Yıldıray OĞUR
03.24.
17 Ocak Perşembe gecesi Meclis genel kurulunda “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin görüşülmeye başlandığı saat bu.
Sinema işletmecileriyle öncülüğünü Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar’ın yaptığı sinema yapımcıları arasındaki patlayan mısırlı-sinema bileti tartışmasını bitirmek için fazla mesai yaptı Meclis ve kanun o geceki görüşmelerde kabul edildi.
Meclis’ten kanunun geçmesiyle ilgili yapılan haberlerde ise bir tuhaflık vardı.
Kişi başına düşen tuhaflık sayısının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bu zamanlarda bu tuhaflık dikkatinizi çekmemiş olabilir. Bir haberden okuyalım:
“Mısırlı bilet tartışmasına son. Sinemada işletmeci-yapımcı tartışmasını bitirmesi için hazırlanan düzenleme Meclis’ten geçti. Mısır satışı uygulamasıyla ilgili tartışmalara Kültür ve Turizm Bakanlığı da dahil olmuş ve yeni bir yasa tasarısı hazırlamıştı. O tasarı dün Meclis’te kabul edildi.”
Haberdeki tuhaflık dikkatli gözlerden kaçmamıştır.
Çünkü Cumhurbaşkanlığı sistemine göre artık Meclis’te hükümet tasarıları görüşülmüyor, bakanlıklar yasa hazırlayıp Meclis gündemine getiremiyor. Yasaları milletvekilleri hazırlıyor ve önerebiliyor.
Hatta Referandum tartışmaları sırasında yeni sistemde Meclis’in gücünün azalacağını iddia edenlere karşı çıkanların en önemli argümanlarından biriydi bu.
“Güçlü Meclis” sloganıyla gidilen referandum paketini savunanlara göre yeni sistemle Meclis esas görevi olan yasamayı hakkıyla ifa edecek, milletvekilleri üzerindeki hükümet baskısı azalacak, yasa kalitesi artacaktı.
Türkiye’de sözler havada uçup kayboluyor.
O günlerde hararetle bu tezi savunanlardan, sistemin tasarımında da yer almış bir kaçının ne dediğini de hatırlayalım:
“Yasalar ilgili bakanlıklarda hazırlanıyor artık hazırlanmayacak. Bizimkiler halkla ilişkiler yaparlar. Amerika’daki parlamenterler klasörlerle geziyorlar bizimkilerde kanun yapacaklar. Artık parlamentodakilerin kanun yapacak nitelikte insanların olması gerekiyor. Amerika'da 70 komisyon var. Bu komisyonlar ülkenin sorunları ile ilgili yasa hazırlıyor. Biz de yasama faaliyetini yerine getiren bir sistem getireceğiz. Tüzük, komisyonlar, parlamenterlerin çalışma sistemi değişecek."
“Tam tersine Meclis yeni sistemde çok güçleniyor. Yürütmenin, kanun tasarısı sunma hakkı yok. Kanun teklifini sadece milletvekilleri verecek, yürütüme buna katılamayacak. Yani yürütmenin yasama üzerindeki hükümranlığına son verilmiş olacak. Bu parlamentoyu özgürleştirir.”
Oldukça iddialı vaatlerdi bunlar.
Aslında bir noktada haklılar, haberi hazırlayan Meclis muhabirlerinin, editörlerin yanıldığı bir yer var çünkü.
Gerçekten de oldukça ayrıntılı, teknik maddeler içeren bu yasanın altında Kültür Bakanlığı’nın değil, 16 AK Partili milletvekilinin imzası vardı.
Çoğunluğu hukukçu, ilahiyatçı ve inşaat mühendisi olan bu değerli milletvekilleri içinde tasarıyla ilgili olabilecek tek isim eski Kültür Bakan Yardımcısı Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman.
