Ahmet TAŞGETİREN
Sayın cumhurbaşkanı Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılma konusunu bu defa Pakistan dönüşünde gündeme getirdi. “ŞİÖ’ye katılım Türkiye’yi rahatlatır” gibi bir cümle ile. AB ile ilişkilerin yükselen gerilimini değerlendirme bağlamında ve “AB’ye mahkum değiliz” çerçevesinde...
Konu ile ilgili sorular var. Bu soruları ŞİÖ çevresi kadar AB ve tüm Batı dünyasının da sorduğu, bizim de sormamız gerektiği açıktır. Öyleyse soruları sıralayalım:
- Acaba sayın Cumhurbaşkanı’nın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) girelim sözleri, pişmiş, olgunlaşmış bir teklif mi yoksa bir fikir jimnastiği mi?
- Acaba ŞİÖ’ye katılmak, AB ile daha genelde Batı ile ilişkilere alternatif bir yönelişi mi ortaya koyuyor yoksa, başından beri Ak Parti Hükümetlerinin dış politika stratejisi olarak benimsediği “uluslararası camiada ilişkileri çeşitlendirme” ilkesini mi?
- Şu ana kadar sayın Cumhurbaşkanı dışında Hükümet cenahında ŞİÖ’ye katılma yönünde bir eğilim seslendirilmiş değil. Cumhurbaşkanı da bu yöndeki düşüncelerini Batı ile ilişkilerin sağlıklı gitmediği durumlarda gündeme getiriyor. Zaten onu dikkate alarak soruyorum “Bunlar fikir jimnastiği mi, yoksa pişmiş, olgunlaşmış düşünceler mi?” sorusunu.
Yine sayın Cumhurbaşkanı bazı ortamlarda Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin ekonomik boyutuna önem verdiğini, ihracatın yüzde 60’ını AB ülkelerine yaptığımızın altını çizerek belirtmişti.
Türkiye, ŞİÖ’ye üye ülkelerle ekonomik - siyasi ilişkileri sürdürüyor. Rusya ile de Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ile de ilişki halinde. ŞİÖ’ye katılmak, bu ikili ilişkilerden öte bir örgüt buluşmasını ifade ediyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın çıkışı ise bağlamı ile bakıldığında, Batı’dan beklentilerin yerine gelmemesine yönelik bir tepki hüviyetine bürünüyor.
Tabii bu durumda şöyle bir soru da peşinden geliyor:
- ŞİÖ’ye katılmak, Batı’ya tepki bağlamında ortaya çıkıyorsa, katılım sonrasında Batı ile (AB ve Amerika ile) ilişkilere nasıl bir format düşünülüyor?
- ABD’de yeni bir seçim yapıldı ve yine Ankara’dan gelen sinyaller, Obama yönetimi ile yaşanan iletişimsizliklere karşılık, Trump yönetimi’ne göreceli bir iyimserlikle bakıldığını gösteriyor. ŞİÖ üyeliği ABD ile ilişkileri nasıl etkileyecek?
- ŞİÖ üyeliğinin heyecan uyandırması ya da tansiyon yükseltmesi Türkiye açısından bir “kamp değişimi” gibi algılanıyor olmasındandır. Muhtemelen sayın Cumhurbaşkanı da, özellikle Batı dünyasında böyle bir tansiyon yükselmesini amaçlayarak böyle bir çıkışı yapmıştır. Acaba öyle mi?
- Yani sayın Cumhurbaşkanı, bu söylemi, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’yi köşeye sıkıştırmakta olan “Batı’yı hizaya getirmek” için mi kamuoyuna sunmuştur?
- Acaba Batı bunu “blöf” olarak algılayıp, “Ne yaparsanız yapın” restleşmesine girer mi?
- Ya da “Türkiye’yi anlamadık, terörle mücadelesini, 15 Temmuz’u doğru görmedik, Türkiye halkındaki AB alerjisini doğru okuyamadık, Tayyip Erdoğan’a yönelik olumsuz okumalarımız, Türkiye’ye yönelik dışlamaya dönüştü, Erdoğan gerçeğini anlamamız lazımdı” deyip, Türkiye’ye yönelik politikalarını revize eder mi?
- Yoksa böyle bir bütüncül revizyon, Avrupa’nın çok parçalı yapısı dikkate alındığında çok iyimser bir beklenti mi?
- Batı ile ilişkileri önemsiyorsak, onlara Türkiye’nin hayati rolünü anlatacak ŞİÖ’ye katılımdan başka bir enstrüman kalmadı mı?
- Bir de şu an küresel gelişmelerle de bağlantılı olan ekonomimizdeki sıkıntılar, AB ile ilişkilerdeki gerilim ve ŞİÖ’ye katılım söylemleri sürecinde nasıl etkileniyor, konusu var. İş çevrelerinin “belirsizlik” kanaatinin yatırımları engellediği, işsizliğin arttığı ve kur hareketliliğinin ekonominin tansiyonundaki yükselmenin belirtisi olduğu değerlendirmesi var. ŞİÖ ile ilgili söylemlerin ekonomiye artı-eksi katkısı ne olur?
- ŞİÖ atağı ve bunun Batı ile ilişkilere yansıması İslam dünyası ile ilişkileri hangi yönde etkileyecek?
- Ve nihayet, “Çok boyutlu dış politika” yönelişinde bir inkıta mı söz konusu? ŞİÖ’ye katılmak kesin mi? ŞİÖ’nün bir rezervi olabilir mi? ŞİÖ üyeleri içinde Türkiye’nin olumlu bulmayacağı bir politik tavır sergilenirse (mesela Ortadoğu’da Rusya ile İran’la ilişkiler bir dargın bir barışık modunda sürüyor) ne yapılacak?
İş henüz fikir jimnastiği noktasında ise ben de katkıda bulunayım istedim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025