Yıldıray OĞUR
27 Mayıs 2010-7 Şubat 2015. Eski MİT Müsteşarları listesinde Hakan Fidan’ın yanında yazacak görev süresi aralığı. Hikâyenin tamamını bilmeyenler için bile Hakan Fidan ve son 5 yıl hakkında çok şey söylüyor bu iki tarih; 27 Mayıs ve 7 Şubat…
Hakan Fidan, beş yıllık görev süresi boyunca sırasıyla İrancı, Fethullahçı, KCK destekçisi, İran ajanı ve El Kaide/IŞİD destekçisi olmakla suçlandı.
Sırayla başlayalım.
Her şey 1958 yılının 28 Ağustos günü İsrail’in El Al Havayolları’na ait bir uçak teknik arıza nedeniyle Yeşilköy Havalimanı’na inmesiyle başladı. Aslında acil inişin sebebi teknik değil diplomatikti. Uçağın iki yolcusu bir ambulansla Başbakan Menderes’le görüşmek üzere Ankara’ya götürüldü; İsrail Cumhurbaşkanı Ben Gurion ve Dışişleri Bakanı Golda Meir. Ziyaretin arabulucusu İran Şahı’ydı. Ziyareti organize eden 1947’de oturduğu Beyoğlu’ndaki Mısır apartmanında MOSSAD’ın temellerini atan Reuven Shiloah. 1958’deki bu ziyaret İsrail ve Türkiye istihbaratı arasındaki iş birliğinin başlangıç yılı olarak kabul ediliyor. Aynı yıl, CIA ve MOSSAD’ın teknik desteğiyle Ankara’da Türkiye’nin dinleme üssü Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanlığı’nın (GES Komutanlığı) temelleri atıldı.
Ben Gurion’un “Türkiye bize metres gibi davranıyor. Halbuki evlendik, evliliğimizi bir türlü açıklamıyor” dediği yakın ilişkiler, 90’larda PKK’ya karşı iş birliğinde, 28 Şubat’ta Çevik Bir’le ittifakta, 99’da Öcalan’ı Türkiye’ye teslim etmede görünür oldu. 12 Eylül darbesinde darbecilere göre bardağı taşıran damla Konya’daki Kudüs Yürüyüşü’ydü. 28 Şubat sürecinde tankları yürüten de Sincan’daki Kudüs Gecesi olmuştu.
Üçüncü kırılmanın tarihi ise 29 Ocak 2009. Erdoğan’ın Davos’taki “one minute” çıkışı. O tarihten sonra her şey değişmeye başladı. Türkiye, savunma sanayinde bağımlılığa dönmüş İsrail’le olan ilişkilerini azaltmaya, savunma sistemlerini millileştirmeye, kendi savaş uçağı yazılımlarını, Heronlarını yapmaya başladı. Kırılmayı büyüten Batı’nın İsrail adına İran’la nükleer görüşmelerinde Türkiye’nin Brezilya’yla birlikte aldığı tavır oldu. Başbakan’ın dış politika danışmanı olarak Hakan Fidan’ın adı tam o süreçte dolaşıma girdi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda Türkiye’yi temsil eden Fidan, hakkında Wikileaks’e düşen ABD belgelerinde İran nükleer pazarlığında Batı’yla farklı yerde duran bir danışman diye bahsedildi. 2008-2010 yılları arası ABD’nin Ankara’daki büyükelçisi olan James Jeffrey, 2013’de Wall Street Journal’a Fidan’ı anlatırken şöyle demişti: "Hakan Fidan işleri bitirebilen bir isim olduğu için onunla çalışmamız gerekiyor ama ABD'nin kayıtsız şartsız dostu olduğunu düşünmemeliyiz; çünkü öyle değil."
10 Nisan 2010’da Hakan Fidan, ABD’deki İran Nükleer görüşmelerinde Türkiye’nin Şerpa’sı olarak katıldı. Fidan’ın o nükleer görüşmelerde de Batı’yı ve İsrail’i epey kızdırdığı anlaşılıyor. Sonrasını tarihlerle hatırlayalım; 27 Mayıs 2010’da Hakan Fidan MİT Müsteşarı oldu. 31 Mayıs 2010’da İsrail Mavi Marmara’ya saldırdı. 9 sivil hayatını kaybetti. Aynı gün PKK İskenderun Deniz Üs Komutanlığı'na bağlı İkmal Birliği'ne saldırdı, 6 asker hayatını kaybetti. 7 Haziran 2010’da Haaretz’de Mossad kaynaklı Hakan Fidan’ın Türkiye’yle paylaşılan istihbaratları İran’a verebileceği iddiası çıktı. 9 Haziran’da Türkiye Brezilya BM’de İran’a yaptırım oylamasında hayır oyu kullandı. 1 Ağustos 2010’da İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ın İran’a bilgi sızdıracağı açıklamasını yaptı.
