Yıldıray OĞUR
İsmail Saymaz paylaştı:
“ORC’nin dünkü verilerine göre AK Parti İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli ve Trabzon’da en az yüzde 30 oyla birinci parti. Ki ORC, bugünlerde muhalif bir kuruluş sayılabilir. Erken ve kolay zafer sarhoşluğuyla ayakları yerden kesilen muhalifler için umarım uyarıcı olur.”
Başka anketlerde de maaş zamlarıyla iktidarın enflasyonun yıkıcı etkisini bir miktar azalttığı ve oylarında bir iki puanlık bir yükseliş olduğu görülüyor.
Daha önümüzde 9 ay, uzun bir kış, dünya çapında bir enerji krizi ve ABD’deki verilere göre doların yükselmesi ihtimali var.
Ve tabii ki bütün bu meydan okumalar karşısında Türkiye’de elinde alet edevat kalmamış bir ekonomi yönetimi…
Ama ekonomiyi yönetmek uzmanlık gerektirse de para basıp vatandaşın o anki acısını dindirmek için çok fazla ekonomi bilmeye gerek yok.
Özellikle de bir yıl sonra bunun faturasını ödemeyi de göze aldıktan sonra…
Bu seçimi kazanmak için devletin elindeki tüm imkanların seferber edileceği açık.
Yine de ekonomi tabii ki bu seçimin king maker’ı olacak.
Ama özellikle ikna edilmesi gereken AK Parti seçmenleri ve kararsızlar için seçime doğru son aylarda tek kriter ekonomi olmayabilir.
Çünkü insanların para dışında da hayattan beklentiler var.
Mesela saygı görmek, haysiyet, ayrımcılığa uğramamak, aşağılanmamak, gelecek güvencesi gibi…
Altılı Masa’daki liderler yönetilmesi gereken bu psikolojinin farkında.
Kılıçdaroğlu dün yine bir dizi tweet attı, gençlere seslendi, “gelecek aylarda ne olursa olsun, sakın sakın sakın kavga etmeyin. Sakın provoke olmayın” dedi.
Ama bu samimi çabayı boşa çıkarmaya birkaç öfke krizine kapılmış muhalif yeterli.
Böylesine sert, muhaliflerine karşı öfkeli bir iktidara karşı, üstelik hayat şartları da ağırlaşırken öfkenin yükselmesi kaçınılmaz.
Ama iktidara karşı yükselen öfkenin sınırları aşıp sık sık büyük kitleleri, ona oy verenleri, hatta sadece ortak bir kimliği, yaşam tarzını benimseyenleri hedef alması kaçınılmaz değil.
İktidar seçkinlerinin yaptığı her şey, söyledikleri her söz ya da iktidar çevresinde işlenmiş her suç, yolsuzluk, ahlaki yozlaşma bir anda milyonlarca insan hakkında insafsız sosyolojik tespitlere dönebiliyor.
“Siyasal İslamcı” terkibi bir zamanların “Komünist”i, “mürteci”si, “bölücü”sünün yerini almış durumda.
İslamcı zaten siyasi bir kavramken, başına siyasal vurgusu neden konulduğu da anlaşılamayan bu totolojik yafta, ardından “ahlaksızdır”, “yalancıdır”… diye hakaretlerin sıralanabildiği bir küfür girizgahına dönüştü.
“Siyasal İslamcı” derken sadece iktidar seçkinleri de kastedilmiyor, başörtülü olmak, namaz kılmak, dindar bilinmek bile bu yaftanın içine sokulup dövülmenize yetebiliyor.
Bu o kadar kullanışlı bir yaftaya döndü ki, en son adı borsada kirli işler çevirme iddialarının merkezinde geçen Ünsal Ban, gözaltına alınmadan önce İsmail Saymaz’a verdiği röportajda yaşadıklarını anlatırken “Siyasal İslamcıları az çok tanıyorsunuz İsmail bey” deyiverdi.
Herhalde karşısındaki eski eşi ve kardeşinin kötülüğünü muhaliflere bu iki şifre kavramı kullanarak anlatabileceğini ve onların sempatisini kazanabileceğini düşündü.
Eşinin özel videosunu milyonlara servis edebilecek kadar dini ya da seküler ahlaki standartlardan yoksun ve adı epey pis işe karışmış Ban’ın siyasal İslamcı olmadığı, AK Parti çevresine girdiği Gezi olayları sonrası bayat bir yerli-milli diskurundan ekmek yemiş bir fırsatçı olduğu açık.
Ama onun yapıp ettikleri bile siyasal İslamcı parantezine alınıp milyonlara fatura edilebiliyor.
Bu şeytanlaştırmanın sonucu olarak da “siyasal İslamcı”ya her şey demek, her şey yapmak mübah haline geliyor.
Bunun son örneği 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yıllardır medya organlarında, kelli ferli köşe yazarları tarafından tekrarlanan bir yalanı düzeltmesi oldu.
“Milli bayramlarda hastalanan Gül” diye Google’ladığınızda karşınıza bu yalanın ne kadar rahatça tüketildiğiyle ilgili geniş bir külliyat çıkıyor.