2018’in son haftasında Meclis’e sunulmuş 13 maddelik tasarı mısır tartışması patlayınca 9 Ocak’ta Milli Eğitim Gençlik Kültür Spor Komisyonu’nun gündemine alındı, 14 Ocak’ta buradan hızlıca çıktı ve iki gün sonra da gece yarısı Meclis’ten geçirildi.
Bu 16 milletvekilinin böylesine teknik bir yasayı ne zaman, kimlerle görüşerek hazırladığı sorularının cevabını ise Meclis komisyonundaki tartışmaları okuyunca öğreniyorsunuz.
Bilindiği gibi eski sistemde bakanlıklar tarafından hazırlanan ve önerilen yasalar, ilgili komisyonlarda ve genel kurulda görüşülürken, bakanlar yanlarına bürokratlarını da alarak vekillere karşı tasarılarını savunurdu. Ama artık yasa tasarılarını vekiller yapacağı için buna gerek kalmamıştı.
Ama yeni sisteme uyum için değiştirilen Meclis İç Tüzüğü’ne eklenen bir kaç maddeyle bakanların ve bürokratların Meclis genel kurulu ve komisyon toplantılarına katılabilmesinin önü açıldı. Ama önerge verme ve oylama hakları bulunmuyor.
Bunun ilk uygulamasını Meclis genel kurulundaki bütçe görüşmeleri sırasında gördük. Bakanlar eskiden olduğu gibi kendi bütçeleri konuşulurken bu kez sorulara cevap vermek üzere Meclis’e geldiler. Hulusi Akar-Özgür Özel tartışması da bu sırada yaşandı.
Sinema tasarıyla ilgili görüşmelerde de Meclis komisyonunda bakan yardımcısı Haluk Dursun da hazır bulundu.
Komisyon başkanı tasarının görüşmelerine tasarıyı hazırlayan vekiller adına ilk sözü Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’a vererek başladı. Ardından ikinci sözü ise nedense bakan yardımcısına verdi. Ve bakan yardımcısı Dursun da şöyle dedi:
“Çok uzun bir dönemden beri belki de üzerinde en çok çalışılan konulardan bir tanesi bu oldu. Bu çalışma sırasında sinema sanatının önünü açmak, sorunlarını aşmak, desteklemek, tanıtmak amaçlı bir çalışma yapıldı ve bu çalışma sırasında ana fikir olarak da “Ben yaptım, oldu.” Düşüncesi yerine “Gelin, beraber yapalım.” düşüncesi hâkim oldu ve sektörün bütün paydaşları çok uzun bir süre bu çalışmalara katıldılar, ortak emeklerle bir sonuç ortaya çıktı.”
Daha sonra görüşmeler sırasında vekillerin maddelerle ilgili bazı itirazlarına ve sorularına da komisyonda hazır bulunan Kültür Bakanlığı bürokratları cevap verdiler.
Örneğin maddelerdeki bir kelime yönelik bir itiraza karşı söz alan Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürü şöyle dedi:
“Yönetmelik atfından dolayı koymak durumunda kaldık.”
Bu komisyonu izleyen gazetecilerin haberi bakanlığın hazırladığı tasarı diye vermesi çok da tuhaf değilmiş.
İncil’den Batı dillerine yerleşmiş “yeni şişede eski şaraplar” deyimini anımsatan bu tuhaflığın iyice ayyuka çıkması ise sinema yasasının sabaha karşı saat 03.24’de Meclis genel kurulunda görüşülmesine neden olan bir önceki 71 maddeli “torba kanun” oldu.
71 maddeli torba kanunun tam adı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”.
İçerisinde Türk hava Kurumu’ndan, tarım ürünlerine lojistik depoya, yaşlılık aylığından, Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesi adının Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak değiştirilmesine kadar birbiriyle alakasız 71 madde bulunuyor.
Tasarının altındaki imzalara göre bu 71 teknik konuyla ilgili paketi Konya Milletvekili Ziya Altunyıldız ile birlikte yedi AK Partili milletvekili hazırlamış.