Devam edelim; Ekim 2010’da polis, askerî casusluk ve fuhuş soruşturmasında GES Komutanlığı’nı aradı. Mart 2011’de GES Komutanlığı’nın MİT’e devredileceği haberleri çıktı. 13 Eylül 20112de Oslo ses kaydı internete sızdırıldı. 1 Ocak 2012’de 1958’de kurulan GES Komutanlığı MİT’e devredildi. Ve 7 Şubat 2012…
Fazla ileri gittik. Biraz daha geri saralım. Ve bir sorunun cevabını arayalım: Peki, İsrail Hakan Fidan’ı İrancı diye suçlarken üç yıl sonra Fidan’a “İran ajanı” diyecek cemaat ne yapmıştı?
Barak’ın Hakan Fidan açıklaması sonrası 3 Ağustos 2010 tarihli Zaman’dan bir haber başlığı: “Tel Aviv, Fidan'ı hedef gösterdi”
Haberde görüşleri alınan en dikkat çekici isim Sedat Laçiner. Şöyle demiş: “Fidan'ın MİT'e kendi damgasını vurması biraz zaman alacak. İsrail, şu andaki Türkiye hükümetinin değişmesini istiyor. Bunu yapmanın bir yolu da, Türkiye hükümetini ya da onların kurumlarını Hamas gibi örgütlerle ilintili göstermek ya da istihbarat servisinin başkanının İran ile özel bir yakınlığı varmış gibi sunmak."
Hakan Fidan’ın İrancı olduğuna o sıralar inanmayan bir tek o da değil. Bu satırlar da İsrail’i çok iyi bilen Zaman yazarı Kerim Balcı’nın 9 Ağustos 2010 tarihli köşesinden: “… herhalde MOSSAD'ın edindiği istihbarata dayanarak İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, yeni MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı 'İran yanlısı' olmakla suçluyor. Çuvallama üstüne çuvallama... MİT müsteşarını İran yanlılığı ile itham etmek, onu oraya getireni, bugüne kadar gelmiş olduğu bütün makamları onaylayan herkesi itham etmektir.”
Gazetenin dış politika yazarı Abdülhamit Bilici’nin “İsrail'in MİT rahatsızlığının derin nedenleri?” başlıklı yazısı da aynı paralelde.
Cemaatin daha derin seslerine bakalım biraz da. Rauf Atilla Polat onlardan biri. Bu adla ya da rumuzla cemaate yakın istihbarat sitelerinde daha sonra Fidan’ı İrancı ilan edecek bol istihbaratlı, ilginç yazılar yazacak olan Polat, 10 haziran 2010’da şöyle yazmış: “MİT'in başına Müslüman-Türk yani 'milli' bir müsteşarın gelmesi ise Ergenekon-CIA-MOSSAD üçlemesini çıldırtmış durumda.”
Şöyle özetleyelim. 7 Şubat 2012’ye kadar Hakan Fidan’ın İrancılığı hakkında cemaat yayınlarında, cemaat yakın sitelerde, gazetelerde yazarlarda en ufak bir ima dahi yok.
İki yıl sonra Hakan Fidan’ın İran ajanı olduğunu ispatladığı iddia edilen 2001’de Hizbullah operasyonunda polisin bulduğu belgeden bahseden de yok. (Belge henüz üretilmemiş olabilir.)
Daha da ilerisi var. İsrail’in bu saldırılarından hemen sonra Kemalist çevrelerde Hakan Fidan’ın Fethullahçı olduğu iddia edilmekte. 11 Kasım 2010 günü ODA Tv Hakan Fidan’ın kardeşinin Fethullah Gülen’in yakın adamlarından Mustafa Fidan olduğunu iddia ederken (ki değil), 21 Kasım 2011’de Aydınlık gazetesinin sürmanşetinde ölümünden önce MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun söylediği iddia edilen sözler vardır: “Fidan’ı MİT’e onlar dikti” Onlardan kasıt yandaki fotoğraftakiler; Abdullah Gül ve Fethullah Gülen.
Meclis’te bir CHP’li milletvekili, Hakan Fidan’ın TİKA’dan itibaren yanında olan Zaman Gazetesi’nden ayrılmış basın danışmanı Edip Ali Yavuz’u MİT Müsteşarı olunca da basın danışmanı yapmasını sorgulayan bir soru önergesi bile verir.
