Ufuk COŞKUN
Türkiye bir sistem değişikliğine gitmek istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “bu gömlek artık dar geliyor.” Darbe anayasalarıyla güçlendirilen, katı, dar, baskıcı yönetim mekanizmaları ülkenin demokratik yollardan yönetimini zorlaştırdığı gibi zaman zaman sivil siyaseti de kilitlemektedir. Bu yüzden başkanlık sistemini gündemimize aldık. Ne var ki bu sistemi sanki ilk biz deneyecekmişiz gibi bir şaşkınlık var üzerimizde. Kimse meselenin künhüne vakıf değil. Burhan Kuzu Hoca, kanal kanal dolaşıp sistemi anlatmaya hiç değilse korkulacak bir sistem olmadığını ifade etmeye çalışıyor. Büyük bir çoğunluk başkanlık sistemi konusunda net bir fikre sahip değil. Bir kesim Erdoğan’a güvendiği için yani sırf o önerdi diye destek veriyor. Bir kesim de başkanlık sisteminin ülkeye nefes aldıracağını ve demokratikleştireceğini bildiği için karşı! AK Parti’nin tabanı ile tavanı arasında yer tutan çıkarcı, uzlaşmacı, dengeci, makam-mevki tutkunu, iktidar heveslisi bir kesim de başkanlık sistemini iktidar belirleme, yön tayin etme aracı olarak kullanmaya çalışıyor.
Tek parti dönemi boyunca yapılan operasyonlarla geçmişle olan bağımız, özgüvenimiz ve özgürlüğümüz o denli zedelendi ki tekçi, üniter, vesayetçi, totaliter yönetim modellerinin dışında başka bir yönetim anlayışının ve modelinin olmadığına/olamayacağına ikna edildik. Her on yılda bir yapılan darbelerle resmi ideolojinin baskısı altında kalan insanların gündeminde sistem değişikliği asla yer almadı. Düşününmevcut anayasanın 134. Maddesi’nde de ifade edildiği gibi ülkedeki kurumlar hala 1938 yılında vefat eden bir insanın himayesi altında işlev görüyor. İlgili madde şöyle der; Atatürk’ün manevi himayelerindeCumhurbaşkanının gözetim ve desteğiyle Başbakanlığa bağlı Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu kurulur… Dünyada bir başka örneğini bulamayacağınız türden bir uygulamadır bu. Başkanlık sistemine korku ve şüpheyle bakılmasının önemli nedenlerinden biri de; cumhuriyetin ilanıyla birlikte 1000 yıl süreceği tahmin edilen, vesayetçi, katı, totaliter, milliyetçi, sınırları daraltan bir yönetim anlayışının zoraki dayatılmasıdır. Bizler bugüne kadar başka bir yönetim anlayışının var olmadığı gerçeğiyle eğitildik. Meclisteki milletvekilleri de bu sistemin tezgâhından geçen insanlar. Onlar da yeni yönetim modellerine kuşkuyla yaklaşıyor.
Oysa son on yıldır bu vesayetçi, tekçi, totaliter yapıyı birlikte kırdık. Erdoğan 100 yıl sonra ülke insanına büyük bir özgüven aşıladı. Bu yüzden ona lider diyorlar. Dolayısıyla korkmayın, dünyada örnekleri olan bir sistemi tartışıyoruz. Her şeyden evvel bize yabancı olmayan bir sistemi gündemimize aldık. Dünyanın geldiği nokta; Fransız devrimiyle ortaya çıkan ulus devletçi anlayışların artık miadını doldurduğunu bizlere göstermektedir. Farklılıklar artık tekçi, etnik temelli, üniter yönetim modelleriyle değil daha esnek, özgürlükçü, çoğulcu, yönetim modelleriyle huzurlu bir yaşam alanı sunulabiliyor. Bu konuda cesur olmalıyız. Başkanlık sisteminde doğabilecek aksaklıkları elbette tartışmalıyız. Yeni eklemeler, ince ayarlar yapmalıyız. Yeter ki amacımız üzüm yemek olsun. Ancak 100 yıldır bize dayatılan ve imparatorluk bakiyesi bir ülkeye yaraşmayan tekçi mekanizmaların esiri olmayalım. İnsanlara bu sistemi en yalın haliyle anlatalım. Korkularımızı bir kenara atalım. Her geçen gün büyüyen, gelişen ve önemli hedefler yapan bir ülke, dar yönetim sistemlerine mahkûm bırakılamaz. Başkanlık sistemi hayata geçirilmeden de bu ülke hedeflerine ulaşamaz.
