Yalçın AKDOĞAN
Dersim olayı, CHP'nin demokratik değerlerle bir araya gelemeyecek olan statükocu ve devletçi yüzünü bir kez daha ortaya koydu. Devleti kutsamak, devletin gayrı hukuki ve gayrı ahlaki eylemlerine sahip çıkmak, CHP'nin genlerine işlemiş durumda. Dersim katliamını gerçekleştiren siyasi iktidarın kurumsal ismi olan CHP'nin devletçi yapısı zaten herkesin malumudur. CHP'yi statükocu yapan da iflah olmaz bu devletçi karakteridir. Dersim tartışmalarını dinleyen herkese 'pes artık' dedirten bugünkü CHP'nin de bu trajediyi mazur göstermeye çalışması değil; Dersimli olan ve dedeleri zulümlerin mağduru olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun akla ziyan tutumudur. CHP zihniyeti elbetteki Dersim'deki insanlık dışı işleri sahiplenebilir, şaşırtıcı olan bu değildir. Şaşırtıcı olan, Dersimli Kılıçdaroğlunun bunu sahiplenmesidir. Dersim katliamında CHP'nin oynadığı rolü sorgulayamayan Kılıçdaroğlu neredeyse olup biten her şeyi AK Parti'ye fatura edecek... Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a 'devlet adına özür dile' çağrısı yaptı, ama özür dilenecek konu hakkında hiçbir zaman kapsamlı bir değerlendirme, sorgulama, hesaplaşma, yüzleşme yapamadı. Ezik ve mahçup bir şekilde adını dahi koyamadığı bir sorun üzerinden hükümete salvo yaptı, ama gelen cevap üzerine hala ciddi bir duruş sergilemekten kaçınıyor. Geçmişte kendi insanına zulmeden bir partinin bugün başına geçti, ama hâlâ sığınma/yaranma psikolojisiyle hareket ediyor. Başbakan Erdoğan'ın Dersim'i sorgulaması üzerine ilk etapta 'aman ha başımıza başka işler çıkar' diye tepki gösterdi, gelen özür üzerine ise meseleyi Cumhuriyetle hesaplaşma olarak takdim ederek hala başına bir şey gelmemesini sağlamaya, kendisini korumaya çalışıyor. Yapılan yanlışı sorgulamayı bırakın, devleti mazur göstermek gibi bir tavır takınmak, ancak korkunun hücrelerine kadar sirayet etmesiyle izah edilebilir.
Kılıçdaroğlu diyor ki, 'Başbakan arşivleri açsın, gerçeği görelim, o zaman yüzleşiriz'. Bir Dersimli olarak gerçeği bilmiyor ve arşivlerden medet umuyorsa vay Dersimlilerin haline... Başbakan Erdoğan'dan ispat, delil, belge istiyor. Sağır sultanın bile bildiği bir olay hakkında birileri belgeler üzerinden polemik üretse, asıl o zaman Kılıçdaroğlu'nun çıkıp, 'ne belgesi kardeşim, bu konunun ispata ihtiyacı mı var' demesi gerekirdi.
CHP Genel Başkanı'nın Başbakan'a sürekli ödevler vermesi ve tüm sorumluluğu onun üzerine yüklemesi, tahammül edilebilecek bir pişkinlik değildir.
Dersim konusunda Başbakan Erdoğan ahlaki noktada durmuş, yapılan haksızlığı samimiyetle haykırmıştır. Bugünkü CHP yönetiminin duruşu ise tarihe kara bir leke olarak geçecektir.
Dersim meselesinin acısını hisseden ve yıllardır bu konuda çalışma yapan bir kısım araştırmacıların, derneklerin, aydınların tavrı ise ayrı bir tartışma konusudur. Hâlâ CHP'ye laf söylemekten çekinen bir kısım zevatın meselenin siyasi polemik yapılmaması gerektiğini vurgulamaktan öte ciddi bir argüman geliştirememesi de hazindir. Kılıçdaroğlu'nun akıllara şaşkınlık veren açıklamalarının böyle bir zemin sebebiyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Sağcı, milliyetçi muhafazakar bazı yazarların ise bu meseleye insani perspektifle ve hakkaniyet nazarından bakmak yerine 'devletçi' zaviyeden bakmaktan kurtulamamaları da ayrıca üzüntü vericidir. 'Bu meseleyi fazla kurcalamayın, polemik yapmayın, bu işi tarihçilere bırakın, devleti yıpratmayın' türünden tavsiyeler, Kılıçdaroğlu'nun tavrı kadar sorunludur.
Tarihteki utanılacak olaylar kesinlikle Türk milletine fatura edilemez, ama ortada bir vahşet, bir haksızlık, insanlık dışı bir uygulama varsa bunun failleri, ister devlet görevlisi olsun, ister CHP yöneticileri, kara bir lekeye bulaşmış demektirler ve bundan kurtulmak herkesin üzerine vicdani bir borçtur. Bu tür lekelerin milletimize bulaşmamasını sağlamanın yolu, üzerini örtmek değil, canileri, zalimleri, despotları sorgulamak ve bu ayıpları ortaya çıkarmaktır. Hiçbir kendini bilmez, bu milletin başını yere eğdirecek yanlışlar yapmamalıdır, yapanların da yaptıkları yanına kar kalmamalıdır. Bu işlerin hesabını sormak, milletimizin onurunu lekeletmemek ve tarihimizi temizlemek adına şarttır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019