Akif BEKİ
Biri ‘devlet baba’ anlayışı ki... Kendisini de otomatikman ‘başkan baba’ yapan bu anlayışı, önceki gün tekrar öne çıkardı.
Devletin, halka rağmen halkın iyiliğini düşünüp yatak odalarına kadar özel hayata karışma hakkını ‘devlet baba’ kavramıyla şöyle savunuyor:
“Bakın gençlerimizin evlilik yaşı giderek yukarı doğru çıkıyor. Genç yaşta maalesef evlenmiyorlar. Çoğu 30’u aşkın evleniyor ya da evde kalıyor. Böyle bir şey olabilir mi! Devlet babadan bahsediyor muyuz? Onun da başında Erdoğan var mı? Var. Ben de şu anda tavsiye ediyorum...”
Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bununla taban tabana zıt başka bir devlet anlayışı daha var. Ki en son kasım ayındaki Ombudsmanlar Konferansı’nda güçlü vurgularla kullandı.
Hani sorgulanamayan, hikmetinden sual olunamayan, kerameti kendinden menkul buyurgan devletin geride kaldığını söylediği... Hani ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesinden bahisle devleti kutsamak yerine insanı önceleyip ‘önce devlet değil önce birey’ dediği... Hani milli iradeyi, hiyerarşide en üste koyan reformları yapmakla övündüğü... Hani modern demokrasinin esasını, devleti vatandaşın tepkilerinden değil vatandaşı devletin müdahalelerinden korumak diye tanımladığı konuşması vardı ya... İşte orada geçen anlayıştan söz ediyorum.
En üstte milli irade varsa devlet, millete babalık, efendilik taslayamaz; aksine devletin analığı rolü de babalığı da millette demektir.
Çok zorladım, fakat bu iki uzlaşmaz görüşü aynı anda benimsemek ne mümkün!
Salsan biri diğerini kovar; bırak etrafında barındırmayı, gül gibi geçinip gitmeyi, yanına dahi yaklaştırmaz.
İçinden çıkamayınca, tabiatıyla Cumhurbaşkanı’nın ikinci devlet anlayışını, artık demode ve çağdışı kalan ilkine tercih ediyorum, kıyaslamam bile.
Sus kendini daha fazla utandırmadan!
Toz duman dağıldıkça, İran’ın uyduruk misilleme fiyaskosunun boyutları da, yüz karası bilançosu da ayan beyan görünür oluyor.
Meğer Irak’taki iki ABD üssünü haberli vurmuşlar. Meğer Bağdat üzerinden uyarı mesajı uçurmuşlar. Meğer Amerikalılar tedbiren üsleri boşaltmış, önden biliyorlarmış, saldırıyı bekledikleri için kimsenin burnu bile kanamamış.
E birader pes yahu!
Madem öyle, ne diye ‘Tokadımızı pis yediler, 80’i oracıkta öldü’ palavraları sıkarsın ki!..
Ne diye, rejimin rehberi Hamaney’in resmi Twitter hesabından, beş parmağınızın beşinin de izinin çıktığı Trump fotomontajı paylaşırsınız ki! Altına bir de ‘bu daha başlangıç’ tafrası döşenirken ‘yarın gerçek aydınlandığında gülünç oluruz, yalancı pehlivan durumuna düşeriz’ diye hiç mi korkmadınız, hiç mi sıkılmadınız arkadaş!
Rezaletin bini bir para...
Devrim Muhafızlarının burnundan kıl aldırmayan komutanlarından Hacızade, ‘eyvah façayı fena bozdurduk, karizmayı kötü çizdirdik’ demeden hala kuyruğu dik tutma telaşında. Çıkmış, “Askerlerini öldürmek istemedik, sadece maddi hasar vermek istedik” diyor.
Billahi pes!
E madem öyle, ne diye önce 80 askerlerini öldürdük yalanını atıp sonra kendi ağzınızla tekzip edersiniz ki... Halkınızı kandırmaya kalkıştığınızı itiraf ettiğinizin de mi farkında değilsiniz? Hiç mi kızarmıyor yüzünüz! Bu ne yüzsüzlük, bu ne pişkinliktir birader!
Demek ki başından büyük laflar etmeyecekmişsin. Demek ki boyunu aşan işlere kalkışmayacakmışsın. Demek ki altından kalkamayacağın, hakkından gelemeyeceğin iddialara tutuşmayacakmışsın...
Meğer sadece Süleymani’nin istismara çalıştıkları cenazesini doğru dürüst defnetmeyi bile başaramamış değillermiş. Şova çevirdikleri intikamını da beceremeyip yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar.
15 füze atıp kimseyi vuramadıktan sonra, o sırada dolaşan ellerinden kaza çıktığı ve kendi kendilerini vurdukları da anlaşılmasın mı!
Meğer Amerikan savaş uçakları gelirse yakalasın diye o gece teyakkuza geçirdikleri hava savunma sistemi, Tahran’dan kalkan Ukrayna yolcu uçağını düşman zannedip yanlışlıkla füze fırlatmış. Cenazedeki izdihamda 80 can kaybından sonra, 176 cana da bu facia sebep olmuş.
Hala ağız yayıyor, ‘füzeden olsa havada infilak eder yere çakılmazdı’ martavalları okuyorlar. Enkaz halinde düşemezmiş gibi. Bu düz mantık füze ihtimalini kafadan eler, arıza seçeneğini direkt ispatlarmış gibi...
E susun bari birader, susun artık, doyamadınız mı rezilliğe!
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025