İran, İslam dünyasının başına bela edilmiş bir devlettir
Ortak siyasi politikalar üretemiyorlar… Ortak bir ekonomik güç oluşturamıyorlar… Ortak bir askeri güçten mahrumlar… Ortak mahkemeleri yok… Fakat aynı dine inanmalarına rağmen İslam adına birbirlerini katlediyorlar… Hz. Ali(r.a) Hz. Muhammed’in(as) hemen ardından halife seçilmedi diye binlerce yıllık bir kin biriktirdiler.İran, Hz. Ali, halife seçilmedi diye mi Rusya ile birlikte Suriye’de durmadan çocuk öldürüyor! Hz. Hüseyin ve çocukları için gözyaşı akıtan bu zalim devlet her gün Müslüman idam ediyor. Evet, bunu iyi beceriyorlar! Durum böyle olunca Müslümanlar 21. yüzyılın dünyasında sömürgeci, emperyalist güçlerin tahakkümü altında inim inim inledi. Haçlı zihniyeti bin yıl sonra aradığı boşluğu yakaladı ve mezhep taassubu yüzünden siyasi parçalanmışlık yaşayan İslam dünyasında oluk oluk kan akıttı… Peki, neden? Neden bu parçalanmışlık? Aynı dinin mensupları neden birbirinden nefret eder?
Geçenlerde bir ayete denk geldim… Allah, Zuhruf Suresi 22.ayette şöyle diyor; “Hayır, ne bilgileri var ne de kitapları sadece “biz babalarımızı bir din üzerine bulduk, biz onların izlerinden gidiyoruz” dediler. Bakınız Allah, bir başka surede bu akıl tutulmasını şöyle açıklık getiriyor.” (.... hayır, biz atalarımızın üzerinde bulunduğumuz yola uyarız derler. Peki, ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?(Bakara-170) Bana göre bu ayetler, bugün atalarının izinden giden ve mezhep kavgasına tutuşan İslam dünyası için de geçerlidir. Mehmet Görmez Hoca ülke ülke dolaşıp mezhep taassubunun yol açtığı ve açacağı zarar ziyanları anlatıyor. Erdoğan ise Mısır başta olmak üzere tüm İslam dünyasında yaşanan zulümlere isyan ediyor. Bataklığı kurutmaktan ve birliktelikten bahsediyor. Bu yüzdendi ki İran başta olmak üzere tüm Haçlı dünyası Erdoğan’dan nefret ediyor ve onu tasfiye etmeye çalışıyor.
Bir şey düşünmeyen, akletmeyen atalarının izinden giden İran gibi ülkeler İslam dünyasının başına bela olmaya devam ediyor. Kimse kusura bakmasın o ülke Hz.Ali’nin değil Darius’un izinden gidiyor. Peygamberimizin ailesine olan sevgi ve hürmet başkadır. Bunun Şii’si Sünni’si olmaz. Sünni bir Türk olarak benim sülalemdeki isimlerin yarısı Ali yarısı Fatma’dır. Lakin İran ve Suriye gibi ülkeler İslam birliğini, peygamber sevgisini ve doğru Müslümanlığı yok etmek için var. Türkiye, İslam dünyasında yaşanan bu kirli savaşı durduracak ve birliği tesis edecek yegâne ülkedir.
@sivildemokrat
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019