Yıldıray OĞUR
28 Aralık 2011 gecesi meydana gelen Uludere Katliamı, ertesi gün sabah saatlerinden itibaren önce sosyal medyada duyulmuş, öğle saatlerinde Şırnak Valiliği’nden yapılan açıklamadan sonra televizyonlar ve haber sitelerinde yer almaya başlamıştı.
Ertesi gün yani 30 Aralık 2011 günü ise 35 Uludereli köylünün F-16’lar tarafından PKK’lı diye bombalanarak öldürülmesi bütün gazetelerin manşetlerindeydi. Manşetleri hatırlayalım:
Akşam: İnsafsız Hava Aracı. Birgün: Uludere Katliamı. Bugün: İstihbarat Faciası. Cumhuriyet: Jetler Sivilleri Vurdu. Evrensel: Kirvem Hallarımı Aynı Böyle Yaz. Güneş: Asker Ne Yapsın. Habertürk: Sınırda Vahim Hata. Hürriyet: 35 Ölü: Çok Üzgünüz. Milli Gazete: İstihbarat Faciası. Milliyet: 35 Sivile Bomba. Posta: Operasyon Kazasıymış! Radikal: 35 yurttaşa İHA bombası. Sabah: Gediktepe Sendromu Kaçakçıyı Vurdu. Sözcü: Silah Taşıyorlardı. Star: Kahreden Hata. Taraf: Devlet Halkını Bombaladı. Türkiye: Yaşanan Dramın 3 Sebebi: Yanlış Zaman. Yanlış Yer. Yanlış Müdahale. Vatan: Kahreden Hata. Akit: Terörist mi Kaçakçı mı? Yeni Şafak: Ölümcül Hata. Zaman: Ölümcül İstihbarat. Özgür Gündem: Soykırım.
Birkaç ulusalcı-milliyetçi gazete dışında, o günkü medya katliamı eleştiren manşetlerle çıkmıştı.
En sert manşet Özgür Gündem’den gelmişti. Peki aynı Özgür Gündem Diyarbakır’a bağlı Dürümlü Köyü’nde PKK’nın bir tıra yüklediği 15 ton bombayla parçalanan ve ancak DNA testiyle kimlikleri tespit edilebilen 16 Kürt köylü için ne yazdı dersiniz? HİBİR ŞEY.
13 Mayıs gününden bu yana Özgür Gündem gazetesinin birinci sayfasında Dürümlü Katliamı ile ilgili tek satır haber çıkmadı. (Bu ayıba son dört günde gazeteye sırayla gönüllü Genel Yayın Yönetmenliği yapan eski CHP’li vekil Melda Onur, Ragıp Duran, Eşber Yağmurdereli, Fehim Işık da katılmış oldular.)
Uludere Katliamı’nı Ahmet Arif’in 33 Kurşun şiirinden “Kirvem Hallarımı Aynı Böyle Yaz” manşetiyle görmüş Evrensel Gazetesi de hallarını aynen böyle yazmadı. Katliamın olduğu 13 Mayıs’tan beri gazetenin her şeyin girdiği birinci sayfasına 16 insanın ölümüyle ilgili tek satır giremedi.
“Uludere Katliamı” başlığıyla Uludere’yi duyurmuş olan Birgün Gazetesi de PKK’yı kırmak istemeyen Türk solu çizgisinden sapmadı. Katliamı 3 gün boyunca görmeyen gazete, dördüncü gün sessizliğini birinci sayfada küçük olarak gördüğü PKK’nın açıklamasıyla bozdu: “PKK’den patlama açıklaması: Kamyonu naklederken oldu!” Sondaki ünleme Kandil darılmaz inşallah!
Ve Cumhuriyet. Eski klasik Kemalist Cumhuriyet bile Uludere Katliamı’nı “Jetler Siviller Vurdu” manşetiyle görürken, yeni liberal-sol Cumhuriyet, son dört günde ülkenin en büyük ve en acı haberini ancak son bir ayın ölüm toparlamaları içinde görebildi. Böylece “hedef askerdi”, “hedef çevik kuvetti” yayınlarıyla Kandil’de gönüllerden kurduğu tahtı sarsmamış oldu.
