Ahmet TAŞGETİREN
Birisi ilk dokunuşta feryad eder. Birisi bıçak derinlere iner farkında olmaz, birisi de bıçak kemiğe dayanınca uyanır.”
Hoca sosyal sorunlar karşısındaki duyarlılık farkını anlatmıştı. Müslümanların duyarlılık farkını.
Mehmet Akif Safahat’ta Müslümanlardaki bu duyarlılık zaafını “Köylünün başına tokmakla vurursun, komşu köyde düğün var, davul çalınıyor zanneder” diye anlatmıştı.
Kurt ile eşeğin hikayesinde ise çok daha sert bir tokat vurmuştu yüzlere…
“Kurt uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi. Saldırırmış ansızın, yaydan boşanmış ok gibi.
Lakin aşk olsun ki, aldırmaz otlarmış eşek, Sanki tavşanmış gelen yahut kılıksız köstebek!
Kâr sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı. Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı!
Bir hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin üsluba sok: Hâlimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok.
Burnumuzdan tuttu düşman, bir boğaz kaydındayız! Bir bakın: Hâlâ mı hâlâ ihtiras ardındayız!
Saygısızlık elverir… Bir parça olsun arlanın: Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın.”
Bıçağı fark etmek, onun bize yöneldiğini fark etmek, etimize değdiğini, saplanmaya başladığını fark etmek…. Ya da kemiğe dayanıncaya, yani iş işten geçinceye kadar farkına varmamak…
Virüsle imtihanımız böyle bir insanlık halimizi gözler önüne seriyor ve bedel ödüyoruz. Hem bütün insanlık camiası olarak bedel ödüyoruz.
Gözle görülmez bir minicik canlı, insan bünyesine giriyor ve can alıyor. Biz işin ciddiyetini anlayıncaya kadar bir de bakmışız yüzlerce insan kurban haline gelivermiş.
Şu anda bütün dünya “Aman dikkat!” uyarıları ile çınlıyor. Virüsün tahrip ediciliğinde azıcık idrak farkı gösterenler, “Taşıyıcılık” karşısında alarm veriyor. Taşıyıcı haline gelirseniz annenizi, babanızı, dedenizi, çocuğunuzu virüs kurbanı haline getirebilirsiniz. Aman dikkat!
Cumhurbaşkanından Sağlık Bakanına, bilim -din adamlarına kadar yüzlerce insan “Aman taşıyıcı haline gelmeyin” diye sesleniyor.
İşin ciddiyetini, virüs bize, bir yakınımıza musallat olduğunda ve o çok çok sıkıntılı anlar başladığında ancak fark ediyoruz. Bir yakınımız yoğun bakıma düştüğünde, onunla irtibatımız kesildiğinde, kimi zaman son anlarında dahi yakın olamadığımızda, elini tutamadığımızda, bir teselli veremediğimizde…
Burada bir yoğun bakım hemşiresinin telefonlara düşen çığlığını paylaşmak istiyorum sizlerle. Bir sağlık çalışanının yaşadığı güçlüğü, onların tanık oldukları hasta hallerini, ve uyarılarını. Her şeyi o kadar açık anlatıyor ki:
“Korkuyorum! Yoğun bakım hemşireliğinde 6. Yılım. Dün tuttuğum 24 saatlik nöbetim kadar kötü bir çalışma hayatım olmadı.
Korkuyorum, bana bulaşmasından değil, taşıyıcı olmaktan korkuyorum. Annemin babamın babaannemin dedemin benim baktığım hastalar gibi olmasından korkuyorum. Sevdiklerime zarar gelmesinden korkuyorum. Birilerinin hayatlarına dokunuyorum ama o dokunduklarımın benim hayatıma dokunmasından korkuyorum.
Buralarda herkes her şeyi dalgaya alıp paylaşımlarda bulunuyor. Ne kadar ciddi bir durum içindeyiz. Ben dün geceki 24 saatimde çok net anladım; Hastalar var ölmemek için direnen. Solunum cihazına bağlı ya da oksijen açlığı çekiyor, ama yine de yakınlarına haber vermeye çalışan hastalar var. Sonra bir de onların bir kaç eşyası var ama kimseleri yok. Çok acı bu. Hastalık sizi yapayalnız bırakıyor, çok acı!
Ben kendimde yapayalnızım, evimin içinde, hastanede kendimi nasıl izole edebilirim diye düşünüp kenara çekilmekten kafayı yiyebilirim, korkuyorum. Artık lütfen bir kenara bırakın tbt’yi, meydan okumayı, dalga geçmeyi, ciddi bakın bu işe. Benim korkumu paylaşın. Bu hastalığa yakalandığında sağlık ekibinin, bizim elimizden gelen yapabildiği şeyler çok sınırlı çok kısıtlı. Lütfen korkun ve artık bir şeylerin farkına varın!
Önlüklerle maskelerle baretle çalışmak insan vücuduna zarar veren en kötü şey. Ne kadar terlettiğini, vücudunuza nasıl izler bıraktığını bilemezsiniz. Ve unutmayın size bakan da bir can. Lütfen kendinize dikkat edin!”
“Lütfen korkun, diyor, korkumu paylaşın!” Korku sizi koruyacak çünkü, çocuklarınızı, büyüklerinizi, insanlığı koruyacak… Ümit korkuda saklı bugün.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025