Şeyhmus DİKEN
Adı Türkiye Cumhuriyeti konulmadan evvel, Türkiye Cumhuriyetinin Milli Misak’a dahil ettiği “ora”larda yaşayanların coğrafyasının adı Kürdistan’dı.
Ne sınır vardı “öte yaka”ya düşen köylüleri ile aralarında!
Ne mayınlı topraklar, ne de kimi yerlerdeki tel örgüler, mazgallar, nöbetçi kuleleri!
Aynı halkın evlatlarıydılar. Aynı dili konuşur, aynı sofralara otururlardı. Sonra bir gizli el dünyanın çok başka bir coğrafyasında gıyaplarında infazlarını kesti. Bıçak gibi ayırdılar aynı halkın evlatlarını birbirlerinden. Birbirlerine yabancı başka alfabelerin külliyatına kazındı isimleri, birbirlerini okuyamama pahasına! İnat etti iki yakadakiler, iki ayrı ülkenin iki ayrı kimliğine, adları iki ayrı alfabe ile yazılmış aynı halkın evlatları. Ağız birlik etmişçesine sınır tanımayız dediler. “Orada olmayanı buradan, burada olmayanı (inadına) oradan”* katır sırtında ya da bedenlerinin gücüyle taşıdılar uzun yıllar boyunca.
Pasaporta ısınmamıştı içleri. Sınırlara hiçbir sınır tanımadan, bilmeden, dinlemeden vuruyor, vuruyorlardı. Sıkboğaz dünya ve üç kuruş geçimlik uğruna!
Dünya biliyor ve görüyordu yaptıkları işi. Adları kaçakçıya çıkmıştı. Acımasız zalimler “soyguncu” da “hayın” da diyordu onlara. Dinlemiyor yürüyorlardı, gidiyorlardı kaçağa; zamana, mekâna ve dünyaya inat.
Baharda, yazda, ay ışığı olmayan gecelerde iyiydi de! Karda kışta, kıyamette zordu işleri. Dededen yadigâr sözleri kulaklarına küpe etmişlerdi. Derdi ki dede; “Kara basmayacaxsan, kara basmiyacaxsan evlat. Kaçaxçi dedığın düşmanıni tanıyacax. Kar xayındır, düşmandır. Güneşi gördi mi çekeeer gider. Hêç, kalmiyan senden olır mi? Kar, kalleştır, iz, yol verir düşmana. Belli olır yerin yurdın… Ama daş hêç êledir! Daş, sendendır oğul, sendendır daş, yurdındır, yuvandır… Gêttın mi, daştan, kayadan gidecaxsan. Daş iz vermez, kaya dosttır, keser fırtınayi, karı, sağlamdır hem. Sırtıni verebilirsen korxmadan. Biz hêç kara basmazdıx oğul.”*
Onlar da, yani tarihin ve hayatın serencamının 2000’li yıllarının onbirinde, yıl bir sonraki seneye onikiye devrilene az kala kış ortasında dedelerinin sözüne rağmen ama yıllardır yaptıklarının bilindiğine ve kış ortasında devletin de kendilerine verdiği öte yakadaki siparişleri koyun ceplerine katlayıp dercederek kara basıp öte yakaya göçtüler ve gittiler işte!
Otuzdört kişiden en küçükleri onüçündeydi daha. Çoğu onüçle yirmibeş arasındaydı. İkisi otuzsekizle, kırkbirindeydiler. Gittiler, yüklerini katırlarıyla yüklendiler. Ve dönüş yolunda devletin uçaklarıyla taammüden cinayete kurban gittiler. Devlet dersinden imtihana girenler suskun kalmıştılar aleni cinayete. İki gün boyunca konuşmadılar, sustular. Milli Misak’ın gözlerden ve gönüllerden uzak diyarı Şırnakla, Hakkâri’nin dağları arasındaki Roboski’de devlet dersinde katledilmiş “terör yandaşı, kaçakçılar” vurulmuştu. Şifre buyurmuştu Ankara’daki zatlar, katledileceklerdi. Hepsi bu kadardı.
O gün 2014’ün henüz çiçeğe durmuş Nisan ayında, kadın çocuk genç, karalara bürünmüş analar, kızlar, çocuklar, gençler ve yaşlılar toplanmışlardı, kapısında Roboski Derneği yazılı ve duvarlarında 34 şehitlerinin fotoğrafları asılı mekânında.
Yaşı onüçmüş Özlem kızın! Vurulan ve bir katırın terkisinde, kolları bacakları yana sarkmış Bedran, Muhammet, Erkan, Orhan ve Savaş’ın yaşdaşı Özlem. “Neydi suçları” diye soruyordu kucakladığı çerçevedeki eniştesinin fotoğrafıyla. “Ablamın çeyizi sandıkta kaldı” diyordu.
Mezarlıktaydık. Üç sıra halinde koyu gri granit taşların ve ziyaretçileri eksik olmadığından bol çiçekli Roboski Mezarlığında “kaçakçı” Roboski şehitlerinin. Dernek başkanı Veli (Encü) diyor ki; “En zor olanı neydi biliyor musun abi! Hani başbakan her gittiği yerde çocukları kucağına alır, sever, oyuncak verir ve öyle fotoğraf çekilir ya! Roboskili aileler olarak kendisiyle görüştüğümüzde Felek Hanımın oğlu ondördünde katledilen Erkan’ın defnedilmesinden bir süre sonra bir oğulları olmuştu adını ölen Erkan gibi Erkan koymuşlardı. İşte o Erkan bebek anasının kucağındaydı o görüşme boyunca. Çocuk sürekli ağlayıp durdu. Başbakan o çocuğu ne sordu, ne ilgilendi, ne de sevgi gösterisinde bulundu. En zoru buydu ve bizlere ne kadar ilgi gösterdiklerinin kanıtıydı aslında”
Orada, size uzak, ama çok uzak, aslında yüreğiniz kadar yakın Roboski’de devletin uçaklarından atılmış bombalarla taammüden cinayete kurban gitmiş otuzdört Kürt çocuğunun parçalanmış cesetlerinin örtülü olduğu mezar taşları duruyor. Girişte yerde “Roboski Şehitleri Çeşmesi” yazan, ama yerde çeşmesi olmayan bir yazılı taş da! Sahiplenmeyi bekliyorlar, devletin inadına…
* Necmettin Salaz, Roboski’ye Ağıt. Rezan Yayıncılık, İstanbul Ekim 2013
Şeyhmus Diken, 11 Nisan 2014 Dîyarbekir
http://bianet.org/biamag/siyaset/154908-adlari-kacakciya-cikanlarin-mezarinda
Yazarlar
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2024
1.01.2024
21.04.2020
27.10.2019
10.06.2018
16.09.2017
21.05.2017
15.02.2017
5.02.2017
14.01.2017