Ahmet TAŞGETİREN
Bir meselenin toplumsal bedelini dile getirmek kimsenin umrunda değil, bunu görüyorum, o zaman şu sıralarda en geçer akçe olandan yola çıkalım, siyasi bedelden…
Ak Parti İstanbul’da sıkışıklık yaşıyor, 31 Mart’ta tehlikeyi gördü, yaşadı, kaybeder gibi oldu, YSK’nın verdiği tartışmalı kararla şimdi yeniden İstanbul’u almayı hesaplıyor.
Bunun için ne yapıyor?
Hani şu “metal yorgunluğu” işi var ya, o aslında “Bizde yanlış giden bir şeyler var” demenin örtülü ve kimi belediye başkanlarına bedel ödeterek başlayan özeleştiri sürecinin ifadesiydi.
Seçime girerken Erdoğan dahil herkes kaygılıydı. “Ders verileceği” kaygısı meydanlara taşındı, “Yapmayın, bu sefer yapmayın” dendi.
***
Ak Parti her ne kadar “Çalındı” teması işliyorsa da seçim sonuçlarından bir “Ders”in çıkacağını herkes bekliyordu.
- Kürtler sıkıntılı alandı.
- Muhafazakâr tabanda sorgulamalar vardı. Bu, Ak Parti medyası denilen zeminde bile açık biçimde gündeme geliyordu. (Eleştirenler tasfiye edilse bile…)
- Saadet, Süleyman Efendi camiası açıktan muhalifti.
- “FETÖ” davaları, KHK uygulamaları, tepkisel bir toplumsal alan oluşturmuştu. Bu toplum tabanı da, diyelim 2010 referandumunda “ölüleri bile oy vermeye çağırarak”, Ak Parti için çalışmıştı. Yargı alanının genel manzarası ise zaten problemliydi.
- Muhafazakâr tabanın ana motivasyonu bile “İktidardan düşersek, ya da CHP kazanırsa bütün kazanımlar elden gider” yaklaşımı içindeydi. Bu bile “kaybetme” psikolojisinin yaygınlığını gösteriyordu.
Tabii ki işin, bir çıtanın yüzde 50 artı 1’e yükselmesi boyutu vardı, ama Ak Parti’nin savunma psikolojisi içine girdiği gerçekliği de vardı. Ak Parti’nin Erdoğan tarafından ilan edilen manifestosu, tevazu, samimiyet, hizmet diyerek aslında, “Problemin farkındayız, işte yeniden kendimize geliyoruz” ilanıydı.
Bu durumda ne yapacaksınız?
Problemi dile getirdiğimizde, birileri çığlığı basıyor. “Muhalif dil” oluyoruz. Kendi kendinizi sorgulamadan nasıl çıkacaksınız bu sıkıntılı durumdan?
Şimdi bakın, 19 Mayıs için Samsun’da yapılan programa, herkesi çağırıp, HDP’yi çağırmıyorsunuz. Bu, diyelim İstanbul’daki Kürt oyları çok olumlu mu etkileyecek? DSP’yi çağırmışsınız, 4-6 milyon oy alan bir Partiyi çağırmamışsınız. Bekliyorsunuz ki bundan sadece HDP yöneticileri etkilensin, ona oy verenler gelsin yine Ak Parti’ye oy versin… Nasıl olacak o? Ak Parti Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Esenyurt Belediye Başkan adayı Azmi Ekinci “Beka söylemi bu kadar keskin olmasaydı, Kürdistan’a gidin sözü olmasaydı Kürtler Binali Bey’e oy vereceklerdi” demiş. (Star, Fadime Özkan röportajı, 20 Mayıs 2019) İşte bu. Bunu biz seçimden önce, o ifadeler kullanıldığında yazdık. Ama dinleyen olmadı. Ekinci’nin konuşmasında çok daha çarpıcı ifadeler var, başını belaya sokmamak için ben burada almıyorum.
***
FETÖ konusu bir başka sıkıntılı alan. Orada bir, açık suçlar var. Darbeye teşebbüs cinayeti, soru çalma, Emniyet-Yargı kumpasları, hedefe gitmek için her şeyi meşru görme vs… Bunları defalarca yazdım. (Görmek istemeyenler içindeki fitne fücuru sorgulasın) Ama, diyorum ki, bu alan muhafazakâr taban alanı ve orada yanlış yapılırsa, bu, sizin kendi alanınızda çatlamalara yol açar. Eşini içeri alırsanız, dışarda kalan eşi, çocukları sizin yanınızda olmaz. Babası, anası, kardeşi, teyzesi vs… Gönül huzuru ile sizi desteklemez. Hele içeri aldığınız ya da KHK ile ihraç ettiğiniz kişilerin yukarda bir kısmını saydığım suçlardan herhangi birini işlediğine inanılmıyorsa…
Yok mu böyle bir toplumsal alan? Olağanüstü Hal Komisyonu bunun için kurulmadı mı? Ve Olağanüstü Hal Komisyonu bu konuda yeterli mi?
Şunu biliyorum: Benim bir ara milli meselelerde yaptığım eleştirilere ilgi gösteren, beni kendi ekranlarına davet eden ve benim “İslamsız ulusalcılıkla yan yana görünmem” dediğim “Ulusalcı kesim” büyük bir heyecanla yargıdaki çarpıklıkları destekliyor. Niye? Çünkü hem Ak Parti’nin tabanı çatlıyor hem de “FETÖ” kapsamı içinde değdi-değmedi yöntemiyle tüm muhafazakâr isimler tasfiyeye uğruyor. Ondan sonra kendini aklamak için çırpın dur. “FETÖ’cü” diye tasfiye edilen muhafazakâr isimlerin yerine de, tıpkı FETÖ’nün yaptığı gibi kendi adamları yerleşiyor. Ak Parti “Pardon” dediğinde de pek çok can yanmış oluyor ve bedel sandığa yansıyor.
Son bir şey: Eleştirel dil kullanan muhafazakâr isimlere karşı tavır. Onları trol zihniyetinin hedefine koymak…
Ben bunlar Ak Parti’ye kazandırmaz diyorum, kazandırır diyenler yola devam etsinler, neticeyi hep birlikte görürüz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025