Ahmet TAŞGETİREN
Yıl 1999... Sonbahar... Rusya’nın Çeçenistan’ın başşehri Grozni’yi bombaladığı günlerde ben Yeni Şafak’ta yazıyordum. Rus savaş uçakları günlerce süren bombardımanla şehri yerle bir etti. Ardından işgal geldi, işgal kadın çocuk demeden tam bir Rus vahşetine yol açtı. Yeni Şafak dahil Türkiye medyasında geniş yer buldu Grozni katliamı.
O günlerde Zaman gazatesine baktım, Grozni vahşetinden tek cümle yoktu. Gazete “Cemaat”in Rusya ve Rusya’nın etki alanında bulunan ülkelerdeki okulların zarar görmemesini dikkate almıştı. Gazetede olumsuz bir haber çıkarsa okullar tehlikeye girebilirdi.
Günlerdir dünya medyasına Doğu Türkistan’daki Çin zulmü ile ilgili haberler yansıyor.
Benzeri haberler, bizde de çıkıyor. Türkiye’de geniş bir Doğu Türkistanlı nüfus var ve bunların bu kadim yurt ile iletişimleri bir şekilde devam ediyor.
Çin yönetimi öteden beri nüfus yapısını değiştirip, Doğu Türkistan’ı asimile etmeye uğraşır. Türkiye’deki Doğu Türkistanlılar da Gökbayraklarıyla meydanlara çıkıp, Doğu Türkistan’da boğulmak istenen çığlıkları dünya kamuoyuna taşımaya çalışırlar. İsterler ki Türkiye seslerini duysun, medya bu sese sahip çıksın, Hükümet de “elinden geldiği ölçüde” Çin nezdinde girişimlerde bulunsun.
“Elinden geldiği ölçüde” ifadesinin altını çizdim, çünkü bu mesele bir yönüyle “Kardeş” bir toplumun acısına sahip çıkmak ise, diğer yanda da dev bir ekonomi ile ilişki anlamına geliyor. Çin ile iyi ilişkiler yürütmek lâzım, ama bu arada Doğu Türkistan’ı da gözden çıkarıyor olmamak lâzım.
O denge nasıl bulunacak, sorusu her daim gündemde olmuştur.
Benzeri bir durum son zamanlarda Rusya ile ilişkiler konusunda da yaşınıyor.
Diyelim Ukrayna konusu ve onunla bağlantılı Kırım...
Rusya Kırım’ı işgal etti, ilhak ettiğini açıkladı.
Bu, bu zamanda kuvvet zoruyla toprak gasbı anlamına geliyor.
Rusya Suriye’de de bunun başka bir versiyonunu, hani Doğu Avrupa’da Prag işgali ve Asya’da Afganistan işgalinde olduğu gibi “Davet ettiler geldik” modelini uyguluyor.
Kırım’ın işgali ve ilhakı ise çok açık bir “Yakındakini yutarım” uygulaması. Sovyet döneminin Putin Rusyasında devamı.
Normalde Türkiye her iki olgudan rahatsız olmalıdır.
***
Ancak Suriye’deki Rusya’yı bütün dünya gibi kucağımızda bulmuşluğu yaşıyoruz. Ukrayna-Kırım hadisesini ise ancak düşük profilli bir tepki ile karşılayabiliyoruz.
Neden?
Bölgede Amerika ile yaşadığımız gerilimi Rusya ile dengeleme ihtiyacı hissetmemizden, bir de tabii Rusya ile ekonomik ilişkilerin olumsuz seyir içine girme riskinden kaçınmaktan...
Denge hasassiyeti.
Tabii Türkiye, öteden beri bağımsız Müslüman Türk ülke olarak, mazlum yurtların beklentilerinin hedefi oldu. Gerektiğinde sığınak. Doğu Türkistan’dan kaçmak zorunda kalırsanız nereye gidersiniz? Öncelikle Türkiye’ye, belki Amerika’ya. Mısır Doğu Türkistanlı öğrencileri sınır dışı ederse bu gençler nereye sığınır, öncelikle Türkiye’ye.
Kırım’ın başına bir şey gelirse nereye bakarlar? Türkiye’ye... Mustafa Cemiloğlu’nun çığlığı öncelikle Türkiye’den duyulur.
Türkiye de bu bakışlara bigâne değildir. “Gönül coğrafyamız” dediğimiz bir dünya vardır.
2012 yılında Başbakan Erdoğan’ın Çin gezisinde bulundum. Gezi programı içine Doğu Türkistan özerk bölgesinin (Resmi adı Şincan özerk bölgesi) Urumçi de konmuştu. O görüntü hâlâ gözlerimin önünde. Caminin dış kapısından mihraba kadar aksakallılar dizilmiş, Erdoğan’la kucaklaşmak için sıra bekliyordu. Pazar yerindeki sevgi tezahürleri görülmeye değerdi.
Eminim ki gündemden düşmüyordur. “Doğu Türkistan’ın kültür varlığının korunması, değerlerine saygı duyulması...” gibi formülasyonlarla bu konudaki hassasiyet iletiliyordur. Türkiye’nin Doğu Türkistan hassasiyetini hiçbir şey konuşulmasa bile Çinlilerin bildiğini düşünmek de tabii. Aynı şekilde Rusya, Türkiye’nin Kırım konusundaki hassasiyetini bilir.
Ama...
Türkiye’nin sıcak hassasiyetini soğutacak birkaç söz ve uzun vadeli oyalamalarla geleceği kurmak... Yapılan bu.
Merhum İsa Alptekin’in Çinliler’in stratejik hesaplarına ilişkin bir tespiti vardı: “Uzaktakini oyala, yakındakini ez” der Çinliler” derdi.
Bir dil, bir yöntem bulunmalı. Zorunluluk psikolojisi bazı hayati gündemlerin örtülmesine yol açmamalı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025