Cafer Solgun
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüteceği kampanyanın “mottosu” aşağı yukarı belli oldu: Bizi seçeceksiniz ki hizmet alabilesiniz…
Öncesi varsa bile dikkatimden kaçmış ama bunu izlediğim kadarıyla ilk kez 3 Şubat’ta hala depremin yaraları iyileşmemiş Hatay’da söyledi: “Oy vermezseniz, hizmet gelmez.” Son olarak da geçenlerde İstanbul’daki Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem açılış töreninde söyledi: “Bu ülkeyi biz yönetiyoruz. İstanbul’da bulunan bu zat böyle bir imkana sahip değil.” (26 Şubat 2024)
Eğer “Ne var ki bunda? Doğru söylemiş adam?” diye düşünen varsa, yazının geri kalanını okumasa da olur.
Aslına bakarsanız Sayın Erdoğan tam da böyle düşünen seçmenlere hitaben ediyor bu lafları; tesadüfen değil yani. Ne kadar ekmek, o kadar köfte. Seçeceğin kişi Saray ile uyumlu olmalı tabii. Uyum olmazsa, sorun olur. Saray’ı kızdırırsan hizmeti unut, filan… Az değil bu kafaya hak veren insan.
Malum; iktidar olmaktan ileri gelen gücünü 1 Kasım 2015 seçimlerinde de düpedüz bir şantaj unsuru olarak kullanmıştı Erdoğan. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu CHP ile koalisyon yapmayı planlarken, “Bu olmadı, yenisini yapacağız” diyerek 7 Haziran seçimlerini boşa düşürmüş ve ülkeyi tekrar seçime götürmüştü…
Erdoğan kendini iktidar olmaya mahkum ve mecbur gören bir lider. Muhtemelen “Ben olmasam ülke batar, parçalanır, kurda kuşa yem olur” diye düşünüyor. Kendini buna ikna etmiş ve öyle de davranıyor. Bu sağlıklı bir psikoloji değil oysa. Bir halkın, bir ülkenin, bir devletin yazgısı bir “tek adam”a bağlı olabilir mi? Eğer öyleyse, geçmiş olsun o ülkeye…
Önceleri bu yerel seçimlerde, “Neticede yerel seçimdir deyip kendini çok yormayacak Erdoğan” şeklinde yorum yapanlar vardı. Özellikle İstanbul için söyleniyordu bu: 2019’da var gücüyle yüklenip de kaybedince, ikinci seçimi daha açık farkla kaybedince buna çok bozulmuştu Sayın Erdoğan ve o yüzden de bu sefer kendini o ölçüde ortaya koymayacaktı… Görünen gidişat hiç de öyle değil ama.
İktidar gücünü, “Ülkeyi ben yönetiyorum, hizmet bekliyorsanız adayıma oy vereceksiniz” şeklinde bir şantaj aracı haline getirmek, üstelik bunu yaralı Hatay’da bile söylemekten çekinmemek ne denli “olacak şey değil!” ise, bu mantaliteye alkış tutmak da aynı ölçüde sorunludur.
Şehirde toplu ulaşımla ilgili bir açılış yapılıyor ve o kentin belediye başkanı törene davet edilmiyor. 2019’dan beri bu tür çok sayıda “o zat” diye hitap edilen belediye başkanını görmezden gelen tutumlar sergilendi. Bu “kibir” sadece bir “protokol” aymazlığı sorunu değil; Sayın Ekrem İmamoğlu nezdinde bir kuruma ve “o zata” oy vermiş milyonlarca insana, şehir ahalisinin tamamına karşı sergilenen bir saygısızlık söz konusu.
Siyasette, seçim atmosferinde “rakip” olmak, “hasım” olmak, bir “yarış” ve rekabet yürütmek, hatta rakibini siyaseten yıpratmaya çalışmak, tabii ki gayet normal; bu işin “fıtratında” var. Ama bunu sonuçta demokrasi, siyaset ve seçim kavramını dejenere eden bir seviyesizlik sorunu haline getirmek, hiç de “normal” değil.
Hatırlayanlar hatırlamayanlara, bilenler bilmeyenlere anlatsın lütfen. AKP ve Erdoğan, özellikle iktidarlarının ilk iki döneminde “milli irade” vurgusuna çok önem veriyordu. “Seçilmiş, atanmış” tartışmalarına öncülük ediyor ve bürokrasinin seçilmişlere karşı daha saygılı davranmalarının sadece yasal değil ahlaki bir mecburiyet olduğunu savunuyorlardı. “Askeri vesayete” karşı sergilenen bir duruş vardı ve darbe ihtimaline karşı toplumun hemen bütün kesimlerinden destek buluyorlardı…
Hayli zamandır ise kendini devletle, devlet olmakla özdeşleştiren bir “tek adam” ve partisi haline geldiler.
Bir koalisyon ortakları var ki, onlar zaten tam siyasi facia. “Muhalif” gördükleri bütün kişi ve çevreleri, partileri büyük bir pervasızlıkla “terörist” olmakla itham ediyorlar, “hain” ilan ediyorlar, tehdit hakaret, küfür gırla, vs.
Malum, Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, ayrılanlar bir yana, AKP’nin temel kadroları Necmettin Erbakan’ın öğrencisidir. Yaşasaydı bu kibir abidesi Saray iktidarına, muhtemelen “Sizi gidi siziler!” diye başlar ve şöyle devam ederdi: “Asıl marifet, yük altında ve hizmet esnasında sadık ve sağlam kalabilmektir.”
Öğrencileri daha iyi bilir tabii ama burada “yük altında ve hizmet esnasında sadık ve sağlam kalmak” derken kastedilen; güç, iktidar, saray, ihtişam, kibir, kendinden başkasını takmama değildir herhalde…
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezWashington Uzlaşısı, Beijing Uzlaşısı, Londra Uzlaşısı 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025