Sezin ÖNEY
Âkil insanların gezileri sırasında, küçük grupların yaptığı gösterilerin“büyük haber” olması, bu gezilere katılan Kürşat Bumingibi çok değer verdiğim yazarların da sitemine neden oluyor.
Âkil insanlar gruplarının gerçekleştirdiği geziler, aslında medya olarak Türkiye’de olan bitenden ne kadar habersiz olduğumuzu gösteriyor. Bunu, âkil insanlara bir eleştiri olarak getirmiyorum; çoğumuz gazeteciler, yazarlar, akademisyenler olarak aslında doğal biçimde sadece davetli olduğu, bir anlamda “istenildiği” yerlere gidiyoruz. Böylece, “davetliler” olarak, dinlemekten ve anlamaya çalışmaktan çok, kendini ve düşüncelerini anlatıyoruz.
Medyanın zafiyeti
Gazeteciliğin doğasında, “if it bleeds, it leads” (kan akıyorsa, manşet olur) şeklinde özetlenebilecek bir yan var. Şiddet, kızgınlık, nefret, skandal; bunlar ister istemez medyanın haber önceliği verdiği insanlık hâlleri, vakalar.
Dünyada da durum böyle; Britanya’da, IPSOS Mori kamuoyu araştırma şirketinin 2005-2008 arası yaptığı bir araştırmaya göre, “suç”, halkın en büyük sorun olarak gördüğü ve aynı zamanda en çok ilgilendiği konu. Ekonomi, politikanın o dönemlerde en önemli meselesi olan sağlık hizmetleri, ülkenin en büyük toplumsal sorunu olan ırkçılık ve ırklar arası ilişkiler, hep “takıntı konu”, “suçun”arkasından geliyor.
Türkiye’de de, 30 yılı aşkın süre, “şiddet” medyanın, en çok yer verdiği konu oldu. Sadece PKK ile yaşanan çatışmalar nedeniyle değil; Türkiye’nin çevre ülkelerle yaşadığı, kimi zaman sıcak çatışmaya dönme riski olan gerginlikler, faili meçhuller, “derin devlet” mevzuları, yani devlet içindeki çeteler ve askerî vesayet gibi konular zaten gündemi yüksek gerilim hattında tuttu.
Yani, medyanın uluslararası çapta zafiyeti olan “şiddet tutkusu”, Türkiye’de tüm basına sirayet etmiş bir yozlaşma hâlini almış durumda.
Son haftalarda, özellikle Roman Açılımı konusunu yazdım. Medyada, Romanları yalnızca bir yıkım haberi olduğunda, canhıraş vaziyette feryat ederken görebilirsiniz. İşin fenası, bu haberler sonra takip de edilmez; derme çatma evleri yok edilen bu insanlara, sonra ne olduğunu da bilemeyiz. Oysa Açılım Süreci’nde de önemli rol oynamaya başlayan, zehir gibi hak bilincine sahip, son derece eğitimli, yabancı dilleri sağlam, gencecik Romanlar da var; onlarla ilgili tek bir haber okuyamazsınız.
Âkil insanlar gruplarını rahatsız eden, “haberin, gerilim ve gerginlik tarafından verilmesi”, şunu da düşündürmeli; kimbilir, gerçeği yansıttığını varsaydığımız birçok “yurt haberi”, olan biteni aktarmaktan ne kadar uzak...
Pulitzer Ödülleri’nden ipuçları?
15 nisanda Pulitzer Ödülleri dağıtıldı; bu ödüller, bence gazeteciliğe “ahlaki” bir kıstas getirdikleri için önemli ödüller. Evet, bu ödüller, büyük ajanslar ve Amerika’nın önde gelen gazeteleri tarafından paylaşılıyor çoğu zaman ve “Batı” dünyasına hitap ediyorlar. Gene de, ödül kazanan muhabirlerin uluslararası boyutta kabul görecek bir meslek ahlakı sergilediklerini unutmamak gerek.
Araştırmacı gazetecilik dalında ödül alan ve New York Times için Wal-Mart gibi ülkenin en büyük şirketlerinden birini topa tutan bir haber yapan David Barstow ve Alejandra Xanic von Bertrab’ın çalışmasına burun kıvırmak, acaba mümkün mü? Wal-Mart’ın, Meksika’da piyasayı tekeline almak için bir rüşvet çarkı kurduğunu belgeleyen bu haberin benzeri, Türkiye’de yapılabilir miydi? Ahlaki kıstas deyince; Türkiye’nin büyük bir şirketinin komşu bir ülkede rüşvetle iş yaptığının haberinin yayınlanması mümkün olsa, “ülkemizin ekonomisine katkıda bulunuyorlar” diye, birçok köşe yazarı tarafından bir de alkışlanmaları bile söz konusu olabilirdi.
Neyse, bir de şuradan bakalım; ödüllerin isim babası Macar kökenli Joseph Pulitzer ya da orijinal adıyla Pulitzer József, 19. yüzyılın sonunda, diğer bir gazete patronu William Randolph Hearstile rekabet hâlinde, “yellow journalism” (sarı gazetecilik) adı verilen, salt sansasyona dayalı habercilik yaparak güç kazanmıştı.
Türkiye'de de, bir yüzyıla kimbilir neler olur...
*
(Yazının girişinde, Haber Fotoğrafı dalında Pulitzer alan, Associated Press’ten Rodrigo Abd’ın, Kuzey Suriye’de İdlib’de, 11 yaşındaki Bilal’i “savaş dersleri alırken” yakaladığı kare.)
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024