Akif BEKİ
Deniz Çakır olayı yeniden gündeme gelmese yazmayacaktım.
İki hafta kadar önce başıma ne gelsin istersiniz. Levent’te, mahalle arası bir kavşakta trafik kontrolüne kemersiz yakalandım.
Ama asıl sürpriz arkadan gelecekti.
Cumartesi sabahı saat 11 sularıydı. Ana arter değildi. Hız yapmanın, yol şartları nedeniyle imkansız olduğu bir noktaydı.
Ve 4-5 araçlık kalabalık bir trafik ekibi, hiç beklemedikleri bir noktada tedbirsiz yakaladıkları sürücülere ceza kesmeye yetişemiyordu.
Düşen düşene; darphane gibi gelene geçene makbuz kesiyorlardı desem mübalağa olmaz.
Kural ihlali yaparken enselenen cezasını da sineye çeker, şikayete hakkı tabii ki yok. Polis de görevini yapıyor neticede.
Fakat kabul edelim ki alışılmadık bir tatbikattı. Şaşkınlık ve hayretle karışık söylenmeye başladım. ‘Hayırdır inşallah’ tepkisi işte...
Makbuz doldurmakla meşgul memurun başında beklerken uygulamanın biçimini rahatsız edici bulduğumu, yadırgadığımı söyledim. Ama bağırıp çağırmadan, kabalaşmadan, nezaketi elden bırakmadan.
Yan tarafımızda kulak misafiri olan gençten bir başka memur, lafa karışıp ne dese beğenirsiniz. “Polisten rahatsız oluyorsanız gidin başka yerde yaşayın” diye yekten çıkışmasın mı!
Hay Allah, üst perdeden bu kışkırtıcı reaksiyona hazırlıksızdım. Neye uğradığınızı şaşırdığınız, provokasyona gelmemek için sükunetinizi korumakta zorlandığınız anlardan biri...
Sesin sahibine dönüp giydiği üniformanın ona kimseyi ülkesinden kovma hakkı vermediğini hatırlattım.
Ayrıca sözlerimi çarpıttığını, polisten değil polisiye uygulamanın şeklinden rahatsızlık bildirdiğimi tekrar belirttim.
Ve onlara düşenin, vatandaşların bu tür şikayetlerini üstlerine iletmekle sınırlı olduğunu vurguladım.
Ama nafile, aynı cümleyi tekrarlamasın mı! Bir daha, bir daha... “Polisten rahatsızsanız gidin başka yerde yaşayın” dedi de başka bir şey demedi.
Düzeltemeyeceğimi, ağzından farklı bir şey çıkmayacağını, sürdürürsem de soğukkanlılığımı kaybettirebileceğini anlayınca uzatmadım.
Kullandığı dili şikayet konusu yapacağımı söyleyerek adını ve sicil numarasını aldım. Sözlerinin arkasında durmasını da istedim, sonra çark eder, haybeye uğraştırmasın diye. Diğer memurları da şahit tuttum.
O ise alaycı bir şekilde istediğim yere şikayet edebileceğimi söylüyordu hâlâ, sükûnetimi bozmaya azmetmiş gibi...
Sonuçta, cezamı alıp ayrıldım ama sonradan toyluğuna verip vazgeçtim şikayetten. Hem nasılsa bir şey çıkmazdı, zamanıma yazık olacaktı.
Kime, ne anlatacaktım ki...
‘Önce devlet’ anlayışına karşı ‘önce insan’ sloganıyla işbaşına gelen bir iktidar devrinde yaşadığımızı mı hatırlatacaktım!
Hani devlet hizmetkar, vatandaş efendi olacaktı mı diyecektim!
Vatandaş şikayet eder, devlet de dinler, hatalıysa kendini düzeltir. Devlet memuru sızlanan vatandaşa yerini ve haddini bildirmez, haksız dahi olsa vatandaşı ülkesinden kovmaya kalkışmaz, dikkate aldığını gösterip sakinleştirerek uğurlar diye dert mi yanacaktım! Ne yazardı!
Karşımda görevini, konumunu, polislikle polis pratiklerinin farkını tamamen yanlış anlamış bir muhatap vardı.
Geçenlerde “Trafik polisi Robin Hood mu ki” diye yazmıştım. İçişleri Bakanı Soylu, denetimler sayesinde kaza ve ölüm sayısının yüzde 30 civarında düştüğünü açıklamıştı. Bu takdire şayan bir başarıydı.
Fakat ‘devlete para gerekince trafikçileri sokağa salıp ceza bastırıyorlar’ şeklindeki söylentileri yalanlarken, “Fakir fukaraya dağıtıyoruz” demesini de eleştirmiştim.
Günün sonunda, en azından bununla teselli bulacağımı kim söyleyebilirdi!
Üstelik, millet kendini birbirinin sicil amiri zannedecek hale gelmiş. İmanından vatanseverliğine, oradan siyaset ve yaşam tercihlerine kadar birbirini teftiş edip kimin hain, kimin gayrimilli olduğuna karar veriyor. Sınıf başkanı, okul müfettişi edasında kalaylamak, azarlamak sıradanlaştı.
Deniz Çakır olayını alın. Başörtülüler ‘burası Arabistan değil’ şeklinde sözlü tacizine uğradıklarını söylüyor. Oyuncu Çakır’sa bilakis kendisinin gözle tacize uğradığı, yargılar gibi bakışlara maruz kaldığı iddiasında.
Sabah gazetesi, Çakır’ı yalanlayan görüntülere ulaştığını haber veriyordu dün.
Aynı kafede oturamayacak kadar birbirinden rahatsız olan, işkilli, kuruntulu, birbirinin gözüne batan, tahammülsüzleşmiş bir toplumda polisiye uygulamalardan rahatsız olma hakkını savunmak neyime benim!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025