Peki Hakan Fidan’ı bu saldırılara karşı kim savunur?
Emre Uslu: Hakan Fidan adam gibi adamdır. Şerefsizlerin manipülasyonu onu küçültmez. (27 Aralık 2011)
Önder Aytaç: Hakan Fidan bu ülkedeki gelmiş geçmiş en yerli ve Anadolu insanı olan MİT müsteşarıdır. Değeri kavranmalı ve ayak oyunlarına kurban edilmemeli. Uyuma Türkiye #hakanfidanasahipçık (2 Ocak 2012)
Peki, cemaatteki Hakan Fidan sevgisi ne zaman bitti?
Sadece arşivleri tarayınca bile net bir şekilde görmek mümkün. Önce Öcalan’ın avukatlarına yönelik KCK operasyonunun hemen ardından Kasım 2011 gibi “KCK içinde MİT’çiler” haberleri başlıyor.
Esas kırılma ise 28 ve 29 Aralık 2011’ de MİT’in Başbakanlık ofislerinde böcek bulunmasından sonrasına denk geliyor.
Önce böceğin bulunduğu 28 Aralık 2011’in gecesi yaşanan Uludere Katliamı’nın ardından yanlış istihbaratın MİT’ten geldiği haberleri başlıyor.
11 Ocak 2012’de Suriyeli muhalif komutanı Esad’a veren MİT’çiye operasyon düzenleniyor, cemaat medyası habere geniş yer veriyor.
13 Ocak 2012’de polis, bu kez KCK operasyonunda Diyarbakır BDP binasında Oslo ses kayıtlarının ve protokollerin bulunduğu iddia edilen operasyon yapılıyor. KCK içinde MİT’çilerin olduğu haberleri artıyor.
Ve 7 Şubat 2012’de Hakan Fidan KCK’dan sanık olarak ifadeye çağrılıyor…
Hakan Fidan hakkında cemaat çevrelerinde İran imalı ilk yorumun çıkışı da bundan hemen sonraya rastlıyor. 11 Şubat 2012 günü Aktif Haber sitesindeki yazıyı yazan kişi Yusuf Gezgin. Ya da Hanefi Avcı’nın kitabına göre cemaatin Emniyet imamı Kozanlı Ömer.
“Batı Payandalı İslam Cumhuriyeti / MİT, KCK ve Müsteşar” başlıklı yazının ilk bölümünde Şii yayılmacılığının ve İran kaynaklı tehdit ve tehlikelerinden bahsediliyor, sonra da MİT Müsteşarı Fidan’dan: 'Yanılmıyorsak, MİT müsteşarı Hakan Fidan? genç, başarılı, gelecek vadeden bir bürokrat. Çok genç yaşta ve hızlı irtifa kazanmasının dışında pek bir olumsuzluğunu bilmiyoruz. (Belki savcılar biliyordur?) Hükümet böyle bir kişiyi karanlık ve karışık bir geçmişe sahip MİT'?in başına getirerek bu kurumu biraz düzene koymak istedi. Hakan Fidan MİT denilen kurumun karanlık iş ve ilişkilerinden beri olabilir ancak...' diye devam eden yazıda 7 Şubat için hükümetin Hakan Fidan’ı korumasına sitem var.”
Bu tarihten sonra kibarca başlayan eleştiriler, daha sertleşmeye başlayacaktır.
Cemaatin, Hakan Fidan’a 2010’un ilk aylarında katıldığı Oslo görüşmeleri yüzünden kafayı taktığı, bundan hoşlanmadığı söylenebilir.
Emniyet’in MİT’i 2005 yılında Ankara’da Sabri Ok’la başlayan temaslardan itibaren izlediğini Sabri Uzun kitabında kendi şahitliğiyle anlatmıştı. 2008’in nisan ayında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yayınlarından çıkan “PKK/Kongra-Gel Terör Örgütü- Analiz Notları-Mücadele Metodları” adlı gizli ibareli kitabın “Süreç Değerlendirilmesi ve Beklentiler” başlıklı bölümünde de “PKK’nın silah bırakması için PKK’yla yürütülen temaslar” ihbar ediliyor gibi yazılmıştı. Ama sebep bu olsaydı, Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılması için 7 Şubat 2012’nin beklenmesine gerek yoktu.
