Tayfun Atay
"19 Mayıs”, Mustafa Kemal’in “Atatürk” olmaya ilk adımı attığı gün.
Sembolik olarak “Atatürk’ün doğum günü” kabul edilmesinin sebebi de o…
“Nutuk” ki o da (Mustafa Kemal’in değilse de) “Atatürk’ün hayat hikâyesi” olarak kabul edilebilir, “1919 Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” diye başlıyor. Sonrasında Cumhuriyet’in kurucusunun, bu coğrafyanın kaderini değiştirme yolunda dış dünya ile (Batılı işgalciler), içerideki “dünkü dünya” ile (Osmanlı saltanat rejimi) ve yine içeride kendisine rakip yeni siyasi aktörlerle mücadelesinin, tabii kendi siyasi pozisyonunu meşrulaştırıp güçlendirmeye de yönelik hikâyesini okuyoruz.
Atatürk’ün “Nutuk”ta yazdığı üzere, 1919 Mayısının 19’unda Samsun’a çıkarak Millî Mücadele’yi başlatmasının üzerinden 100 yıl geçti. 1937’den bu yana resmen bir millî bayram, “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanıyor “19 Mayıs”.
Gençlik, “Gelecek” demekti!
Elbette burada gençliğe atfı anlaşılır kılan sebepler çok aşikâr... Her şey bir yana, “1919 Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” diye başlayan “Nutuk”ta bile bu başlangıçtan hasıl olan sonuç ("Bir milletin istiklâlini kazanıp millî ve çağdaş bir devleti kurması") gençliğe emanet edilerek ve “Ey Türk Gençliği” hitabesi ile kapanış yapılıyor.
Bir modern ulus-devlet olarak doğuş bulmuş Cumhuriyet’in geleceğini gençliğe emanet etme idealizmi anlaşılmaz değil; çünkü “modernlik”, toplumun yüzünün geçmişe değil geleceğe dönük olması demek. “Modernleşme ekspresi”nde yurttaşlar “tren”in gidiş istikametine dönük oturacaktır!.. Modern-öncesi toplumlarda ise “zaman treni”nde yol alanlar genelde yüzleri geliş istikametine, yani geçmişe, yani geleneğe dönük olarak hayatlarına yön verirler.
(Bu “metaforik” değerlendirmenin daha geniş çerçevesi için şu yazıma bakılabilir: “Gelenekçilikle Karşı-Gelenekçiliğin Gelgitinde Türk ‘Gelenek-çi’ Muhafazakârlığı”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce-Cilt 5: Muhafazakârlık, İletişim Yayınları, 2003.)
“Çocukluk” da ulus-devletle bağlantılı
Dolayısıyla, Cumhuriyet rejiminin, geleneğe-gömülü bir kültürel örüntüyle yaşam süren “kırsal-ağırlıklı toplumunu geleceğe-gönüllü şehirli, eğitimli, “modern” bir yurttaş toplumsallığına hızla ve radikal şekilde dönüştürme tercihinde gençlik, elbette “çocukluk”la birlikte, aslî önem arz etmiştir.
“Çocukluk” da modernlikle, eğitimin kitleselleşmesiyle ve ulus-devletle bağlantılı çerçevede ortaya çıkan bir kültürel kategoridir (bu konuda da bkz. Kürşat Bumin, Batı’da Devlet ve Çocuk, Alan Yayıncılık, 1983). Modern-öncesi dünyada çocuk olsa da çocukluk yoktur. Çocukluğun icadı, modern ulus-devletin eğitimli ve meslek sahibi “yurttaş” ihtiyacının sonucudur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesinin modern bir ulus-devlet olma yolunda 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışını “çocukluk”la; 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıkışını da “gençlik”le bağlaşık birer millî seremoniye dönüştürmesindeki simgesel anlam böylece ortaya çıkar. Gelenekten geleceğe hızla kaçmak isteyen modern Türkiye, çocukluğu da gençliği de idealize etme yolunda böylesi törensel pratikler icat eder, onları rutinleştirip millî bayram haline getirir.
Ya “Spor”, neyin nesi?