Diğer yedi milletvekili sırayla Adana, Adıyaman, Afyon, Ankara, Amasya, Balıkesir ve Bursa milletvekilleri.
Yedi vekilin illerinin A’dan başlayarak harf sırasına göre sıralanması galiba rastlantı değil.
Herhalde Gaziantep’teki bir üniversitenin adının değiştirilmesi için Konya, Adana, Adıyaman milletvekillerinin teklif vermesi tuhaf bulunacağı için son anda Gaziantep milletvekili Nejat Koçer de bir dilekçeyle teklife imzasını koymuş.
Aslında torba kanun eski sitemden kalma bir gelenek. İşleri hızlandırmak isteyen iktidar partileri bakanlıkların ihtiyacı olan yasaları diğer komisyonlarda tek tek görüşülmesi çok vakit almasın diye bir torbaya doldurup, Plan ve Bütçe Komisyonu’na getiriyor ve tasarılar oradan ivedilikle çıkarılıyordu.
Fakat eski sistemin pek de demokratik olmayan yasama kurnazlığında bile bu kadar ayrıntılı maddenin sahibi olarak vekiller karşılarında Maliye Bakanı’nı buluyor ve ona hesap sorabiliyorlardı. Şimdi ise bakanlıklarla ilgili ayrıntılı maddelerin yer aldığı torba kanunu savunma işi, altında imzaları olsa da kendi hazırlamadıkları konuya hakimiyetlerinden belli olan vekillere düşüyor. Halbuki vekillerin esas işi yürütmenin icraatlarını savunmak değil, denetlemek.
Zaten tutanaklara göre hem iktidar hem de muhalefet vekillerinin komisyonda şikayetçi oldukları bu garip rol bölüşümü yüzünden 71 maddelik tasarı üç günde komisyondan geçip, Meclis genel kurulunda kabul edildi.
Yani hala merak edenler varsa referandumda kabul edilen yeni sistemle Meclis’in yasama kalitesi, gücü artmadı, parlamento da özgürleşmedi.
Maalesef mevcut durum eski sistemin başka bir kılıkta sürmesi bile değil.
Çünkü eski sistemdeki gibi yine yasaları bakanlıklar hazırlıyor ama bu kez atanmış bakanların bakanlıkları bunlar. Seçilmiş vekillerin üzerinde herhangi bir tasarrufları olmayan bakanların bakanlıkları.
Seçilmiş vekillerin bu yasaların hazırlanmasında bir rolleri olmadığı gibi, bakanlıkların ihtiyacı olan teknik uzmanlık isteyen yasaları vekillerin nasıl yapacağıyla ilgili bir mekanizma da düzenlenmemiş.
Bulunan formül, bakanlıklarda hazırlanan yasaların altına iktidar partisi vekillerinden uygun olanların, hatta bazen harf sırasına göre seçilenlerin imza atması.
Halbuki örneğin Amerikan başkanlık sistemindeki yasama yürütme ayrımının temelinde Meclis’in bu yasama gücü var. Başkan ve bakanlar bir konuda Kongre’den yasa geçirmek için önce isteklerini tartışma odalarına taşıyıp lobi yapıyorlar, Kongre’nin ilgili komisyonlarına gidip ihtiyaçları olan yasalar için onları ikna etmeye çalışıyorlar.
Türkiye’deki sistemin son halinde ise seçilmiş vekillere düşen, kendi hazırlamadıkları tasarıları, şanslılarsa komisyona gelecek atanmış bakan yardımcıları ve bürokratlarla muhatap olup, doğru düzgün tartışamadan onaylamak.
Hatta bazen sabaha karşı 03.24’de neden bu kadar acil olduğu anlaşılamayan bir sinema paketini bakanlık temsilcilerinin bakışları arasında görüşüp, onaylamak.
Üstelik patlamış mısır bile bu pakete dahil değil...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025