Akif BEKİ
“Hiç mi sevmedin, söylediklerinde hiç mi doğruluk yoktu..."
O tatlı sözlerin, o hayran bakışların, o davetkar gülüşlerin...
Hani bensiz cennet bile sürgün sayılırdı, nefes bile alamazdın...
Hani kalbin aynasıydı, gözler yalan söylemezdi...
O aşk yeminlerine ne oldu şimdi...
Hepsi yalan mıydı, bir tekine de mi inanmamıştın!
Bir hatırla, bir ara, bir sor Allah aşkına!"
Herhalde "Yalan mıydı" kadar tekrarlanan, üzerine bu minvalde aşk şarkıları yazılan bir nakarat yoktur.
Tarayın bakın isterseniz, repertuvarda ne sıklıkla geçtiğini görürsünüz.
İbrahim Tatlıses'ten duyacağınız "Yalan, yalan, seni sevmediğim vallahi yalan" şeklindeki bir itirafa karşı...Gülden Karaböcek'ten Kayahan'a, Muazzez Abacı'dan Gülşen ve Cengiz Kurtoğlu'na onlarca sorgulama yankılanacak kulaklarınızda.
Hüsran ve hayal kırıklığıyla biten aşk hikayelerinde iki taraf vardır. Biri, ardına bakmadan çekip giden gönül avcısı. Diğeri ise gerideki gönül çöküntüsünün altında kalan...
Birinin zaferi, diğerinin gönül hezimetidir.
Şarkılar gibi şiirler, romanlar ve filmler de yalnız dünyası başına yıkılanı anlatmaz, yıkanı da anlatırlar.
Bu zalim avcıların en ünlüsü, heykeli dikilmiş nadir roman kahramanlarından Don Juan'dır. Acımasız bir gönül hırsızı, ayarttıklarının göz yaşına bakmaz.
İspanyol efsanesine göre Sevilla, onun oynayıp enkaza çevirdiği kırık kalplerle doludur.
Aşk edebiyatının Don Juan'la yarıştırılan gerçek kişi ise Venedikli Casanova.
O da her çiçekten bal alan, daldan dala konan yaman bir avcı. Ama bir farkı var, skor için avlanmaz, ah almaz. Sadece ayran gönüllüdür. Terk etmesine yine terk eder sıkıldığında, fakat gönül ve dua alarak.
Casanova geride bir kırık kalpler enkazı, tatlı vaatlere aldanıp göçük altında kalmış eski sevgili bırakmaz. Zalim gönül hırsızlarından bu yönüyle ayrılır, ilan-ı aşkları sahte değildir. Yalandan sevmiş gibi yapmaz. Fetihten fethe koşan, uslanmak bilmez bir gönül fatihidir o kadar.
Hayata küstüren yalan aşkların kahramanı Don Juan, her ne kadar bir hayali karakter ise de...Kurmaca olmayan gerçek hayattaki çırakları için mesleğin piri bir rol modeldir.
Böyleleri, aşklarının cenazesini savaş meydanından kaldırmaz, mağlup ettiklerinin üstüne yıkar, arkalarını dönüp hiçbir şey olmamış gibi gönül maceralarına devam ederler.
'Kefen parası', mecazen kötü gün parası, ihtiyat akçesi manasına da kullanılır. Fakat aslı, kendi cenaze masraflarını henüz yaşarken bir kenara ayırmaktan gelir.
Kişi maddi külfet kısmıyla cenazesini kendi kaldırmak ister, gerideki sevdiklerine yük etmeye kıyamayacağından ayırır bu parayı.
Bir meslekte ustalaşmaya eskiden 'peştemal kuşanmak' denirdi. Peştemallık da işlek bir dükkanı devralıkren işletene ödenen hava parası...
Aşk sanatında peştemal kuşananlar ise 'mezar kaçkını' gibidir. İngilizce karşılığı "skinny". Hem sıska hem eli sıkı kimse. Peştemallık, helallik ödemeye yanaşmazlar.
Hem bir deri bir kemik kaldığı halde imamkayığına binmeye direnmek. Hem de bir ayağı çukurdayken bile kefen parasını kendi vermeye eli gitmemek, cenazesini etrafının üstüne yıkmayı yeğlemek neyle açıklanır?
Kaçıp giden gönül hırsızları, aşk enkazını nasıl terk ettiklerine kaldırtıyorsa... Vakti gelip gitmek bilmeyen mezar kaçkınları da cenazelerini, soyup sömürdüklerine kaldırtırlar.
Benzer duruma, aşk yenilgileri dışında bir de siyasi aldanmışlıklarda rastlanır. Aldatan mızıkçıdır, hesabı yüzsüzce aldattıklarının üstüne yıkar.
"Hepsi yalan mıydı, hiç mi inanmadın verdiğin sözlere, o tatlı vaatlerin tek biri de mi doğru değildi" acılığı bırakır damakta.
Dünyayı gönlünce olacak sanan, ancak boş yere aldanıp boşuna kandığını anlayan tarafın eli böğründe kalır. Yalandan yüzüne gülen dünyadan yakınmalarsa dilinde.
Aldatan taraf ise peştamallık vermek nedir bilmeden, dünyanın rengi gözünde solmadan, oradan oraya peştemal kuşanmaya devam eder.
Üstüne iki türkü gider bunun.
Ya Neşet Usta'dan:
"Cahildim dünyanın rengine kandım, hayale aldandım boşuna yandım, seni ilelebet benimsin sandım..."
Yahut da Selda Bağcan'dan:
"Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın; ben de gülemedim yalan dünyada. Sen beni gönlümce mutlu mu sandın, ömrümü boş yere çalan dünyada..."
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025