Peki, 19 Mayıs’ın bayramlaştırılması yönündeki resmî tasarrufta gençliğin yanına “spor”un da eklenmiş olmasının “sebebi hikmeti” hakkında ne söylenebilir? Spor neden 1930’ların genç Cumhuriyet’inde böylesine resmî-millî bir önem ve değere mazhar olmuştur?..
Soruların cevabını bize verebilecek nadide bir çalışma, ortaya çıkış sürecinde çorbada tuzumun bulunmasından da her daim onur duyduğum, değerli dostum ve meslektaşım Dr. Demo Ahmet Aslan’ın, başlığı bile öğretici olan şu doktora tezi: “Cumhuriyet’in Törensel Meşruiyeti: Ulus-Devlet İnşa Sürecinde Millî Bayramlar (1923-1938)” (A.Ü. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara, 2011).
Dr. Demo Ahmet Aslan
Kitap olarak yayımlanmamış olmasından hâlâ üzüntü duyduğum bu değerli çalışma, Atatürk önderliğinde inşa edilen Türk ulus-devletinin kurumsallaşması yolunda “görsel temsiller” olarak ihdas edilmiş resmî-millî bayramların işlevsel ve simgesel çözümlemesine, dünyada aynı dönemde mevcut diğer rejimlerdeki benzer pratiklerle karşılaştırmalı çerçevede gitmekte… Dr. Aslan’ın geniş bir arşiv ve literatür taramasına dayalı bu tarihsel-sosyolojik çalışmasının 4’üncü bölümü de “19 Mayıs”a hasredilmiştir.
İşte orada Cumhuriyet’in kurucusunun hayatında tarihsel dönüm noktasını işaret eden bir olayın, gençliğin yanı sıra sporla da simgesel bağlaşıklık içinde bir “millî ritüel”e dönüştürülmesine yol açan dinamikleri anlama imkânı bulabiliyoruz.
Dr. Aslan diyor ki “Atatürk’ün Millî Mücadele’nin başlangıç günü için Nutuk’ta verdiği tarih, oluşturulmaya çalışılan ulusal hafızada bir simgeselliğe dönüştürülmüş; söz konusu tarihsel simgesellik ile II. Meşrutiyet yıllarından beri sürdürülen sportif geleneğin sentezinden, yeni bir millî bayram pratiğinin icadına gidilmiştir.”
“Sporu, yurt için yap!”
Bu gidişatta elbette 20’nci yüzyıl başında Batı’da hem bir bilimsel teori iddiasıyla hem de siyasal-ideolojik bir “takıntı” ile her yerde kendini gösteren “ırk paradigması”nın motive edici olduğunu düşünmek de mümkün… Kültürel yetkinlik ve yeteneklerin fiziksel (biyolojik/genetik) niteliklerle bağlantısı temelinde şekillenen bu teorik-ideolojik pozisyon, ulusların ırksal, kültürel ve tarihsel varlıklarını kopuşsuzluk içinde değerlendiriyordu. Irk, tarih ve kültür, birbirinden ayrılmazdı.
Bununla bağlantılı olarak, biyolojik sağlık ve zindelik ile kültürel yetkinlik ve yaratıcılık arasında da “belirlemeci” (deterministik) bir ilişki kurulmaktaydı. Bu determinizmin en önemli “katalizör”ü olarak da spor, “beden-terbiyesi”, kültür-fizik”, jimnastik” gibi başlıklarla takviyeli şekilde öne çıkarılıyordu.
Demek ki 19 Mayıs’ın gençlikle birlikte ana bileşeni olarak “spor”, 1930’lu yıllarda modern dünyada biyolojik bakımdan sağlıklı nesillerle kültürel bakımdan sağlıklı, güçlü, üstün uluslar “imal etme” idealinin buluşmasının bizim siyasal coğrafyamızdaki karşılığıdır.
Dönemin siyasetine hâkim bu ruh halini, 1935-39 arasında Atletizm Federasyonu Başkanlığı yapan, sonrasında Beden Terbiyesi Genel Müdürü de olmuş Vildan Aşir Savaşır’ın şu ifadesi en çarpıcı şekilde yansıtır:“Sporu, spor için değil, yurt için yapacağız”.
