Vahap COŞKUN
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, uzun yıllar hizmet ettikleri ve en üst makamlarda bulundukları AK Parti’den ayrıldılar ve iki ayrı parti kurdular. Davutoğlu’nun Gelecek Partisi 12 Aralık 2019’da, Babacan’ın DEVA Partisi de 10 Mart 2020’de siyaset sahnesine çıktı. Ne var ki her iki partinin kuruluşu da talihsiz bir zamana denk geldi. Zira bütün dünyayı eve hapseden ve normal hayatın bütün kodlarını dumura uğratan virüs salgını, yeni partilerin çalışmalarını da sekteye uğrattı.
Her iki parti de sahaya inmede gecikti. Teşkilatlanmasını planladığı sürede gerçekleştiremedi. Halkla düşündüğü biçimde güçlü bir irtibat kuramadı. Elbette, iletişim teknolojisinin sağladığı imkânlardan her iki parti de istifade etti ama bunun etkisi sınırlı oldu. Zira siyaset, bilhassa yeni kurulan bir parti için, halkın içinde olmayı, teşkilatı ve mensuplarıyla alanda bulunmayı gerekli kılar. İnsanlarla birebir temas çok kıymetli; zira halk iddia sahibi bir aktörü şehrinde görmek, talep ve isteklerini ilk ağızdan ona iletmek ister.
Salgının yarattığı ilk şokun atlatılmasının ardından siyasi partiler de çalışmalarına hız vermeye başladılar. Hem teşkilatlanmalarını mümkün olan en kısa sürede bitirmek hem de olası bir seçim durumunda hukuken seçime girecek yeterliliğe sahip olmak için Gelecek ve DEVA partileri yoğun bir uğraş içinde. Babacan, bu kapsamda, il kongrelerini yapmak üzere ilk olarak Diyarbakır’a geldi, ardından Batman, Bitlis ve Van’a geçti.
Merkez olarak Diyarbakır
Önemli bir siyasi merkez olması hasebiyle liderlerin Diyarbakır’da verdikleri mesajlara özel önem atfedilir. Bilhassa Kürt meselesine dair burada sarf edilen sözler, liderlerin ve partilerinin takip edecekleri siyasetin bir göstergesi ya da niyet beyanı sayılır. Süleyman Demirel’in 1991’deki “Kürt realitesini tanıyoruz”, Mesut Yılmaz’ın 1999’daki “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer”, Recep Tayyip Erdoğan’ın 2005’teki “Kürt sorunu benim sorunumdur” ve Mehmet Ağar’ın 2006’daki “Dağda silahla dolaşacaklarına gelsinler düz ovada siyaset yapsınlar” ifadelerini Diyarbakır’da kullanmaları bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Babacan da Diyarbakır’da Kürt meselesiyle alakalı mühim noktaların altını çizdi. İktidarın, 2005’te Erdoğan ile başlayan reformcu tavrının yine 2015’te Erdoğan’ın “Kardeşim ne Kürt sorunu ya? Artık Kürt sorunu yok, daha ne istiyorsun?” sözüyle tarihe karıştığını, yapılan düzenlemelerden geri adımlar atıldığını ve “Kürt sorunu” lafının bugünkü rejimi en çok rahatsız eden laf haline geldiğini belirtti.
İktidarın ve kendisine bulduğu yeni ortakların (MHP) Kürt meselesini büyüttüğünü söyleyen Babacan’a göre her alanda bir geriye gidiş söz konusuydu. İktidar kazanmadığı seçimlere kayyumlar yoluyla el koyuyor, iradesini gasp ettiği halkı cezalandırıyordu. İşkence ve kötü muamelede alarm zilleri çalıyordu. Özellikle Van’da yaşananlar insanların karakola sağ girip bir daha çıkamadıkları 1990’lı yılları hatırlatıyordu.
Keza yargıdaki dosyalar, iktidar tarafından işine geldiğinde rafa kaldırılıyor ihtiyaç duyduğunda ise raftan indirilip bir baskı ve şantaj malzemesi olarak kullanılıyordu. Nasıl ki hukuksuzluklar terörü meşrulaştırmıyorsa, terör eylemlerinin de devletin hukuk dışına çıkmasını meşrulaştıramayacağı açıktı.
İktidarın bu gayri-hukuki yönelimlerine karşı Babacan, partisinin hukuk devletini, evrensel demokratik ilkeleri ve siyaseti önceleyen bir hatta ilerleyeceğinin sözünü verdi. Bu bağlamda, somut olarak anadil hakkı kapsamında gerekli bütün düzenlemelerin yapılacağını taahhüt etti:
“Resmi ve ortak dilimiz olan Türkçenin iyi öğretilmesinin yanında, anadil hakkı kapsamında bütün vatandaşlarımızın anadillerini kullanmaları ve geliştirmeleri için demokratik bir hukuk devletine yakışan bütün düzenlemeleri yapacağız. Dil de dâhil olmak üzere eğitime erişimin ve eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki her türlü engeli kaldıracağız.”
