Ahmet TAŞGETİREN
Tayyip Erdoğan “Metal yorgunluğu” koymuştu Ak Parti’deki sıkıntının adını. Onu aşmak için ilk elde İstanbul, Ankara gibi büyük şehirler dahil birçok ilin belediye başkanını değiştirmişti.
Metal yorgunluğu teşhisi doğru muydu, onun açık semptomu söz konusu belediye başkanlarının işleri miydi, onlar alınınca yorgunluk gider miydi, bunlar meselenin bir yanı.
İşe belediye başkanlarından başlandığına göre demek sorun öncelikle Ak Parti adına yapılan icraattaydı.
İcraat ise sadece belediyelerde değildi. Ak Parti iktidardaydı. Üstelik Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile, icraat tek elde toplanmıştı. Hani nerede ise yargı ve yasama bile “icra”nın kontrolüne girmişti.
“Metal yorgunluğu” tespitinin yapılmasından ve belediyelerde tasfiyenin gerçekleşmesinden sonra girilen seçimlerde “belediye operasyonu”nun ters teptiği algısı çıkacak bir sonuç geldi. İstanbul, Ankara, Antalya, Adana gibi büyük – sembol şehirler dahil Ak Parti’den koptu muhalefetin eline geçti.
Demek belediyeler operasyonunun halktaki karşılığı çok müspet olmamıştı.
Tayyip Erdoğan, halen Genel başkan sıfatıyla partiye canlılık kazandırmaya çalışıyor. “Ömerler lâzım” sözü, o arayışın ifadesi.
Belli ki “Sorun”un farkında. Ortaya “İcra”nın hem merkezi planda hem yerel yönetimlerde halkla ilişkilerde nasıl bir “Sorun” olduğuna dair bir rapor çıkarıldı mı, bilinmiyor. “Ömerler lâzım” sözü nasıl bir beklentiye tekabül ediyor, net değil. Muhalefetten gelen eleştiriler de “Sorun yumağı”nın bir yerlerine yerleştiriliyor mu, yoksa “kategorik red” giyotinine mi gönderiliyor, bilmiyoruz.
Hem geçmiş siyasi birikimi hem Ak Parti’deki emekleri, hem de siyasi tarih okumaları ile artık herkesin “Duayen - Bilge” vs gibi sıfatlarla andığı Cemil Çiçek’in, Osmanlı’dan bu yana çözülüş sürecindeki sorunlarla ilgili tespitleri vardı. Belki de onu bir kere daha dinlemek gerekiyor.
Hoş, sorunları bilmek, ki Koçi Bey diye bilinen Göriceli Mustafa’dan itibaren devletin önüne bu sorunlar yumağı âkil insanlarca defalarca konmuş, ama oradaki diyelim “metal yorgunluğu” telafi edilememişti.
Acaba kader miydi?
Acaba İbn Haldun’un devletlerin – medeniyetlerin yükseliş – çözülüş dinamiği mi işlemişti?
Osmanlı’nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu da, yeni bir “Asabiyet” hamlesi mi idi?
Asabiyet. Kavmi veya başka bir dirilik unsuruyla bağlantılı tırmanış heyecanı. İbn Haldun, medeniyetlerin yükseliş çarpanının “Asabiyet” olduğunu söylüyor. Eh, biz de, büyük bir devleti kaybetmenin sarsıcı atmosferi içinden bir anlamda “can havli” ile, hani deyim yerinde ise “varımızı yoğumuzu ortaya koyarak” milli mücadele vermişiz ve yeni devleti kurmuşuz. Bu başlangıç hamlesi kimi stratejik hatalarla yaralanmasa idi, devlet – toplum ilişkisi daha sıhhatli çerçeveye oturtulabilseydi, Cumhuriyet hamlesi ülkeyi bugün çok daha büyük bir iddianın sahibi haline getirebilirdi. Orası konuşulmalı, muhasebesi yapılmalı, çünkü benzeri sorunlar devam ediyor. Ak Parti iktidarı ile sorunların çözülme ümidi oluşmuşken yeniden “Sisifos’un kayası” dibe yuvarlandı.
***
Başlığa “Asabiyet”i sırf Ak Parti analizi ya da Cumhuriyet’le bağlantısı sebebiyle koymadım.
Ak Parti içinden çıkan iki grup “Ak Parti’deki hastalık daha derinlerde, o dert öyle sathi hamlelerle çözülmez” deyip, başka yapılar kurmaya yönelmiş durumda. Her iki grupta bir “Asabiyet” potansiyeli görüldüğünü ifade etmek isterim.
Ak Parti içindelerdi. İcraatın en üst noktalarına kadar ulaşmışlardı. Ak Parti’yi biliyorlar. İcraatı biliyorlar. Dünya ile ilişkileri biliyorlar. Ak Parti’nin dayandığı toplumsal zemini biliyorlar. Türkiye’nin sorunlu alanlarını biliyorlar. Oralardaki çözüm arayışlarının nerelerde tıkandığını biliyorlar. Bizatihi Ak Parti yönetiminden kaynaklandığını, dolayısıyla çözümünün kolay konuşulamayacağına inandıkları konuların farkındalar. Ve dışardan bakıyorlar.
Öncü kadrolar olarak kendilerini yenileme imkânları var. Ak Parti zemininde “Biz bu değildik” düşüncesinde olanlarla dışarda “Türkiye bundan daha iyisine lâyık” diye düşünenler arasında bir bileşim kurma arayışındalar.
Benim gördüğüm, her iki hareket – parti ülke üzerinde çalışıyorlar. Dosyalar hazırlıyorlar. Kamuoyu ile paylaşıyorlar. Bir yandan kendi çalışmalarını bir gelecek tasarımı halinde sunarken diğer yandan da, belki muhalefetteki tüm diğer partilerden farklı olarak “içeriyi biliyor olma”nın avantajı ile “şaşırtıcı iktidar analizleri” sunuyorlar.
Siyasete bir canlılık getirdikleri muhakkak. Medya ambargosuna rağmen, youtube ya da sosyal medya kanallarındaki çıkışlarıyla konuşulur hale geldikleri açık.
Ak Parti’nin türevi olma algısını aştıkları söylenebilir. Bilinen kimliklerinin bile yeni yapı içinde yeniden tanımlanır hale geldiği söylenebilir.
Tabii hepsi bir sınav. Yürünecek epeyce bir yol var. Ak Parti metal yorgunluğu yanında bu iki partinin meydan okuması ile karşı karşıya, bu iki parti de önlerindeki tırmanma şeridinin meydan okuması ile… Herkes Türkiye’ye emek verme çabasında ise bize ne demek düşer. Yolları açık olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025