Yıldıray OĞUR
Türkiye’deki Libya Operasyonu tartışması, “General Bradley komutasındaki 12. Ordu’ya bağlı Amerikan birlikleri ile Mareşal Konev komutasındaki Kızıl Ordu neden Nazi Almanyası’nın iç işlerine müdahale etti, yoksa Berlin’de petrol mü vardı” noktasına doğru ilerliyor.
Her an bir masumun kafasına düşebilecek bir Tomahawk füzesinin yörüngesi şaşmaz adaletine değil, vurulan her Kaddafi tankının etrafında ellerindeki uyduruk silahları havaya kaldırıp kutlama yapan, böceklikten, farelikten vatandaşlığa geçmeye kararlı Libyalılardan gelen seslere kulak kesilenler için ise manzara net.
Batı’nın malum çifte standardının bir ikizi var artık: Doğu’nun çifte standardı.
Evet, “Peki bu Batılı ülkeler İsrail Gazze’de, Lübnan’da sivillerin üzerine, BM binalarına bomba yağdırırken neredeydi” cümlesinin başı, binlerce Arap gencini canlı bomba eylemlerine sürükleyen Batı’nın derin çifte standardını teşhir ediyor.
Ama bu cümleden bir virgül sonra kendi halkının üzerine ordusuyla yürüyen Kaddafi’yi durduran BM’nin Libya Operasyonu’na karşı edilen cümleler de artık Doğu’nun çifte standardını ortaya koyuyor. Gazze ve Lübnan için İsrail’e askerî müdahaleye haklı olarak “evet” deyip, Libya Operasyonu’nu “işgal, içişlere karışmakla” suçlayan her cümle.
Devleti ele geçiren Rumların, Türkleri katletmesine daha fazla seyirci kalmayıp Kıbrıs Cumhuriyeti’nin içişlerine uçaktan Mehmetçik yağdırmış bir ülkenin evlatları için özellikle anlaşılmaz bir çelişkidir bu.
Gazze için dünyayı, hepimizi gururlandıracak bir biçimde ayağa kaldırmış, BM’den, Avrupa’dan müdahale istemiş Başbakan Erdoğan’dan, Balkanlar’da hiç çalınmamış kapıları çalıp nasıl barış aradığına bizzat şahit olduğum Dışişleri Bakanı Davutoğlu’ndan beklenmeyecek bir çelişki…
1990’larda üniversite sınavına hazırlanırken odasında altın zambaklı (ljiljan) Bosna bayrağı asılı, Bosna marşını neredeyse ezberlemiş, Bosna için kılını kıpırdatmayan BM Genel Sekreteri Butros Gali’nin adını hâlâ “katil” sıfatıyla hatırlayan benim de hiçbir şekilde anlayamayacağım bir çelişki bu.
Erken 1990’lar boyunca meydanlarda Bosna Hersek’e müdahale etmiyorlar diye Avrupa’ya ve Birleşmiş Milletler'e lanet okumuş hiç kimse bu çelişkiyi anlayamaz.
1992’de Ankara’daki “Bosna Katliamı’nı Tel’in Mitingi”nde, “AT nerede, BM toplanıp neden ateşkes kararı almıyor” diye bağıran Erbakan, 1993’te Taksim’de yüz binlerin katıldığı Bosna Mitingi’nde “Bosna’ya Müdahale” sloganları arasında konuşan Cumhurbaşkanı Özal bu çelişkiyi anlamazdı.
1994 yılında bir televizyonun Bosna Hersek’in Gorazde şehrinde Sırpların kimyasal silahla katliam yaptığı haberi üzerine Taksim’e akan, “Ordu Bosna”ya diye bağıran, muhtemelen şu anda pek çoğu AKP seçmeni olan bir milyona yakın insan da anlamaz.
O yıllarda kurduğu Bosna için İnsanlık Girişimi ile dünyanın dikkatini Bosna’ya çekmeye çalışan bugünün Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da anlamıyordur herhalde.
Hatta onunla birlikte Bosna’ya gidip geldikten sonra hazırladığı yazı dizisinde “Bosna’ya askerî müdahale şart” diye yazan Deniz Baykal da anlamamaktadır.
1996’da Wall Street Journal’a “Bosna’da Batı politikasının ikiyüzlülüğünü gördük. Avrupa’nın göbeğinde 250 bin insan öldürüldü. Avrupa bunu durdurabilirdi” diyen Abdullah Gül de anlamakta zorluk çekiyordur.
Stratejik Derinlik kitabında NATO’nun 1999’da Kosova Operasyonu’nu realist bir soğukkanlıkla analiz eden Ahmet Davutoğlu’nun da anladığını zannetmiyorum.
1994’te NATO uçakları, Bosna-Hersek üzerinde BM tarafından ilan edilen uçuşa yasak bölgeyi ihlal eden Sırp savaş uçaklarını düşürmesine, Srebrenitza ve Pazaryeri Katliamı’ndan sonra bile olsa 1995’de ABD’nin Bosna’ya askerî müdahalesine, Belgrad’da Çin Büyükelçiliği, televizyon istasyonu gibi sivil hedeflerin vurulmasına rağmen onay verenler de anlayamayacaktır.
1999’da NATO’nun Libya’dan daha düşük şiddetli bir kriz yaşayan Kosova’ya müdahalesinden sonra sokaklara dökülüp 'işgal' diye bağırmayanlar da anlayamayacaktır.
06.10.1995 günü Bosna Haftası dolayısıyla düzenlenen resim sergisinin açılışında konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu çelişkiyi anlayabileceğini zannetmiyorum. Şöyle demişti: Uluslararası güvenlik örgütlerine rağmen özgürlük isteyen Saraybosna halkının hangi acılarla karşılaştığını görüyoruz. Bosna Hersek’te yaşanan vahşet ve soykırım karşısında uluslararası tavır, bütün insanlığın umutlarını sarsmış bir anlamda yok etmiştir. Savaşta kaybedecek bir taraf olursa bu kesinlikle Bosna Hersek olmayacaktır.
En kötüsü ise Doğu'nun bu tarihî çelişkisini, Kaddafi ve sülalesini başlarından attıktan sonra yeni Libya’yı kuracak, bağımsızlık bayrağını kendilerine isyan bayrağı yaptıkları Ömer Muhtar’ın çocukları da anlamayacak, korkarım ki hiç de unutmayacak…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
28.07.2025
26.07.2025
23.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
13.07.2025