Hakan Fidan’ı cemaat için esas tehlikeli yapan çözüm sürecindeki rolü değildi çünkü. Fidan’ı, cemaat için esas tehlikeli yapan Başbakan Erdoğan’ın güvendiği alternatif bir istihbarat ve bilgi kaynağına dönüşmesiydi.. Böylece cemaatin elindeki Emniyet İstihbarat, Başbakan’ın tek istihbarat kaynağı olma tekelini kaybetmişti. Hatta Başbakan onlardan gelen bilgileri MİT’le check etmeye başlamıştı.
Bunun somut bir şekilde ortaya çıkması da 28-29 Aralık 2011’de Başbakanlık ofisine yerleştirilen böceklerin MİT tarafından bulunması oldu.
Bu Başbakan Erdoğan’ın cemaatle ilgili bakışında paradigmatik bir değişime neden oldu. (İşin tuhafı Efkan Ala’nın girişimiyle 28 Aralık 2011’de, böcek bulmak için değil tedbir amaçlı olarak yapılan aramada böceği bulan Emniyet kökenli MİT’çinin adının da Emniyet’teki cemaatçi örgütlenme listelerinde geçmesiydi…)
Hakan Fidan’ın cemaat tarafından doğrudan ve açıktan İrancılık ve İran ajanlığıyla suçlanması için ise 2013 sonlarına doğru cemaat-AK Parti geriliminin artması beklendi. Güya 2001’den beri polisin elinde olduğu iddia edilen Hakan Fidan’ın İran ajanı olduğunu gösteren belgeler dolaşıma sokuldu.
Cemaat Hakan Fidan’ı İran ajanlığıyla suçlarken, İran’a yakın kaynaklar, siteler ise Fidan’ı, Suriye’de yaptıkları yüzünden eleştiriyor, El Kaide’ye IŞİD’e destek vermekle suçluyordu.
2013’ten sonra Türkiye-ABD arasında Suriye konusunda görüş ayrılıklarının başlamasıyla bu koroya ABD basını, Obama’ya yakın yazarlar da eklendi. Cemaat de yeni yükselen trende hemen uyum sağladı. Önce 2013’ün Mayıs’ında Adana’da savcılık El Nusra’nın kimyasal silah yapımında kullanılan malzemeleri sağlamasıyla ilgili operasyon yaptı. O dava boş çıkıp, sanıklar salıverilince, ardından MİT tırına baskın geldi.
Hakan Fidan, bu beş yıllık görevi boyunca 10 cephede savaştı. İçeri de sürekli Cemaat’le, dışarıda ise sürekli İsrail ve Mossad’la. Suriye meselesi ama en çok Mısır yüzünden Suudi İstihbaratı şefi Bender bin Sultan’la, İsrail’le çok yakın BAE istihbaratı şefi Muhammed Dahlan’la, Suriye ve Kürt meselesi yüzünden İran istihbaratıyla, cemaatin üyesi olduğubu iddia ettiği Kudüs ordusunun Komutanı Kasım Süleymani’yle, Kürt meselesi, Suriye üzerinden Alman istihbaratı BND’yle ve sözlerini yerine getirmeyen kötü bir müttefik olarak CIA’yla uğraştı, karşı karşıya geldi.
Çözüm sürecinde de hükümetin önünde durdu. (Bu karar, Öcalan’la yürütülen görüşmelere de zarar vermez. Çünkü bürokratik görüşmelerle alınacak mesafenin bittiği, nihai siyasi kararların cesaretle verilmesi gereken bir aşamaya geldi çözüm süreci. Hakan Fidan’ın bürokratik uygulayıcılardan, siyasi karar alıcılar arasına geçiş yapması çözüm sürecinin de lehine olabilir.)
Bu 10 cephedeki kavgadan ufak sıyrıklarla ve her seferinde Türkiye kamuoyundaki popülaritesini artırarak çıkmayı başardı. Türkiye bayrağı üzerinde Erdoğan, Davutoğlu’yla birlikte posterleri yapıldı, müzakere yürüttüğü Kürt hareketi bile eleştirilerinde onu hükümetten ayrı tutmaya özen gösteriyor. Herhalde dünya üzerinde şu an en popüler istihbarat şefi olabilir. Hem de sesini bile kimse duymadan…
Uzun bir süredir bir istihbarat şefi değil, siyasi bir figür Hakan Fidan. Bu yüzden siyasete girmesi hem kendisi hem kurumu açısından doğru karar. Tabii AK Parti için de…
27 Mayıs 2010-7 Şubat 2015 tarihleri arasında yaşananların açık kaynaklardan hikâyesi böyle. Esas hikâyeyi herhalde sesini duymaya başladığımızda bizzat kendisinden duyacağız.
Bu aynı zamanda Türkiye’nin istihbarat savaşlarıyla geçen son beş yılının da hikâyesi olacak…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025