Ahmet TAŞGETİREN
Bir yönüyle baktığımızda TBMM Başkanı İsmail Kahraman çok normal şeyler söylemiştir. Evet sistem içinde Diyanet vardır, zorunlu din dersleri vardır, dini bayramlar resmi tatil günleridir, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üyeyizdir, Milli Eğitim bünyesinde İHL’ler vardır vs.
Yani “Laik sistem” bütün bu dini aidiyetleri kendi bünyesinde bulundurmaktan kaçınmamıştır.
Sistem kuruluş safhasında belki bütün bu alanlarla, “toplumun din ile ilişkisini denetim altında tutmak” amacıyla ilgilenmiştir ama bir yönüyle de toplumun Müslüman karakterini dikkate alma zorunluluğunu görmezden gelmesinin mümkün olmadığını da düşünmemiş olamaz.
Başkan Kahraman’ın sözüne bir başka yönüyle baktığımızda da bir “tabu”ya dokunulduğunu ve Anayasa değişikliği gündemde iken “tabu”ya dokunuşun tartışmaları o alanda yoğunlaştırmasının kaçınılmaz olduğunu görmek gerekiyor.
Pusuya yatmış ve “Laiklik” gibi tabu alanlar ne zaman gündeme gelir de biz harekete geçeriz hesabında olanların, aradığı fırsatı bu vesileyle bulduğu da bir başka görülen durumdur.
Ancak laiklik alanının bütün tabu niteliğine rağmen, Türkiye’de en tartışmaya açık alan olduğu da bir gerçektir.
“Toplum hayatını düzenleyen boyutlardan arındırılmış bir din” ve o dinin kurumsal yapısı olan kilise ile ilişkilerini yüzyıllar içinde düzenleyebilen Fransa’nın, bunu hala belli ölçüde ve hala sancıları barındıracak çerçevede yapabildiğini biliyoruz. Bu “hala”ları not ediyoruz çünkü orada bile “daha özgürlükçü bir laiklik arayışı” bitmiş değil. Üstelik problem Hıristiyanlar yanında Müslümanları da ilgilendirecek bir boyut kazanmış bulunuyor.
Türkiye’de ise Cumhuriyet’in başından beri problem vardır. Tek Parti iktidarının aynı zamanda bir “Din reformu” yapmak istediğini Falih Rıfkı Atay yazar. Laiklik 1937’de girer anayasaya ama öncesinde de İslam ve Müslüman üzerinde operasyonlar yapılır.
Çok partili hayata geçildikten sonra da sistem bünyesindeki ana gerilim Din - Toplum - Devlet ilişkileri alanındadır. Müslüman toplum ve Toplum - İslam ilişkilerini kısıtlayan bir laiklik anlayışı, demokrasi, hukuk, eğitim, dış politika dahil devletin tüm icraatını sancılı hale getirir. İslam İşbirliği Teşkilatı’na neden üyedir Türkiye, İslam aidiyeti sebebiyle değil mi? Laik devletin İslam aidiyetinden söz edilebilir mi? Edilebilirse, bu ancak laikliğin bize özgü hale getirilmesi sayesindedir.
Kahraman’ın söylediği budur.
Değilse 2008 yılında halktan yüzde 47 küsur oy almış bir iktidar partisini “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma” suçlamasıyla kapatmaya kalkarsınız ya da o zamanlar bir üniversite rektörünün dediği gibi “Yüzde 95 alsanız ne yazar!” gibi laik söylem adına bir saçmalığa imza atarsınız.
Laiklik yorumunun memleketi kırıp geçirdiği bir dönemde, bir cumhurbaşkanı eşi başörtülü olduğu için ülkenin başbakanını yabancı devlet temsilcileri için verilen resepsiyona davet etmeme hezeyanını sergileyebilmiş, daha sonra da başka bir Cumhurbaşkanı’nın eşinin başörtüsü sistem içinde sorun oluşturmuştur.
Herkes başını elinin arasına alsın ve sorsun:
- Laiklik yorumlarının farklılığı Türkiye için bir sorun değil midir?
“Türkiye, çok partili hayata geçti ama her partinin damarlarında tek parti ideolojisi aksın istendi.”
Şaşırtıcı ama bu sözü ben Mesut Yılmaz’dan kaydetmişim. Belki de millet derin siyasi firaseti ile 1950’den beri partilerin damarlarındaki “Tek parti ideolojisi”ni arındırmaya çalışıyor.
Belki de arayış, “Damarlarında Tek Parti ideolojisi dolaşmayan bir anayasa” arayışıdır.
Anlaşılıyor ki laiklik hala hem de “küresel” bir tabudur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan onun için Mısır’da İhvan kadrolarına “Laiklikten korkmayın” çağrısında bulunmuştur. Onun anlamı “Laikliğin içini özgürlükle doldurun” demektir.
14 yıllık Ak Parti iktidarı çoğu fiili boyutta daha özgürlükçü bir laiklik yorumu gerçekleştirmiştir. Şu andaki gerilim bu yorumun anayasal nitelik kazanıp kazanmaması etrafında oluşmuş gözüküyor. TBMM Başkanının böyle bir tartışmanın ana ekseni olmayı planladığını sanmıyorum ama pusuya yatanlar onu boy hedefi yapmayı tercih etmiş olabilirler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025