Zekeriya Kurşun
Bir insan ömrü için uzun ama bir devlet için henüz gençlik evresi sayılabilecek 94 yılı geride bırakıp, 95 yaşına girdik. Kutlu olsun.
Geçmişten alınan tecrübe ve kurumsal miras ile inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti genç olsa da artık muhasebesini yapabilecek bir çağa erişmiştir. 2023’e kısa bir süre kalmış olması da bu muhasebeyi zaruri kılmıştır. Binlerce cilde konu olan büyük yıkım üzerine ve ayağa kalkması beklenmeyen bir zamanda bir avuç kahramanın gayretleri ile yeniden doğan Türkiye, 93 yılda büyük başarılara ve gelişmelere imza atmıştır. Kuşkusuz bu başarılarda sorumluluk üstlenen Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının katkıları minnetle yadedilecek önem ve büyüklüktedir. Ancak bu katkılar kadar Selçuklu ve Osmanlı geleneğine sahip olmanın, özellikle Osmanlı kurumsal yapısını devralıp yeniden yapılandırmanın rolü de büyük olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti yeni bir devlet değil, devrini tamamlamış bir sistemin yerine kaim olmuş yeni bir sistem, yeni bir rejimdir.
93 yıl boyunca milletimizin ilerleme ve kalkınma kararlılığına rağmen bugün istenilen noktada olmadığımız da aşikardır. Kısa bir süre sonra bir asrı geride bırakacak olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yaş hazırlıklarının hemen şimdi başlatılması gerekmektedir. Özellikle kısa vadede yapacaklarımız aciliyet kesbetmiştir. Zaman kaybetme lüksümüz yoktur.
NE YAPMALIYIZ?
1- Türkiye, 2023 yılına girerken daha iyi bir eğitim, bilim ve kültür siyasetine kavuşturulmayı hak etmektedir. Eğitimde büyük oranda fırsat eşitliğini yakalamış olan Türkiye, bunu kolay dönüştürülen sistemler ile değil; kalıcı, üretime ve geliştirmeye odaklanmış bir sistem ile taçlandırmak mecburiyetindedir. Bilgiyi sadece tüketen değil, üreten nesiller yetiştirmek için uygulanabilir kısa vadeli seferberlikler ilan etmek zorundayız. Okuyan, düşünen, araştıran ve eleştiren nesiller için bunu başarmak mecburiyetindeyiz. Üniversiteler kendilerini yapılandırırken bu sorumluluğu da üstlenmelidirler. Erozyona uğrayan kültür hayatımızı yenilemek için kuruluş yıllarında hayata geçirilen Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nu çağdaş ihtiyaçlara hitap edecek şekilde kurgulamalıyız. TÜBİTAK gibi prestijli kurumlarımızı sadece proje destekleyen kurumlar olmaktan çıkarıp, ülkenin bilim vizyonunu belirleyecek standartlara kavuşturmalıyız. Dünyada standartlaşmış olan bilim ve teknoloji disiplinlerinden kopmadan özellikle sosyal bilimlere yatırım yapmalıyız. Toplumsal yapımızı başkalarından değil, kendi araştırmalarımızdan öğrenmeliyiz. Medeniyetimizi yeniden inşa etmek ve kültür dairemizdeki toplulukları ayağa kaldırmak için sosyal bilimlerde kendi kavramlarımızı üretmeliyiz.
2- İnsanı merkeze alan şehirler üretmek zorundayız. Anadolu kimliğini koruma kararlılığımıza rağmen, geleneksel yaşama biçimimiz adeta korunmaya muhtaç bir miras ve bir folklor unsuruna dönüşmüştür.Bunun için öncelikle aile kurumunu muhafaza eden, komşuluk ilişkilerini destekleyen ortamlar hazırlamalıyız. Bugüne kadar sürdürülen şehircilik ve mimarlık tartışmalarını bir kenara bırakıp, “modern barınaklar” yerine geleneklerimize, kültürümüze ve insanımıza yaraşır yaşama alanlarını hayata geçirmeliyiz. Yeni şehirleri sadece barınma alanları olarak değil; sokaklarında kültürümüzün bütün unsurlarının yaşadığı, gıpta edilen mekanlar olarak düzenlemeliyiz. Çarşılarımızda dünyaya hitap eden yerli ve Türkçe markalar üretmeliyiz.
