Ahmet TAŞGETİREN
Tayyip Erdoğan’ın arzusuna kalsa Ayasofya’yı 18 yıl önce açardı. Şimdi de açar bir karar ile. Danıştay’ı falan beklemez. Danıştay’ın işi değil bu çünkü. Danıştay’a havale, biraz şu anda “komisyona havale” gibi gözüküyor.
29 Mayıs’ta Fetih Suresini okutarak “Ayasofya gündemi oluşturmak” iki şekilde yorumlanabilir: Bir, hüsnü zanla bakıldığında, Hünkâr Mahfilinin oralarda bir yerde namaz kılınması gibi, Ayasofya’nın hüznünü gıdım gıdım dağıtmak, iki, “siyasi hesap” tarafıyla bakıldığında o yöndeki umudu kendi ekseninde tutmak.
“Dünyada çok güçlüyüz, her türlü kararı veririz, Ayasofya da kendi hükümranlık alanımızdadır, orası için vereceğimiz karara kimse karışamaz” tarzı bir yorumdan yola çıkıldığı takdirde, Danıştay kararı filan beklenmez. Danıştay kararı Mustafa Kemal’in imzasını mı düzeltecek?
Bir de bu işi Mustafa Kemal’siz görme eğilimi var. “O yapmadı da, imza onun değil de vs…” Niye öyle yapıyoruz, çünkü o yapmışsa dokunulmaz olur, diye. Halbuki evet o yaptı, Batı dünyasına şirinlik olsun diye yaptı, İstanbul’un fethinin Batı dünyasının yüreğindeki kadim sancıyı hafifletir, bize düşmanlığı azaltır, diye yaptı, en azından ben böyle okuyorum, bana göre yanlış yaptı, savaşta komutanlık ayrı, ülkeyi yönetirken içine girilen “Denge arayışı” ayrı, Mustafa Kemal bu işi yaptıktan sonra Ayasofya’yı yeniden asli hüviyetine çevirmek, hem Mustafa Kemal’in iradesinde değişiklik yapmanın güçlüğü, hem de tabii uluslararası tepkilerden çekinilmesi sebebiyle, “Fetih kadar zor iş” haline geldiği için sonra gelenler içlerinde ne yaşarlarsa yaşasınlar dokunmaktan kaçınmışlar.
Tayyip Erdoğan her dindar – muhafazakâr – İslâmcı ne denirse densin genç gibi 29 Mayıslar’da Ayasofya mitingine katılmış, “Ayasofya açılsın” diye avazı çıktığı kadar bağırmıştır. Bütün iktidarların önüne Ayasofya gündemi konmuştur. O dönemlerde dindarlardan oy alan siyasi partiler “samimiyet testi”ne sokulup, sıkıştırılmıştır da. Onlar da ya duymazlıkdan gelmiş, ya ık – mık etmiş, ya hiçbir şey yapmıyor gözükmemek için küçük jestler yapmayı tercih etmişlerdir.
Dindar – muhafazakâr kadroların böylesi bir iktidar dönemi hiç olmamıştır. 18 yıl dile kolay. Son dönem örtülü ortaklık hariç ezici çoğunlukla iktidar gücü. Kaldı ki örtülü ortak konumundaki MHP de, özellikle Ayasofya söz konusu olduğunda çok daha heyecanlı bir destek sunuyor. İster muhafazakâr ister milliyetçi dil olsun, bağımsız politika, milli hükümranlık konularında çok hassastır. Medya – siyaset “Bize kim karışabilir ki…” cümlesi çok kolay kurulan cümledir.
“Hadi açalım öyleyse…” Bunu da muhalefet söyledi. Sanıldı ki CHP Mustafa Kemal imzalı bir kararın arkasında durur. Ne de olsa Ayasofya duyarlılığı sınırlıdır vs. “Ayasofya’ya dokunulmasın, müze olarak kalsın” türü sözler söylenmedi değil ama CHP, o çevreden kendini ayrıştırdı ve “Hadi açın öyleyse” gibi bir tavır sergiledi.
İslâmî muhitler, Ayasofya’nın açılması söz konusu olduğunda her zaman heyecan duydular, duyarlar. Ayasofya semboldür. Oraya baktığımda bir yandan “iktidarı zorlamaktan kaçınma”, bir yandan “Biz yerimizi belli edelim, iktidar ne yaparsa ona da saygılı olalım” gibi bir tavrın içinde görünüyorlar. Bu arada Cumhurbaşkanı’nın “bilmediğiniz şeyler var, provokasyon vs.” sözlerinin getirdiği bir kaygı atmosferi de gözleniyor.
Peki ama “Ayasofya’yı açmanın uluslararası sıkıntıları” dikkate alınıyorsa, peş peşe gelen tv programları vs. ile iktidar merkezli bu heyecan yükselmesinin sebebi nedir? Acaba “zaten her yer düşman, yalnız kaldık, buna bir de Ayasofya eklense ne olur ha bir fazla ha bir eksik?” gibi bir psikoloji içine mi girdik?
Sanmıyorum. Daha birkaç gün önce Volkan Bozkır’ın BM Genel Kurul Başkanlığına çok yüksek bir oyla (178 oy) seçilmesini kutlamadık mı? Demek dünyanın sempatisini önemsiyoruz. Almanya’dan (tabii Rusya’dan) turist gelip gelmemesini de önemsiyoruz. Bu işler böyle.
Mustafa Kemal Ayasofya’yı müze yapma-malıydı. Bir mabedi seküler niteliğe büründürmek hata idi. Hristiyan dünyaya umut verdi bu karar. “Cami olmaktan çıktı, şimdi sıra ….” gibi bir umut. O karar verilirken uluslararası ilişkiler sürecinde neler oldu, o da belki araştırılması gereken bir konudur.
Ondan sonra her şey uluslararası ilişkilerin seyrine bağlı hale geldi. Bütün iktidarlar Ayasofya ile ilgili her şeyi uluslararası ilişkiler çerçevesinde değerlendirme zorunluluğu hissetti.
Tayyip Erdoğan, içinde ne yaşıyor olursa olsun 18 yıldan beri 29 Mayıslarda bunun muhasebesini yaparak gelmiştir.
Güç, güç, güç…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025