Ahmet TAŞGETİREN
Ayasofya imamı politika yapsın mı?
Bu soru, biraz da Ayasofya’nın sembolik değerinden yola çıkarak, İmama adeta “meşihat makamı” rolü verilerek soruluyor. Aslında soru “Bütün imamların politika yapıyor olmasına ne dersiniz?” şeklinde sorulabilir.
Bu soruyu daha kökten biçimde “Diyanet İşleri Başkanı politika yapsın mı?” şeklinde sormak mümkün. Kaldı ki, kimi tartışmalı konularda Diyanet İşleri Başkanı da beyanatlarıyla devreye girmiş bulunuyor.
Bu soruların cevabını “Politika yapsınlar, ne var bunda?” diye verdiğimizde karşımıza ikinci bir soru çıkar: “Nasıl politika yapsınlar?” Buna hemen “İktidarın diliyle mi, muhalefetin diliyle mi?” sorusu eklenebilir.
Bu sorunun cevabını -daha dini eksende vermek gerektiğinde- “Canım Kur’an o günkü politik mesele için ne diyorsa onu söylesinle” diye verdiğinizde de önünüze, Kuran ayetlerinin yorumları çıkar.
Kuran ayetlerinin yorumunda mutabakat sağlansa bile, Kuran ayetleri içinden o anki duruma uygun ayeti seçmek dahi bir yorum meselesidir.
Ayrıca tercih ettiğiniz politik tavra göre şu ayeti görüp şu ayeti görmeme ihtimaliniz söz konusu olabilir. Kuran Ehl-i Kitap din adamlarından yola çıkarak, “Allah’ın ayetlerinin gizlenmesinden ve az bir karşılık sebebiyle anlamlarının kaydırılmasından” bahsediyor. Bu ayetler bize, din adına konuşanların kendi çıkarları ya da hakim gücün beklentileri istikametinde Allah’ın ayetlerini kullanabileceği ihtimali bulunduğunu anlatmaktadır.
Bu ihtimalden İslam içinde din adına konuşanlar müstağni midir?
Hele din adamlarının resmen devlet görevlisi olduğu, devletten maaş aldığı ve şu veya bu yerde istihdamları, yönetenlerin bir emrine bağlı olduğu ülkemizde?
Ayasofya İmamı, aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olan Ak Parti liderinin politik duruşuna uygun konuştuğu için -fetva verdiği için- Lideri savunanlar onun duruşunu da savunuyorlar.
Peki ama Hocaefendi -bizim dilimizde İmam Bey denmez- Lider’in ya da iktidarın İslam’la bağdaşmayan bir davranışını eleştirebilme imkanına da sahip midir? Buna cesaret etse kaç kere yapabilir, kaçıncıda yerinde kalabilir, ya da hangi safhada bizzat iktidar sahiplerince “Hoca da kendi işine baksın” gibi bir uyarıyla karşılaşmaz.
İmamı Azam Ebu Hanife’den beri, Ahmed bin Hanbel’den beri bu iş çetrefildir, çilelidir.
Ben Hayreddin Karaman Hoca’nın İran ile ilgili bir değerlendirmesinde “Ayetullahların iktidardan bağımsız kalmasına işaret ederek bunun önemli olduğuna vurgu yaptığın” hatırlıyorum. Ben bunu yazdığımda hemen Hayreddin Hoca’nın kendisinin, “mevcut iktidara destek vermeyi dini argümanla adeta farz olarak gördüğünü” hatırlatacaklardır. Ne diyeyim, Hoca’nın mutlaka bir izahı vardır o konuda.
Ama Şeriatla, yani dini referansla yönetilen Suudi Arabistan’da bile yönetimle ulema arasında derin ihtilaflar çıkıyor ve bu yüzden Suud yönetimi, birçok alimi hapse atmış bulunuyor.
Ben, din alimlerinin ya da hocaların ülke meseleleri üzerine hiçbir değerlendirme yapmamaları gerektiği kanaatinde değilim. İslam hayata ölçüler koyan bir dindir ve bu ölçülerin ifade edilmesinden daha tabii bir şey yoktur.
Ancak bunun, herhangi bir siyasi yapıya monte olarak yapılması sorunludur, bir. Çünkü bu, dinin istismarı gibi bir algı oluşturur ve o siyasi yapıyı onaylamayan insanların din ile ilişkilerini problemli hale getirir.
İkincisi, din adına eleştirilerinizi zayıf olana, desteğinizi güçlü olana verirseniz, dini güçlü olanın kullandığı bir araç durumuna düşürürsünüz.
Üçüncüsü, dinin ortaya konacak hükümlerinin, hem yeni – eski insani meselelerin yeterince kavrandığı ve hem de dinin o alandaki değerlendirmesinin yeterince özümsendiği bir ilmi seviye içinden belirlenmesi gerekir. Mesele, dindeki bir hükmün tekrarından daha derinliklidir. Buna İslam Fıkhı’ndaki “zaman ve ahkam” arasındaki uyumu yakalamak diye bakabiliriz. Orada bir değişim imkanından söz ediyor fıkıh. Onu yakalamak, bir Fıkıh kuralıdır. Onu yakalayamazsanız “dini zaman dışı gösterme tehlikesi”ne düşersiniz ya da “dini zamana uydurma tehlikesi”ne… Dolayısıyla “Değişimin dozu” diye hassas bir terazi vardır.
Dinin hoyratça piyasa malzemesi haline dönüştürüldüğü bir dönemi yaşıyoruz. Bu pazardan “Has dini” bulup çıkarmak öylesine zor ki, insanların derin bir kimlik bunalımı yaşaması riski son derece yakıcı bir sorun haline geliyor.
Dosta düşmana, dini bir “Pazar metaı” haline getirirken “Allah’tan korkun” demekten başka bir şey gelmiyor aklıma. İkincisi de ilim adamlarına İslam’ı “Asrın idraki”ne sunabilme cehdine soyunmaları çağrısından başka bir şey gelmiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025