3- Kolay elde edilmeyen, varlığımızı sürdürmek için mecbur olduğumuz bütünlüğümüzü ve birliğimizi koruma azmini güçlendirmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek vizyonunu, yönetim felsefesini, gelişme ve kalkınma stratejisini, refah toplumu olma yolundaki planları ve özellikle eşit vatandaşlık statüsünü net bir dil ile halkımıza anlatmalıyız. Vatandaşlık hukukunu evrensel normlara ulaştırmalı, her alanda liyakatı esas almalı ve bunu özellikle gençlere inandırmalıyız. Bu maksatla kongreler, sempozyumlar, kitaplar, ansiklopediler ve belgeseller hazırlamalı; yüz yıllık muhasebemizi her türlü ön yargılardan uzak, günahı ve sevabı ile samimi bir şekilde ortaya koymalıyız. Koymalıyız ki yeni nesiller hatalarımızı bilsinler, başarılarımızı örnek alsınlar ve kendilerini geleceğe hazırlasınlar.
4- Dış politikamızı yeniden yapılandırmalıyız. Türkiye’nin oluşum yıllarında takip edilen millî dış politika ruhuna sahip çıkmakla birlikte, gerek Türkiye’nin ulaştığı seviye ve gerekse küresel ve bölgesel gelişmeler dikkate alınarak yeni hedefler belirlemek zorundayız. TBMM 30 Ekim 1922 tarihli oturumunda, “Türkiye hükümeti Osmanlı imparatorluğu'nun yerine kaim olup hududu millî dahilinde onun yeni varisi olduğunu” kanuna bağlamıştı. TBMM’nin 307 numaralı bu kanunu ile yeni Türkiye’nin Osmanlı devletinin resmi varisi olduğu tescil edilmiş ve siyaseti de bu doğrultuda şekillenmişti. “Devlet-i ebed-müddetten doğan Cumhuriyeti ile’l ebed” yaşatmak için yeniden aynı ayarlara dönmeliyiz. Kuşkusuz kanunda sözü edilen hudutlar “Misak-i Milli” sınırları idi. Ancak geçen yaklaşık yüz yıllık süre içinde hem Türkiye, hem de milli sınırlar dahilinde olduğu halde, dışarıda kalan bölgelerde büyük dönüşümler yaşanmıştır. Bu gerçeği dikkate alarak çağdaş ve istikrarlı dış politika ile önce kanunda belirlenen millî sınırlarda, daha sonra çevreye doğru yayılarak barışı tesis eden ve koruyan siyasetin yapıcısı olmalıyız.
Türkiye’nin 2023 yılında bölge ülkelerinden ve eski Osmanlı topraklarındaki bütün devletlerden önde olacağı gerçeğini dikkate alarak, cesur adımlar atmaktan çekinmemeliyiz. Ortadoğu’da hem askeri güç ve hem de yumuşak güç; Afrika’da ise yumuşak güç unsurları ile bulunma ısrarımızdan asla vazgeçmemeliyiz. Türkiye AB, ABD ve Rusya arasında sıkışmış bir ülke değilidir. Üreteceği yeni aktif politikalar ile alternatifleri uygulama potansiyeline sahiptir.
Son bir öneri olarak Türkiye, hemen kuracağı 2023 Enstitüsü ile bin yıllık birikimin ürünü olan 93 yıllık tecrübesini tetkik ederek dersler çıkaracak ve “insanı yaşatmak” için yeni ufuklara yelken açabilecektir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018