Ahmet TAŞGETİREN
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün verdiğim Ayasofya ile ilgili sözleri içinde “İslam dünyasının şu anda yükünü çekiyoruz. Nerede ne oluyor, ne olabilir? Bunların hepsini düşünmek zorundayız. Onun için hassas olacağız, dikkatli olacağız, bu tezgaha gelmeyeceğiz” cümleleri üzerinde bugün yeniden durmak istiyorum.
“İslam dünyasının yükünü çekiyoruz.” ifadesi önemli.
Bu bir tür “sahibiyet”, bir tür “korumacılık” bir tür “temsiliyet” oluşturuyor.
Dünyanın her yerindeki Müslümanların, kendilerine sahip çıkan, koruyan ve temsil eden bir güç arayışı, beklentisi içinde oldukları doğrudur. Müslümanların bulunduğu nereye gitseniz, orada özellikle halklar zemininde Türkiye’nin-Erdoğan’ın isminin bu çerçevede geçtiğine tanık olursunuz.
İslam toplumlarının mazlumiyet yıllarının böyle bir arayışı özlem haline getirdiği de doğrudur.
İslam dünyasının mazlumiyetinde merkezi bir temsiliyetin bulunmamasının ana etken olduğu da doğrudur. Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki dünya kurgulamasının ana ekseninde İslam dünyasının paramparça hale getirilmesinin bulunduğu da bir gerçektir.
Bu, 1 milyar 700 milyon Müslümanın dünyadaki ağırlığının asgari düzeyde bulunmasının da sebebidir.
Erdoğan’ın dünya sistemine yönelik sorgulamasının özünde de bu çarpıklık vardır.
Soru, bu durumun nasıl değişeceği ile ilgilidir.
***
Türkiye, böyle bir misyonda öne çıkar gözüküyor. Benim de içinde yer aldığım “İslamcı düşünce” bir vadede bu dünya sisteminin değişmesini ve Müslümanların dünyada gerekli ağırlığı bulmalarını arzu eder. Ben şahsen bunun sadece politik-ekonomik-stratejik bir ağırlık olmasından öte, fikri manada değer oluşturmasını gerekli görürüm. “İnsanlığın İslam’a ihtiyacı var” temel değerlendirmesidir benim bu düşüncemin gerekçesi.
Temel soru o: Nasıl olacak bu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ayasofya’yı açarsak” gibi bir ihtimalden yola çıkarak diyor ki: “Bunun bir götürüsü var. Bizim için faturası çok daha ağırdır. Unutmayalım, şu anda dünyanın çok çeşitli ülkelerinde bizim binlerce camimiz var. Acaba bunu söyleyenler, o camilerin başına ne gelir diye düşünüyor mu?Bunları düşünmeden, hesabını yapmadan söylüyorlar. Kusura bakmasınlar, bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Onun için ben bir siyasi lider olarak, bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.”
Özet: “Ayasofya’yı açarsak, dünyanın her yerindeki camiler tehlikeye girer.”
Aslında bu cümleden yola çıkarak dünyanın her yerindeki Müslümanların varlığını da dikkate almak gerekiyor. Amerika’da, Avrupa’nın her yerinde, Rusya’da, Çin’de, Avustralya’da, Yeni Zelanda’da… Müslümanlar var. Azınlık durumundalar. Ve dünyada İslam’la ilgili her türlü gelişmeden etkileniyorlar. Başarılarımızdan, başarısızlıklarımızdan, mazlumiyetimizden veya bizim adımıza zulme bulaşmışlıklardan…
***
Şöyle bir soru sorsak:
Ayasofya’yı açtığımızda dünyadaki camilerimiz tehlikeye girerse, biz ne yaparsak dünyadaki Müslümanların varlığı tehlikeye girer?
Şuna inanırım: İslam dünyasını arkamızda hissetmenin, daha ötede o dünyanın arkamızda durmasının bize katacağı bir güç var. Bu bir birlikteliğin ifadesi ise onun İslam dünyasının tamamına katacağı bir katma değer var.
Şu anda ne İslam dünyasının birlikteliği söz konusu ne de ondan doğacak güç.
Şu anda Türkiye bile gele gele bir “Beka mücadelesi” noktasına geldi.
Karşıda ise teyakkuzda, olan biteni izleyen ve zaman zaman hamle yapan bir cephe var. Tek cephe değil belki, ama farklı farklı hesaplarla oluşan cepheler var.
Ama ne bileyim, bir de mesela Yeni Zelanda Başbakanı gibi bir siyasetçi ve orada namaz kılanlara kalkan olan ama Müslüman olmayan halk var. Dünyanın her yerinde böyle halkların olduğu göz ardı edilemez.
İslam dünyası adına nasıl bir dil-strateji geliştirmeliyiz ki, İslam dünyası gibi potansiyeli ete kemiğe büründürelim, mazlumiyeti aşalım, İslam’ın insanlığa teklif ettiği evrensel barışı gerçekleştirmeye aday olalım.
Ak Parti en başta bunun çalışmasını yapmıştı. Tabii ki köprülerin altından çok sular aktı. Ama bence yola çıkış dönemindeki “Dünya okuması”na yeniden bakmakta fayda var. Temsiliyet büyük sorumluluk. Türkiye’nin korunması da en öncelikli sorumluluk. Bu en hayati mesele. Düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025