İşte tam da bu bağlamda spor, bir milli bayramın adı olmuştur Türkiye’de.
“Efendiler, gürbüz evlatlar isterim!”
Sözü şimdi daha doğrudan Dr. Demo Ahmet Aslan’a, onun doktora tezi temelinde yine bir 19 Mayıs münasebetiyle kaleme aldığı şu satırlara bırakalım:
“3 Temmuz 1937’de Kral VI. George ve Kraliçe Elizabeth’in huzurunda Wembley Stadyumu’nda yapılan ‘Gençlik Festivali’, dönemin İngiltere’sinde düzenlenen toplu beden hareketi gösterilerinden sadece biriydi. O sene muhafazakâr hükümet, gönüllü katılım esasına dayalı bir ‘Milli Zindelik Seferberliği’ (National Fitness Campaign) başlatacaktı. Nazi Almanya’sından gelen tehlike karşısında vatandaşların zinde ve sağlıklı olmaları isteniyordu. Bir önceki sene olimpiyatlardan elde edilen kötü sonuçların da bunda etkisi vardı. 1936 Berlin Olimpiyatları’nda Naziler, ‘Aryan ırkının fiziksel üstünlüğü’nü misafir ülkelere göstermeye çalışmıştı. İktidara geldiklerinden beri beden terbiyesi ve spora Aryan ırkının ‘kahraman ve saldırgan ruhu’nu ortaya çıkarma işlevi yüklemişlerdi.
Naziler kültür fizik gösterileriyle ‘üstün Aryan ırkı’nın sağlıklı bedenlerini teşhir ederken Sovyetler Birliği de Kızıl Meydan’daki gösterilerde ‘Asyalı bedenler’ ile ‘Avrupalı bedenler’i aynı kortejde kaynaştırarak ‘Sovyet ulusu’nu inşa etmeye çalışıyordu! Farklı ırkları bir araya getiren Moskova’daki geçit törenleri, içerideki ‘halkların kardeşliği’ni simgelemekteydi.
Anlaşılacağı üzere her devlet, savaşın kapıda olduğu bir sırada ‘sadık’, ‘zinde’ ve ‘milli bedenler’e ihtiyaç duymaktaydı.
Türkiye’yi 1937’de ilk kez ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ gösterileri yapmaya yönelten süreç bunlardan istim almıştır. Zaten önceki yıl CHP'ye bağlanan ‘Türk Spor Kurumu’, Atatürk'ün Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’a ayak bastığı 19 Mayıs gününün ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kabulünü Parti’ye teklif etmişti. Üstelik mayıs aylarının cuma günlerinde ‘İdman Bayramı/Jimnastik Şenlikleri’ adları altında toplu gösteriler öteden beri yapılıyordu. ‘19 Mayıs’ ise 1926’dan beri Samsun’da ‘Gazi Günü’ olarak kutlanıyordu.
Ayrıca 20’nci yüzyılın başında bir ülkenin askeri gücü ve nüfusu arasında doğrudan bir bağ olduğuna dair inanç da dünya ölçeğinde hâkimdi. On yıl kadar süren savaşlar, tehcir ve mübadele sonucunda Türkiye’de nüfus, erozyona uğramıştı. Vatandaşların bir kısmı yetim ve sakat, bir kısmı da sıtma, frengi, verem gibi salgın hastalıkların pençesindeydi.
Atatürk bu nedenle spor idarecilerine, ‘Efendiler, gürbüz, yavuz evlatlar isterim’ demiştir.
1937’deki 19 Mayıs törenlerinde gençlerin ne kadar spor yaparlarsa o ölçüde askerlik hizmetine hazır olacakları dile getiriliyor, hastalıklı ve sakat bir insanın, ülke savunmasında bir rolü olamayacağı anlatılıyordu.
Bu süreçte milliyetçi rejimin kullanacağı 19 Mayıs sembolizmi, ‘hasta Türk’ün gençleşmesi’ anlamına gelecekti.”
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019