Akif BEKİ
AK Parti’nin kuruluşta iki tane üçlemesi vardı.
Biri yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklardan oluşan 3Y ile mücadele vaadi.
Diğeri de üç tür milliyetçiliğe karşı olma iddiası: Etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçilik.
İktidarın, sadece bölgesel milliyetçiliğe kırmızı çizgisinin ne hale geldiğine bakmak bile yeterli.
Mart ayında bir gece yarısı kararnamesiyle Ulaşırma Bakanı değişti. Cahit Turhan’ın yerine yardımcısı Adil Karaismailoğlu atandı.
Gidenle gelenin hemşehri çıkması şaşkınlığa yol açmıştı. Bakan da yardımcısı da Trabzon’dan seçilmiş meğer.
Tesadüf eseri kabinede Trabzon’a 4 bakanlık düşüyordu. Ve başka hiçbir ile nasip olmayan bu sayının eksilmesine izin verilmiyordu.
Herkesin beldesi kendine mübarek elbette.
Ama kabinedeki Karadeniz ve tercihan Trabzon ağırlığı, bölgesel tutuculuğun en dar biçimiyle yansıması değil mi?
Bırakın bölgeciliği, hemşehricilik ölçeğinde bir mikro milliyetçiliği göstermiyor mu?
AK Parti Sözcü Ömer Çelik, barolarla ilgili hazırlığın amacını şöyle açıkladı:
‘’Aşağıdaki demokratik çoğulculuğun yukarıya çıktıkça daraldığını görüyoruz. Meslek örgütü tabanlarındaki demokratik çeşitliliği yönetimlerine yansıtma modellerini arkadaşlarımız tartışıyor. Muhalefet sivil toplumu ele geçirmekten bahsediyor. Tam tersine aşağıda geniş bir irade söz konusuyken bunun yukarıda tek tipleşmesi, bazı yönetimlerin siyasi kamp gibi davranmaları karşısındaki rahatsızlıklar bu düzenlemeyi gündeme getirmiştir...”
Argümanı, 2010’daki Anayasa değişikliği referandumundan da hatırlarsınız.
Yeni seçim usulleriyle yargı güya demokratikleştirilecekti. Yüksek yargı aşağıdan yukarıya doğru şekillenecekti. Tepeye çöken dar kafalıların hegemonyasından kurtarılacak ve tabana yayılacaktı. Üst kurullar camianın tüm renklerini temsilen çeşitlendirilecekti.
Ben dahil ‘yetmez ama evet’ çiler, bu umuda tav olmuştu.
Eminim o desteğin, FETÖ’nün kadrolaşmasına kapı açtığını ve ele geçirdiği mevzilerde paralel yargı kurmasıyla sonuçlandığını da unutmamışsınızdır.
Toparlarsak; kabine ne kadar çeşitlendirildi, yargı ne kadar çok seslileştirildiyse barolar da ancak o kadar çoğulculaştırılacaktır.
Amerikan demokrasisi hâlâ çalışıyorsa
Başkanlık sistemleri bizdeki gibi çift başlılığı yok etmek, tek başlılık getirmek üzerine kurulu değil.
Aksine, kuvvetler ayrılığına dayanıyor. Çok başlılığı koruyor. Bütün güç tek ağızda toplanmıyor.
Başkan seçiyorlar, dediği dedik kral değil.
Şansları varmış ki sistemin temelleri sağlam. Trump gibi hak hukuk tanımayan bir zorba bile kolayca bozup dejenere edemiyor.
ABD’de hala nefes alınabiliyorsa sistem sayesindedir.
Oy uğruna ülkesini ateşe atmaktan çekinmeyen bir provokatör oturuyor başlarında.
İki yıl önce ters düşerek Savunma Bakanlığından ayrılan Mattis dahi, eski patronunu ülkeyi bölmekle suçluyor.
Kilise, İncil, ordu...Bölücü siyasetine alet etmediği hiçbir birleştirici değer bırakmadı.
Amerikan ordusunu Amerikan halkının üstüne saldı salacak.
Sokaktaki şiddeti kullanarak halkın can ve mal korkusunu sömürüyor.
Koronayla mücadele fiyaskosu yüzünden oy kaybediyordu, popülaritesi baş aşağı gidiyordu.
Ayrımcı polis barbarlığı ve karşı barbarlık eylemleri, can simidi gibi yetişti.
Otoriterliğine talep ve ihtiyacı arttırmak için arayıp da bulamadığı fırsatı, yakıp yıkanlar verdi.
‘Terör ve anarşiyle ondan başka kimse savaşmıyor, kurtarsa kurtarsa bu beladan Trump faşizanlığı kurtarır, asayiş ve düzeni ancak onun despotluğu sağlayabilir, demokratik hakların arkasına saklanan korkaklara, kararsızlara güvenilmez’ propagandası aşılıyor.
Ülkesini saran yangını seçim podyumuna çevirdi, yararlanmak için üstüne körükle gidiyor.
‘Köy yanar deli taranır’ hesabı, popülist şovunu sürdürme telaşında.
Neyse ki sistem çok sesliliğe dayalı, tek seslilik dayatmıyor.
Kardinalle papaz, din istismarını elinden alıyor. Valiyle belediye başkanı, zorbalıklarına geçit vermiyor. Sokağı kızıştırmasının karşısına polis şefleri dikiliyor.
Savunma Bakanı Esper’le Genelkurmay Başkanı, askeri yetkilerini kötüye kullanmasına direniyor.
Muhalefeti İncil’le, askerle ezip bastırma gösterisine taş koyan koyana...
Ülkeyi korkuya esir, tek ses otoriterliğine muhtaç ve mahkum etmesine izin vermiyorlar.
İlla alınacaksa, Trump gibi habis yanları yerine Amerikan sisteminin neden bu çok sesliliği örnek alınmaz ki?
Kılıçdaroğlu’ndan İçişleri’ne Bursa sorusu
“Rüşvetten soruşturulmak hep CHP’ye mi düşer usta” yazım üzerine dün aradı.
“Rüşvet, yargılanması ve cezalandırılması gereken bir suç. O da CHP’nin değil yargıyla İçişleri’nin görevi. Yine de Kılıçdaroğlu, Kumluca Belediyesiyle ilgili ne yaptı, bilmek isterim” demiştim.
Kılıçdaroğlu, süreci takip ettiğini anlattı. Zaten CHP’li belediyelerin yılda en az üç denetim geçirdiğini, denetimin gerekli olduğunu, bunu da desteklediğini söyledi.
Fakat İçişleri Bakanı Soylu’ya da şunu sormamı istedi:
“Bursa Büyükşehir Belediyesiyle ilgili soruşturma ne oldu? Neden hala açılmadı, ne zaman açılacak?...”
İçeriğini sordum, “Bakan konuyu biliyor, o anlar” dedi, detaya girmedi.
Elçiye zeval olmaz, varsa bir cevapları buradan geri iletmeye hazırım.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025