Daha cesur, daha köşeli bir dil
Babacan, Diyarbakır’dan sonra Batman, Bitlis ve Van’da da eleştirel çizgisini sürdürdü. İktidarın yönetme kabiliyetini yitirdiğine, virüs ile mücadele edeceğine yanlışlarını gösteren Türk Tabipleri Birliği’ni hedef tahtasına oturttuğuna işaret etti. Ülkede düşünce özgürlüğünün kalmadığını, fikrini söyleyenlerin tutuklandığını ve hükümetin ülkenin yarısını hain olarak damgaladığını vurguladı.
“Bu iktidarın hukukla falan işi kalmadı. Tek derdi hukuku suça alet etmek. Yargıyı araçsallaştırıp insanları tutuklamak, baskı altına almak, susturmak. Biz, hukuk devletini hiçe sayan bu anlayışı asla kabul etmeyeceğiz.”
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, öncelikle Babacan’ın mesajlarını artık daha net ve daha güçlü bir şekilde dillendirdiğini kaydetmek gerekir. Zaten son derece gerilmiş olan siyasi atmosferde halkın sakin bir üsluba daha fazla kredi açacağı kanısındayım. Bu bağlamda Babacan’ın ateşe benzin dökmekten imtina eden tavrının da toplumda bir karşılığı olduğunu düşünüyorum.
Lakin onun da mesajlarını net bir şekilde ortaya koymaması eleştiriliyordu. Sanırım bu eleştiri yerini bulmuş; Babacan nezaketle ve kırıp dökmeden yol almada ısrarlı. Ama artık düşüncelerini daha doğrudan, daha köşeli, daha cesur ve daha kritik cümlelerle dile getiriyor. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte Babacan “sükûneti muhafaza eden bir netlik” inşa etmeye daha fazla mesai harcayacaktır.
Ağır adaletsizlik
Gerek kongre konuşmalarına, gerek sivil toplum örgütleriyle yaptığı toplantılara ve gerek çarşı-pazar ziyaretlerine bakıldığında Babacan’ın üç konuyu öne çıkardığı söylenebilir:
İlki, adalettir. Ülkede sadece ağır politik mevzularda değil ihalelerden iş bulmaya kadar hayatın her alanında adalet örseleniyor ve liyakat devre dışı bırakılıyor. Kamu makamları ehline verilmiyor, bir işi hakkıyla yapacak olanlar, eğer iktidara yakın değilse, bir biçimde dışlanıyor. 28 Şubat’ın yarattığı ağır adaletsizlik AK Parti’yi iktidara taşımıştı. Şimdi ise AK Parti’nin kendisinin yaygın bir adaletsizlik yarattığı düşüncesi, giderek baskın bir düşünceye dönüşüyor. Toplumun her kesimine tesir ettiğinden Babacan bu hususu ayrıntılı olarak işliyor ve konuşmalarında adalete, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere geniş bir yer ayırıyor.
İkincisi, ekonomidir. Babacan, iktidarın ekonominin temel ilkelerinden bihaber olduğunu ve bu nedenle vatandaşları günden güne fakirleştirdiğini sürekli vurguluyor. İşsizliğin arttığına, toplam refah seviyesinin düştüğüne, ülkenin kredi puanlarının baş aşağı gittiğine dair iddialarını rakamlarla destekliyor.
Ekonomi, Babacan’ın en hâkim olduğu mevzu; bu nedenle bu alanda konuşurken çok rahat ve kendinden emin. İktisadi tablonun iç açıcı olmadığını verilerle muhataplarına sunuyor ama burada “yandık, yıkıldık, mahvolduk, çöktük” söylemine de prim vermiyor. Aksine Türkiye’nin güçlü bir altyapıya sahip olduğunu, işi bilen ve hukuka saygı duyan bir yönetimin kısa süre içinde durumu toparlayacağını anlatıyor. Salt eleştirmiyor, çözüm üretiyor ve önerilerde bulunuyor. Umutsuzluk yaymaktan kaçınıyor, doğru ellerin yönetiminde ülkenin önünün açık olduğunu belirtiyor.
Netlik ayarı
Üçüncüsü ise, Kürt meselesidir. AK Parti’yi bölgede ayakta tutan muhafazakâr-dindar Kürt seçmende büyük bir rahatsızlık olduğu bir vakıa; hem Davutoğlu hem de Babacan AK Parti ile arasına mesafe koyan bu seçmenin yönünü kendine çevirmeye gayret ediyor. Babacan’ın başta anadil olmak üzere Kürt meselesinde, içinde bulunulan hal göz önüne alındığında cesur kabul edilebilecek konuşmasını da bu gayretin bir yansıması olarak görmek mümkün.
Mesele, Babacan’ın önümüzdeki günlerde bu söylemi ileri taşıyıp taşıyamayacağında düğümleniyor. AK Parti’deki Kürt seçmenin hoşnutsuzluğu, DEVA Partisi için de bir fırsat içeriyor. Eğer Babacan netlik ayarını doğru yapar ve tutarlı bir söylemle üstüne koyup ilerleyebilirse, siyasi arenada kendine beklenenden daha büyük bir alan açabilir.
(*) Kürdistan 24, 14.10.2020
https://www.kurdistan24.net/tr/opinion/0c629f05-18cf-46bb-a3d0-d2b8bf595c2e
Yazarlar
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025