Ahmet TAŞGETİREN
Osman Kavala davası AİHM’den döndü. Bekleniyor muydu, evet bekleniyordu. 771 gün olmuş tutukluluğu. Anayasa Mahkemesi vs. kademeleri geçildi, muhalefet şerhleri dikkate alınmadı, hukuksuzluk görülmedi, nihayet AİHM’in önüne geldi. ‘Tutukluluğa itiraz’ ve Türkiye’yi temsil eden yargıç (iki maddedeki muhalefet dışında) dahil oy birliği ile Osman Kavala’nın uzun tutukluluğu haksız bulundu. Karar hangi safhalardan geçmiş olursa olsun nihayetinde “Türkiye haksız bulundu.”
AİHM kararı özetle diyor ki:
- Osman Kavala’nın özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal edildi.
- Tutukluluk süresi haksız biçimde uzatıldı. İddianame geç açıklandı (Tutuklamadan 16 ay sonra), yargılama tutuklamadan 1 yıl 7 ay sonra başlayabildi.
- Hak ve özgürlükler ölçüsüz biçimde kısıtlandı.
- 637 sayfalık iddianamede Kavala’nın gezi olaylarında şiddete başvurduğu, 15 Temmuz’la alakalı olduğu hakkında somut olgular gösterilmedi.
- Kararda siyasi iradenin etkisi oldu. Mahkeme bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması ile iddianamedeki ifadeler arasındaki paralelliğe işaret ediyor. Şöyle ki:
“Başvurucu hakkındaki hukuki suçlamaların, Cumhurbaşkanı’nın Kasım ve Aralık 2018 tarihlerinde başvurucunun adını vererek yaptığı iki konuşmadan sonra yapıldığını da önemle not etmek gerekir. Mahkeme’nin görüşüne göre, kamuya açık bu iki konuşmada başvurucu aleyhine yapılan açık suçlamalarla, konuşmalardan üç ay sonra iddianamedeki suçlamaların ifade ediliş şekli arasındaki benzerlik not edilmelidir.”
***
AİHM Kararı ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin, tüm bu süreçte gerekli müdahaleyi yapamamış olmasını da not ediyor.
Osman Kavala davası tipik bir dava. AİHM’in kararı sadece “uzun tutukluluk” sorununu gündeme getirmiyor, doğrudan davanın özüne ilişkin boşaltmalarda bulunuyor.
Şimdi ne olacak?
AİHM’in kararı bağlayıcı. Anayasa açısından da üst hukuk normu olarak görülüyor. Aslında Türkiye’de hukuk problemi meydana geldiğinde insanlar, bu sorunun nihai planda AİHM’de çözüleceği gibi bir beklenti içine giriyorlar.
Geçmişte muhafazakâr camia olarak bizler de başörtüsü ve parti kapatma davalarında AİHM’in kapısını çaldık. “Yerli ve milli yargı” deyip, iç hukuk süreci ile yetinmedik. Çünkü yıllar içindeki tecrübelerimizle yerli ve milli klişesi vurularak haksızlık yapılabildiği gibi bir kanaatimiz oluşmuştu. Sonra Ak Parti döneminin problemli yargı süreçleri devreye girdi. Yargı başka dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de siyasi iklimden etkilenmekteydi. Mağdurlar oluşmaktaydı. Ergenekon davaları ile ilgili sorunlar, sonra FETÖ yargısının bizzat iktidarı vurmaya başlaması, bu arada Kürt siyasetine yönelik uygulamalar ve nihayet FETÖ davalarının 15 Temmuz ikliminde kitlesel yaptırımlara dönüşmesi…
Siyasetçilerimiz yargılıyor. Medyamız yargılıyor. Sokak yargılıyor. Yargıya güven yüzde 30’larda. Bu durumda herkes kendisini yargı yerine koyup, idamdan ağırlaştırılmış müebbete kadar cezalar kesebiliyor. TV programları kendini savunma imkânı olmayan insanların ipe çekildiği halk mahkemelerine dönüşüyor. Buna da Mao’nun sahte propaganda repliklerinden yola çıkarak “Yargının altın yılı” tanımlaması yapılabiliyor. Adalet Bakanı çırpınıyor işleri düzeltmek için, ama yargısız infaz timleri ekranlarda giyotin işletmekten usanmıyor.
Şimdi ne olacak?
İşte geldik sürecin sonuna. Osman Kavala’yı ne yapacağız? AYM’nin “tutukluluk haksız değil” diyen üyeleri ne yapacak? Bunca zamandır onu içerde tutan yargıçlar ne yapacak?
Ve tabii, başka Osman Kavala’lar için nasıl bir süreç işleyecek?
Bu işlerin sonunda ülkeye yönelik tazminat cezalarına dönüşmesi kaçınılmaz. Bu tazminatları da savcılar, yargıçlar ve onları etkileyen siyasiler ödemiyor, yargının günahının bedelini vatandaşlar olarak biz ödüyoruz.
KHK’lılar vardı hani, bir. “Facia”yı tartışmıştık. O facia orada duruyor henüz. Şunu düşünüyorum: Bence AİHM’in kapısına gitmesi gereken binlerce dava var. Bu davalar da önce muhtemelen AYM’ye gidecek. Osman Kavala davasında hukuku ıskalayan irade, diğer davalarda ne yapacak?
Bir de AİHM, huzuruna gelen davalarda Osman Kavala konusunda olduğu gibi gerekli duyarlılığı gösterebilecek mi?
Şunu da not etmeliyim: AİHM’de Türkiye’yi temsil eden yargıç Saadet Yüksel, hatırlanırsa, uzun arayışlardan sonra oraya gelebildi. AİHM ondan önce birkaç adayı veto etti. Orada hukuk söz konusu olduğunda ülkenizin siyasetinden farklı tavır alabilmeniz gerekiyor. Aslında ülke içinde de yargıçların, siyasi iklimden bağımsız karar alabilmesi öngörülür. Ama ülke içinde biz, siyaset-hukuk harmanlanması konusunu neredeyse içselleştirmiş bulunuyoruz. AİHM’de Saadet Yüksel, birçok maddede oy birliğine katkı sundu. Bakalım onun içerdeki yansıması ne olacak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025