Böylece yıllarca medyayı Uludere Katliamı’nı görmemekle suçlayan, bu gazeteler ve gazeteciler, o medya kadar bile olamadıklarını gösterdiler. Artık “barış gazeteciliği”, “bir devlet aygıtı olarak medya” gibi büyük laflar ederken kendi dört günlük sessizliklerini hatırlayıp biraz utanırlar.
İnsan hakları örgütleri içinse manzara daha da acıklıydı. Uludere Katliamı olur olmaz açıklama üstüne açıklama yayınlayan, olay yerine heyetler gönderen, sokağa çıkan İHD, dört gün olmasına rağmen Dürümlü Katliamı ile ilgili tek satırlık bir açıklama yapmadı. İHD’nin Diyarbakır Şubesi’nin son attığı tweet şöyle: “Hak ihlallerine maruz kaldıysanız bizi arayın.’’
Bu kadar sessizlik olunca birileri İHD’yi aramış, herhalde başlarına bir şey gelip gelmediğini kontrol etmek için.
“Uludere katliamı ve medya” başlıklı araştırmalar yayınlayıp gazetecilik dersleri veren ama Dürümlü Katliamı’na bir Sözcü soğukkanlılığıyla yaklaşmış Bianet’in “Hak Savunucuları Diyarbakır patlamasını yorumladı” başlıklı bir tür gaz kaçağı haberine benzeyen haberindeki açıklamasından İHD Genel Başkanı’nın açıklamasını okuyalım:
“Kimden gelirse gelsin, sivillere dönük her türlü yaşam hakkı ihlali doğuracak eylemi kınıyoruz. Bu olayın ne şekilde meydana geldiği tartışmasına girmiyoruz. Şöyle ya böyle oldu, sonuçta yaşamını yitiren siviller var. Cenevre Sözleşmesi’nin maddeleri açıktır.”
Sonuçta şöyle ya da böyle insanlar öldü, onların da maalesef insan hakları var, gerçekten bir insan hakları örgütünü böyle bir konuda açıklamaya zorlamak insan haklarının ihlali…
Adli Tıpçı Şebnem Korur Fincancı’nın açıklaması ise herhalde Uludere için Katır yazısı yazmış Yılmaz Özdil’le kıyaslanabilir:
“7 Haziran’dan beri hükümetin oluşturduğu savaş ortamı en çok da sivil, çocuk, kadın ve yaşlıları vuruyor. Bu saldırı için de söylenecek hiçbir söz yok. Bu savaş ortamının bitirilmesi lazım, bu iradeyi gösterecek olan da hükümettir. Tabii ki burada halkının özgürlüğü adına savaşan bir örgütün kendi halkını öldürmesi kabul edilebilir değil.”
Kendinizi çok zorlamayın Şebnem Hanım, kabul etmek istemiyorsanız, “Adli Tıp’ta araştırdık, PKK yapmadı” diye bir açıklama yaparsınız olur biter.
Mazlumder’in uzun açıklaması bir insan hakları örgütüne daha çok yakışan bir açıklama. Uludere için aylarca haklı olarak eylemler yapan Mazlumder’in açıklamasında içinde PKK geçen en sert paragraf şu:
“Sivil yerleşim alanlarında düzenlediği bombalı saldırılarla şehirlerimizin güvensiz alanlar hâline gelmesine ve toplumsal ortamda gerilimin yükselmesine neden olan eylemlerden vazgeçmesi çağrısında bulunduğumuz PKK’ye böylesi bir facia üzerinden sorumluluğunu yeniden hatırlatıyor ve böylesi eylem ve hareketlerin hiçbir toplumsal talep üzerinden meşrulaştırılamayacağını bir kere daha vurguluyoruz!”
