Ahmet TAŞGETİREN
Cumhur İttifakı”nın oy oranlarının düştüğüne dair kamuoyu araştırmaları var.
En son Avrasya Araştırma Merkezi yüzde 43 olarak tespit edildiğini açıkladı. Güvenilir mi, daha düşük mü daha yüksek mi tabii ki tartışılır.
Bunca uzun süre, bunca sorun, düşmesi normal, ama iktidara mesafe konunca oylar nereye gidecek, bir çekim alanı var mı sorusu her zaman sorulur. Bu da muhalefetin bir çekim merkezi olabilmesi ile ilgili.
Sistem bir tür başkanlık sistemi ve siyasetin odak noktası başkan adayları ile ilgili. Cumhur İttifakı Tayyip Erdoğan’ın şahsında bir oy merkezileşmesini temsil ediyor. Devlet Bahçeli veya diğer paydaşların bir başkan sorunu yok.
Muhalefet ise çok ciddi bir ortak aday sorunu yaşıyor. Oradaki sancı muhalefette olma noktasında ortaklık, ama siyasi yelpazede farklılıktan kaynaklanıyor. Aslında Ak Parti ile MHP çizgisi de önemli farklılıklar içeriyordu, ama Erdoğan ve Bahçeli’nin başat kişilikleri bu iki partinin farklılıklarını geri plana itti ve iktidar zemininde renklerin karıştığı bir siyasi bileşke ortaya çıktı.
Muhalefette CHP, İyi Parti farklılıklar içeriyor. HDP, zaman zaman yanında durulamayacak kadar farklı pozisyona yerleştiriliyor. Saadet epeyce farklı. Yeni kurulan iki parti Gelecek ve DEVA, en azından yeni kurulmuş olmanın ve Ak Parti’den kopmanın hedef kitle kendine özgü hassasiyetleriyle hareket etmek noktasındalar.
Bütün bu farklılıklar her partide “Ortak aday”ı kendi tabanlarına kabul ettirme sorununu gündeme getiriyor.
Bir kere her parti kendi içlerinden çıkacak bir adayın Tayyip Erdoğan’ı dengeleyemeyeceğini çok iyi biliyor. Hatta Tayyip Erdoğan’ı dengelemekten öte, partinin aldığı oy belli olduğuna göre, birinci tur değil, ikinci turda bile yeterli oy alamayacağını biliyor. Bu durumda her partinin kendi adayı ile çıkması formülü bir çıkmazı işaret ediyor. Daha önceki seçimde Gül’ün ortak adaylığını boşa düşüren İyi Parti Lideri Meral Akşener’in “Cumhurbaşkanı olacağım diye Türkiye’nin geleceği ile oynamayacağım” şeklindeki son sözleri, en azından bir formülün çıkmazını yaşayarak göstermesi açısından anlamlı.
Ama bu da sorunun çözüldüğü anlamına gelmiyor. İktidar cenahının üzerinde çalıştığı “yumuşak karın” niteliğindeki “HDP ile ilişkiler” konusu “birlikte hareket etmekten başka çare yok” yaklaşımıyla bir şekilde halledilse bile “Ortak aday” problemindeki çözüm zorluğu devam ediyor.
Diyelim şu ana kadar üzerinde konuşulan en tanınmış isim, Abdullah Gül.
Bir kere netleşilemiyor, açıklanamıyor, parti tabanlarından veya bağlantılı medya çevrelerinden tepkiler oluyor, iktidar cenahı yıpratma kampanyası yürütüyor ve sayın Gül siyaset meydanında değil. Zaman zaman çok çarpık ithamlar karşısında ofisinden yapılan sınırlı açıklamalarla yetiniliyor.
Bir kere muhalefetin ortak başkan adayının mevcut sistem içinde veya dışında nasıl bir pozisyon içinde yer alacağı netleşmiş değil. Diyelim Tayyip Erdoğan bir siyasi proje yürütüyor, icraatı var, iddiası var, ete kemiğe bürünmüş bir kişilik.
Muhalefetin ortak adayı başkan gibi mı olsun, sınırlı sorumlu Cumhurbaşkanı gibi mi? Çıkıp konuşsun mu konuşmasın mı, Türkiye’nin sorunlarına ilişkin görüşleri olsun mu olmasın mı, bu görüşler diyelim Millet İttifakı paydaşlarının görüşleriyle uyuşsun mu uyuşmasın mı?
Çıkıp konuşmadığında nerede durduğu belli olmayan, boş bir profil çıkıyor ortaya, çıkıp konuştuğunda da köşeler devreye giriyor ve bir yere yakın öteki yere uzak kalınabiliyor.
Erdoğan ile Bahçeli bu işi bir elmanın iki yarısı gibi olmasa da epeyce hallettiler. Ama aynı durum millet ittifakı paydaşlarında bu durumda değil. Herkes beraberliği ifade ederken bile rezervlerini dile getirerek konuşuyor.
Ben mesela sayın Gül’ün hem gündemde olduğunu hem de gölgede kaldığını düşünüyorum. Bu hem yıpranmayı getiriyor hem kendini savunamamayı.
Bunun netleşmesi kanaatimce en çok sayın Gül’ün kendi kişiliği açısından önemli. Şöyle düşünüyorum: Böyle bir köşede durup durup günün birinde ortak aday olarak ilan edilivermek siyaseten sağlıklı bir yol olduğu söylenemez. Bu halk tarafından yadırganır, parti tabanlarında tepki görür ve oturtulduğunuz “Tayyip Erdoğan karşıtlığı pozisyonu” gibi negatif bir pozisyon sizi anlatmaz. Bunu sayın Gül’ün de isteyeceğini sanmıyorum.
Onun için belki ilk belli olması gereken husus sayın Gül’ün böyle bir ortak adaylığı ciddiye alıp almadığıdır. İkincisi böyle bir ihtimalin partilerde karşılığının bulunup bulunmadığıdır.
Gül’ün pozisyonu netleştikten sonra Gül’ün tavrı da, partilerin tavrı da, siyasetin rengi de değişecektir. Şu anda yaşananlar anlamsız top çevirmeden ibaret gözüküyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025