Yaşar YAKIŞ
Türk ordusunun 27 Şubat'ta İdlib'de uğradığı en ciddi saldırıdan sonra, Türkiye hava savunma teçhizatı temini için yönünü Avrupa-Atlantik kaynaklarına döndü.
Saldırıda 34 Türk askeri hayatını kaybederken, 32 asker de yaralandı. Türk yetkililer, Rusya'yı doğrudan suçlamasalar da, askerlerinin başına gelen felakette Rusya'nın büyük bir payı olduğuna inanıyor.
Türkiye, yıllarca NATO, AB ve özellikle de ABD'nin aleyhine tutum takındıktan sonra, savunma teçhizatının, özellikle de kendisini daha fazla saldırılardan korumak için ihtiyaç duyduğu Patriot füzelerinin tedariki için tekrar Avrupa-Atlantik kaynaklarına yöneliyor.
Türkiye'de bu tutum değişikliği gerçekleşirken, Washington'da da benzer bir tutum değişimi yaşanıyor gibi görünüyor. ABD yönetiminin üç güç merkezi (Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı) arasında Türkiye dosyasının nasıl ele alınması gerektiği konusunda her zaman görüş ayrılıkları oldu:
Beyaz Saray, biraz da Başkan Donald Trump'ın o gün nasıl hissettiğine bağlı olarak, bazen yıkıcı yöntemlerle, mesela tweet atarak Türkiye'yi tehdit etti. “(Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlere karşı tutumuna atıfla) Türk liderler bu saldırıyı sürdürmeye devam ederse, ekonomilerini hızla yok etmeye hazırım” dedi ya da “Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın büyük bir hayranı ”olduğunu söyledi. Trump şu anda yoğun bir şekilde seçim kampanyasıyla ilgileniyor. Bu nedenle, muhtemelen Türkiye'ye daha az zaman ayıracaktır.
Pentagon, IŞİD ve diğer terörist gruplarla savaşmak için Türk ordusuyla işbirliği yapmak yerine Kuzey Suriye'deki Halk Koruma Birlikleri'nin (YPG) Kürt savaşçılarına güvenmekten ve ABD ordusunun Suriye’deki varlığının sürmesinden yanaydı.
Türkiye'nin stratejik konumunun ve Türkiye'nin NATO üslerinin Orta Doğu'daki istikrarsız savaş bölgelerine yakınlığının öneminin farkında olan ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye ile ilişkilerinde daha dikkatli ve düşünceli bir orta yol benimsedi.
Türkiye'nin Avrupa-Atlantik kaynaklarına geri dönmesinin nedeni, Türk-Rus ilişkilerinin yaşadığı dalgalanmaydı. Bu cephedeki durum neredeyse her saat değişiyor. 5 Mart'ta yapılması planlanan Erdoğan-Putin zirvesinin detayları ortaya çıkana kadar doğru bir tahminde bulunmak zor.
Türk ve Rus üst düzey yetkililer arasında yapılan üç tur görüşme sonrasında, 28 Şubat'a kadar bir atılım sağlanamadı. Ancak 29 Şubat'ta Rusya Dışişleri Bakanlığı, iki ülkenin BM tarafından terörist kabul edilen gruplarla mücadele ederek İdlib'deki gerilimi ortadan kaldırmayı kabul ettiğini duyurdu. Türkiye'nin koruduğu bazı gruplar geçmişte El Nusra Cephesi ile aynı saflarda savaştığı için, bu ilkenin pratikte nasıl uygulanacağı ve bu grupların hedef alınıp alınmayacağı henüz belli değil.
Erdoğan, Suriye rejim güçlerinin 29 Şubat'a kadar İdlib çevresindeki Türk gözlem noktalarının arkasındaki çizgiye çekilmemesi halinde, Türk ordusunun Suriye güçlerini püskürtmeye kararlı olduğunu vurguladı. Suriye ordusu, ele geçirdiği yerlerden çekilmek yerine, 27 Şubat saldırısını gerçekleştirerek Türk ordusuna ciddi bir darbe indirdi.
Süre doldu ve Türk ordusu İdlib'de hava desteği olmadığı için top mermileri ve insansız hava araçlarıyla yapılabileceklerini yapmaya çalışıyor. Suriye ordusunu Türk gözlem noktalarının ötesine püskürtüp püskürtemeyeceği de, şu aşamada belirsizliğini koruyor.
Washington'da, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Türkiye'nin almak istediği patriot füzelerini teslim etmek için hevesle kulis yapıyor. Jeffrey, bir dönem ABD'nin Türkiye Büyükelçisi olarak görev yaptığı için NATO'nun Türkiye'yi kaybetmesinin önemini daha iyi değerlendirebiliyor. Ancak şu ana kadar Pentagon'u ikna etmeyi başaramadığını da belirtmek gerek.
Savunma Bakanlığı’ndaki orta ve üst düzey yöneticiler, Jeffrey'nin önerisine karşı koyuyorlar. Çünkü Türkiye’nin patriot füzelerini alsa bile Rusya ve Suriye'nin savaşmaya devam edeceğine ve çatışmaların daha da kızışacağına inanıyorlar. Bir diğer soru da, Trump'ın kritik seçim kampanyası sırasında Putin'i kızdırmak isteyip istemeyeceği. Erdoğan-Putin zirvesinin sonucu bu kritik bilmeceye daha fazla ışık tutabilir.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020