Eminim PKK, Mazlumder’in bu sitemini okuyunca, bayağı üzülmüş, hatta belki de silah bırakmaya karar vermiştir…
Adıyaman, Bingöl, Hakkari, Mardin, Şanlıurfa, Van, Ağrı, Bitlis, Iğdır, Muş, Şırnak, Batman, Diyarbakır, Kars, Siirt ve Tunceli Baroları’nın ortak açıklaması da gizli özne kullanımının iyi bir örneği olarak bir sonraki üniversite giriş sınavında kullanılabilir:
"Olayın oluşuna dair kamuoyuna yansıyan tartışmaların, bu vahim sonuç ve yaşamın kutsallığı karşısında hiçbir önemi ve hükmü yoktur. Hiçbir siyasal gerekçenin meşrulaştıramayacağı bu katliamı ve müsebbiplerini kınıyor, yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa ve geride kalanlara sabırlar diliyoruz…"
“Kürt'ün hayatının değeri bu kadar değil. Herkes bunu bilecek, herkes haddini bilecek. Bu ülkede Kürt olmak canının değersiz olduğu anlamına gelmez. Hükümet şu saatlerde bile partisinin MYK toplantısını iptal etme gereği duymamıştır. Uluslararası kurumlar gelip inceleme yapmalıdır. Şu saatlerde herkes bu suçu örtmeye çalışıyor başka bir şey yok. Dünyanın başka yerinde olsa Başbakan çıkmış ortalığı velveleye vermişti. Kıyameti koparmıştı. Esad'a nasıl parmak salıyordu Başbakan, çıksın şimdi bunun hesabını versin. Kimse öyle kaza, yanlışlık falan da demesin."
Selahattin Demirtaş’ın açıklaması sahiden sert ve haklı. Ama maalesef beş yıl önce BDP Genel Başkanı olarak Uludere Katliamı için yapmış bu açıklamayı. Dürümlü Katliamı için “Sorumluluk Sahipleri”nin açıklamalarını sorumsuzca bulduğunu, özür dilenmesi gerektiğini söyleyebildi.
Bu arada Uludere için acil ve çok sert açıklamalar yayınlayan DİSK, KESK, Halkevleri, ÖDP, EMEP gibi sol grupların Dürümlü için hiçbir şey demediğini söylemeye herhalde gerek yok.
Tek bir kişinin bile Taksim’de basın bildirisi okumadığını, bildiri şampiyonu aydınların bir tek imzalı bildiri bile yayınlamadığını da...
TİHV, Helsinki Yurttaşlar, Human Rights Watch’u, Türkiye’deki yabancı medya temsilcilerini de bu utanç verici sessizlik ekibine ekleyelim...
Liste böyle uzar gider.
Kayıtlara geçsin, bundan sonra barış derken utanılsın, geniş geniş “devlet katliam, medya” eleştirileri yapılırken yüzler kızarsın, bu ülkede muhaliflerin fiyakaları bozulsun, onların önünde ahlaklarını, vicdanlarını terk ettikleri başka iktidar odakları olduğu unutulmasın, kimse temiz, pak değil görülsün diye...
O tarlanın ortasındaki o büyük krater PKK’nın kendi kendine kazdığı mezarıdır. Özyönetim, hendek derken Kürtleri nasıl bir çukurun içine attığının resmidir.
Ama maalesef PKK yine o çukura düşmeyecek.
Her ne kadar cenazelere üç bakan katılsa, acılara ortak olunsa da, iktidar tam da PKK’yı bir omuz darbesiyle kendi kazdığı çukura doğru yuvarlayacakken, PKK’ya yeniden can suyu olacak, yıllarca üzerinde tepinebileceği, son dört aydır yapıp ettiklerini halk nazarında nötrleyebileceği bir malzemeyi vermekte kararlı görülüyor.
Dokunulmazlıkların kavga dövüş kaldırılması, ardından ortaya çıkacak gözaltılar, sahte mağduriyetlerle PKK’nın yenilmesine yine izin verilmemiş olacak.
O yüzden 16 insanın toplam 60 kg kalmış cenazelerinin kaldırıldığı gün HDP’liler sevinç içinde Meclis’te selfieler çektirerek dokunulmazlıklarının kaldırılmasını kutluyorlardı.
Yaşam enerjisini mağduriyetlerden alan bu canavarın o kratere gömülmesine izin verilmelidir. Bunun PKK’nın emir eri olan üç beş vekile dokunmaktan daha büyük bir vatanseverlik olduğu açık...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025