2012’den beri Ekşi Sözlükte açık olan bu entryde on yıldır oluk oluk nefret akmış.
https://eksisozluk.com/her-milli-bayramda-hasta-olan-devlet-adami–3599175?p=4
Halbuki Gül, 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde sadece 2012 yılındaki 30 Ağustos törenlerine kulağından geçirdiği ameliyat yüzünden katılmamıştı. Ve bu ciddi bir rahatsızlıktı.
Hasta yatağından paylaştığı fotoğrafın ardından başlayan propaganda ise 10 yıl sürdü.
Gül, çektiği videoyla 7 yıl boyunca sadece bir kez törenlere katılmadığını söyledi ama bu bile ikna edici bulunmadı.
Bu kez bayağı ciddi gazeteler ve siteler Gül’ün yalan söylediğini ispatlamaya çalıştılar.
Olaylar 500 yıl önce olsa üzerinde spekülasyon yapılabilecek bir konu hakkında gerçek bir Google mesafesindeyken yaptılar bunu.
Verdikleri törenlere katılmama tarihlerinde ya törenler şehitler, Soma, deprem gibi nedenlerle iptal edilmişti ya da Gül yurtdışındaydı ama bayram kutlamasına gittiği ülkelerde katılmıştı.
Halbuki burada öfkelenecek, kendisini ispata çalışacak biri varsa o da hakkında 10 yıldır bir Google mesafesinde yalan söylenen ve Cumhurbaşkanlığı’nın ilk yıllarında her bayram kutlamasında başörtüsü krizleri yaşamak zorunda kalmış Gül olmamalıydı.
Onu yalanlamaya çalışanlara bu hikaye de düşen de hesap sormak değil, mahcup olmaktı.
Ama maalesef iktidara karşı artan tepkiler geçmişten ders çıkarmak, aynı hataları yapmamak gibi hasletleri lüks hale getiriyor.
Sedat Peker’in toplumun bütün kesimlerinde iğreti hissi uyandıran ifşalarının ardından da benzer bir linç atmosferi oluşuyor.
O ifşaların yarattığı dalgalarını “bütün siyasal İslamcılar böyle hırsız, sahtekar, ahlaksız”, “hepiniz yargılanacaksınız”, “parti değil çete” nidaları dalgakıran olarak kesiyor.
Ama buna rağmen yargının Türkiye’de siyaseten ne kadar berbat kullanıldığını ve yeni mağduriyetlere neden olduğunu bizzat bugün yaşananlardan bilmesi gerekenlerin en iddialı gelecek vaadi hala “yargılanacaksınız.”
Ama bu tehdit suçluların hukuk devleti sınırları içinde yargılanması anlamına da gelmiyor, “yargılanacaksınız” tehdidinin bizatihi kendisi hukuksuz, siyasetin hukuku araç yapmasının bir başka örneği, hukuk devleti değil rövanş ve topyekün yargılama vaadi.
“Yargılanacaklar” da cezaları da şimdiden belli, Türkiye tarihinde benzeri çok olduğu gibi yine hakkında iddialar olanların delillere göre mahkeme önüne çıkarılmasından değil, bir devrin, bir grubun bir fikrin topyekün yargılanmasından, tasfiyesinden bahsediliyor.
Hatta geçen hafta bu kötü yargının mağduru olmuş isimlerden biri el yükseltti, “devri sabık yaratmayacağız” diyenlerin, helalleşeceğiz deyip suçluları koruyanların da yargılanacağını söyledi.
Tabii bu arada AK Parti de “çeteye dönmekten” kapatıldı.
Fransız Devrimi günlerinde yaşaması gerekenlerin, 21. yüzyıla düşmesi büyük bir trajedi.
Ama ülkedeki muhaliflerin hukuk devleti nosyonuna sahip olmaması sadece hukuksal bir trajedi değil.
Bu öfke nöbetleri, önümüzdeki dokuz ayda iktidarın seçim kampanyasının da en önemli parçası olacak.
Nitekim aylık mutad periyodlarlarla AK Parti ile ilişkileri soğuyan kitlelerin iman tazelemesine vesile olan “bu ayın yargılanacakları” yayınları, anında bütün iktidar medyasında neredeyse yorumsuz yer aldı.
Muhtemelen benzeri öfke nöbetlerinden oluşan bir videoyu AK Parti mitinglerinde de izleyeceğiz.
Çünkü bir taraftaki “Hepiniz yargılanacaksınız, içinizden geçeceğiz, siyasal İslamcıları tarihten sileceğiz” tehditleri, “siyasal İslamcılar” diye başlayan sosyolojik tespit kılığındaki seri hakaretler, karşı tarafta hayatta her şeyin para olmadığı, insan haysiyetinin, yaşadığı ülkede saygı görmenin, damgalanmadan yaşamanın, geleceğinden emin olmanın da önemli olduğunu düşündürtüyor ve zedelenen safları güçlendiriyor.
Bu öfke nöbetleri, seçimlerdeki olası zaferin de erken sarhoşluğuyla şiddetlenerek sürerse Cumhur İttifakı’nın direklere bayrak asmasına bile gerek kalmayabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları











































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025