Ufuk COŞKUN
Paralel abilerin Diyarbakır Belediyesi'nin arka kapısından giriş yaptıkları günden beri olayların ardı arkası kesilmedi. HDP'nin barajı geçirilmesi için verilen desteğin ne anlam ihtiva ettiğini bugün daha iyi anlıyoruz. Elbette meselenin sadece HDP'yi barajı geçirtmekle sınırlı olmadığını da biliyoruz. Bu bakımdan Suruç operasyonuyla birlikte başlayan irili ufaklı çatışma haberlerini resmin geneline bakarak değerlendirmemiz gerekmektedir. Bugün tecrübeli her Türkiye vatandaşı bu tür vahim hadiselerin anlık, yerel, spontane gelişen tepkisel hadiseler olmadığını çok iyi bilir. Dolayısıyla Suruç, Türkiye'ye dönük gerçekleştirilmiş operasyonlar dizisinin bir halkasıdır. Çözüm süreciyle birlikte kurulması kuvvetle muhtemel tarihi Kürt Türk ittifakının/birlikteliğinin/dayanışmasının önüne geçmek ve ülkeyi son 100 yıldır olduğu gibi kontrolleri altında tutmak için yapılan bir dizayn operasyonudur. Silvan, Reyhanlı, Oslo Görüşmelerin sızdırılması, iç savaş provası olarak Gezi kalkışması, Irak Kürdistanıyla kurulan ittifakı baltalamak için başlatılan 17-25 Aralık darbe girişimleri, Türkiye'yi terörist ülkeler listesine dâhil etmek için düzenlenen MİT Tırları baskını, Hakan Fidan'ın, Erdoğan'ın ve Davutoğlu'nun hedefe konulması, 7 Haziran ve Suruç…
Türkiye son 4-5 yıldır Üst Akıl’ın ve içerideki taşeronlarının düzenlediği operasyonları/tuzakları aklıselim bir duruşla boşa çıkardı. Ne var ki büyük bir öneme sahip olan7 Haziran seçimlerinde arzu edilmeyen bir tabloyla karşılaştı. 7 Haziran’da ilk etabı alan Üst Akıl ve işbirlikçileri oluşan bu belirsizlik ortamında terör örgütlerini devreye sokarak Türkiye’yi istenilen düzeye çekmek için büyük bir çabanın içerisine girdiler. PKK’nın sudan sebeplerle ateşkes kararını bozması, HDP’nin, paralel yapının ve bir takım sosyalist çevrelerin hükümeti DAEŞ’i yardım etmekle suçlaması ve Türkiye’yi terörist devlet olarak gösterme çabaları Üst Akıl’ın planının birer parçasıydı. Zaten aksi düşünülemezdi! Türkiye’nin son 4-5 yıldır çözüm süreciyle birlikte aldığı yolu hesaba kattığımızda mesele daha da netleşiyor. Bilindiği gibi Tayyip Erdoğan Kürtlere altın tepside bir birliktelik ve medeniyet perspektifli bir ortaklık teklif etti. Üst Akıl’ın yıllardır kontrol altında tutmak istediği Türkiye üzerinden Ortadoğu enerji hatlarına sahip olma emellerini/planlarını altüst eden bir teklifti bu. Çözüm süreci -idrak edemeyenler için bir kez daha hatırlatalım- ilk yerli siyasetin kendi bağımsız politikalarını üretmeye başladığı ve ülkenin kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştığı milli bir projedir. Ve bu proje İstanbul’un fethi zaferini tamamlayacak derecede öneme sahip mühim bir projedir. Bunu belki biz pek fazla idrak edemedik ancak bu siyaset tarzını ve tarihi kültürel kodlarımızı iyi bilen batı aklı çok iyi idrak etti. Bu yüzdendir ki başarılarını “Bin yılın Selahaddin Eyyubi’si nihayet durduruldu” manşetiyle kutladılar.
Aslında mesele aklı başında bir Türkiyeli için gayet açık ve net ortadadır. Sürekli çatışmalı ortamda tutulması gereken bir Türkiye isteniyor. Türklerle Kürtler ebediyen düşman olsunlar ve bir daha asla bir araya gelmesinler isteniyor. Çünkü Türklerle Kürtlerin ve diğer farklı kesimlerin tek yürek halinde ülkelerinin menfaati, huzuru, barışı, zenginliği ve özgürlüğü için ortak hareket etmeleri, saflarını sıklaştırmaları demek aynı zamanda bölgede ve dünyada aktif, güçlü ve oyun kurucu aktör bir Türkiye demek. Bu tür bir birliktelik aynı zamanda yıllardır çatışmalı ortamda tutularak yer altı ve yer üstü kaynakları sömürülen İslam ülkelerinin birliği, dirliği, barışı ve huzuru demek… O halde hangi sömürgeci devlet bu tür bir birlikteliği ister ki! İşte Türkiye’de Erdoğan liderliğinde başlatılan çözüm sürecinin ve geliştirilen dış politikanın hedefi buydu. HDP ise Erdoğan’ın altın tepside sunduğu bu tarihi fırsatı elinin tersiyle itti. Üst Akıl’ın emelleri doğrultusunda hareket edeceğini/ettiğini tüm cihana duyurdu. HDP’nin Türkiye’ye bin yıllık kin ve nefret besleyen ülkelerle birlikte hareket etmesi, onların emelleri doğrultusunda algı operasyonları üretmesi başta Kürtlere atılmış büyük bir kazıktır..
Türkiye DAEŞ’e yardım ediyor algısı bilindiği gibi son birkaç gündür DAEŞ’e düzenlenen operasyonlarla boşa çıktı. Şimdi gerek içeride Türkiye’yi kaos ortamına çekmek için eylemler düzenleyen terör örgütlerine ve gerekse Türkiye’yi uluslararası arenada itibarını düşüren medya organlarına bedel ödetme zamanıdır. Türkiye’yi yok etmek isteyen güçlerle işbirliği yapanlarla topyekûn mücadele edilmelidir. Ve çok şükür ediliyor. Tarihi Kürt Türk ittifakını engellemek isteyenler bir bir tasfiye ediliyor. Fakat tüm bunlar yapılırken bugün Türklerle Kürtleri ebediyen düşman yapmak isteyen kesimlerin de tuzaklarını boşa çıkartmamız gerekiyor. Aklıselim bir tavırla ve samimi bir kararlılıkla.. Bakınız bugün sadece Türkler ve Kürtler değil tüm farklı kesimler hiç olmadığı kadar tehdit altındadır. Bugünlerde içi dışı nefret, kin ve intikam duygularıyla bezenen Türk ve Kürt kesimleri çok ama çok dikkatli olmak durumundadır. Bizler birbirimize nefret besledikçe Üst Akıl ellerini ovuşturuyor. Çünkü İstedikleri ortam tam da böylesi bir ortam… Ne yazık ki Türk Kürt düşmanlığının seviyesi her geçen gün artıyor. Oysa tam da böylesi bir zamanda ortak akla, ortak vicdana, ahlaka ve erdeme ihtiyaç var. Aklıselim olmalıyız. Ortada çok vahim karanlık bir tablo çizenlere aldanmayınız. Her şey açık ve net. Ve Türkiye’nin eli hiç olmadığı kadar çok güçlü. Gelin Üst Akıl’ın tüm tuzaklarını boşa çıkartalım. Kürtlerin ve Türklerin ehli vicdan sahibi insanlarına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Gün birlik olma tek yürek olma günüdür. Aksi takdirde hepimiz kaybedenlerden olacağız..
@sivildemokrat
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019