referandumundaki, “evet” değil, “hayır” oylarına göre bir yol haritası çizen Erdoğan, siyasi tecrübesiyle, aksi bir karar oluşmazsa 2019’da girilecek seçim maratonunda yanında sağlam, dayanıklı ve güvenilir koşucular istiyor.
Teşkilatın tepeden tırnağa değiştirilmesi, 2018 baharındaki büyük kongreden yepyeni bir dizaynın çıkması, yerel seçimlerde elde edilecek başarının itici gücüyle milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ulaşılmasına odaklanmış durumda.
Bu hedefe hazırlanırken, büyük kongrenin ertelenme olasılığı da seçimlerin gelecek yıla çekilmesi olasılığı da, MHP “yüzde 7” dese de seçim barajını mevcut halinde tutma seçeneği de masada.
Ak Parti’yi kurulduğu günden beri girdiği 5 genel, 3 yerel seçimden zaferle çıkaran, kritik 3 halkoylamasında da istediği sonuca ulaşan Erdoğan, önümüzdeki 2 yılın hem kendi başarı hikâyesi hem de Türkiye açısından çok belirleyici olduğu gerçeğinden hareket ediyor.
Bunun için, komplolara, kumpaslara, üst akıl organizasyonlarına boyun eğmeme, Ak Parti’yi yeniden dizayn ve parti içi barış sacayağı üzerinde yükselen bir politika izliyor, izleyecek.
Türkiye’nin, bu politikadan, hem yönetim sisteminin arızalarını giderme hem de üç terör örgütüyle mücadelede daha başarılı olma yolunda kazançlı çıkmasının anahtarı ise keskinleşen kutuplaşmanın mümkün olduğunca törpülenebilmesi.
Bunu sağlamanın yolu da güçlü demokrasi mottosunun içini yeniden doldurmaya başlama, normalleşme, mutlaka hukuk içinde hesaplaşma ve 15 Temmuz’un siyasi ayağıyla bütün Türkiye’yi ikna edecek ölçüde mücadeleden geçiyor.
Aksi halde, yönetim sistemindeki radikal değişiklik, bundan sonra da her defasında, “evet” ya da “hayır”a vurulabilecek, “biz” ve “onlar”ı keskinleştirecek bir değişikliği ifade edecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2018
25.05.2018
23.05.2018
19.05.2018
16.05.2018
12.05.2018
9.02.2018
5.02.2018
2.02.2018
28.04.2018