Cem SANCAR
Bu dünya küstah ve ceberut Robinson'larla, kendi halinde ve Allah korkusu olan Cuma'lar arasında bir kapışmadır Çekirge...
Robinson nadan ve nobran biri. Nemrut bir kazulet, pinti bir huysuz. Kendini Tanrının gölgesi sanan bir gaddar, köle tüccarı bir Beyaz.
Gemisi batar, bir adaya düşer, adanın yerlisi Cuma'yı kendine uşak eder.
Issız adada medeniyet kurma metaforunu ilk İşraki filozof İbni Tufeyl 12. Yüzyıl'da yazmış. Daniel Defoe ise aynı imgeyi 17. Yüzyıl'da kullanmış!
Hay bin Yakzan ve Robinson Crusoe. Biri Doğulu diğeri Batılı, biri Müslüman diğeri Protestan.
Doğunun ideal tipi Hay, Batının ideal tipi Robinson. Hay, keşfetmek için hikmet arayıcısı olarak ıssız adaya daha bebekken konmuş. Robinson ise bunun tam aksine ilkel insanları "medenileştirecek" uygar insan misyonuyla gelmiş adaya. Bu açıdan bakılınca Hay, bir medeniyeti deneme yanılma yoluyla kurmaya çalışan bir kâşif, Robinson ise doğa ve hayata hükmeden bir despot. Kısaca bu hikâyelerden biri medeniyet arayışını, diğeri bir medeniyet yayılışını -emperyalizmi- anlatır.
Robinson Crusoe şöyle der: "Kendi iğrenç tutkuları için böyle vahşice bir töre edinen, doğanın kendi haline bıraktığı bu yaratıkları Tanrı'nın hoş görebileceğine inanamıyordum. Tanrının çağlar boyu hoş görerek cezasız bıraktığı bu adamlar köle edinilmesi, terbiye edilmesi gereken yaratıklardır."
"Tanrı bize (Batıya) verdiği yetenekleri neden tüm insanlara vermiyor. Bunların hangi amaçla böyle cezalandırıldıklarını bilmiyoruz!"
Tanrısı ona diğer insanları kul edinme hakkını vermekte! Bu mantıkla "bir vahşiyi, ikisini, üçünü ele geçirip kendime köle yaparım, sonra da satarım" diye düşünür. Robinson, kölesi Cumanın itaatini arttırmak ve kaçmasını engellemek için ona kendi dinini unutturur, Hıristiyanlığı (Protestanlığı) öğretir. Fakat tüm bunlara rağmen o vahşinin "bir gün yine kendi ulusuna katılmak isteyecek, daha da ileri giderek beni ulusuna ihbar edecek, iki yüz kişiyle dönerek beni bir güzel yiyecekler!" diye paniktedir. Bu yüzden de her olayda Cuma'nın aklına mutlak itaat duygusunu yerleştirir. Her defasında "sen ne zaman ister, ben var ölmek Efendi!" cevabını alarak rahatlar. Çünkü ona ilk önce "Efendi" demesini öğretmiştir. Cuma sahibinin adının Robinson olduğunu asla bilmez...
Bütün bunlar size bir yerlerden tanıdık gelmiştir sanırım. Cuma'nın gözü açılmış, özünü hatırlamış, Robinson'un foyası akmış, korktuğu başına gelmiştir. İşte dünyanın bugünkü halinin, yaşadığımız gerilimin özeti budur...
İBRETLİK BİR MÜSAMERE
Bunların kabiliyeti olmayanları daha bir fevri oluyor. Levent Üzümcü'nün Sosyalist Enternasyonal konuşmasını dinledim. Adam gerçekten Robinson'u bile utandıracak kadaranti-Cuma! Kulaktan dolma ortaya karışık bir ulu-solcu. Batı'da örneğine rastladığımız sanatçı muhalif duruşun yanından geçemeyecek ilkellikte saldırgan, islamofobik bir militan.
Twitlerine, mesela Mısır'daki katliamı savunmasına filan hiç girmiyorum...
İBB disiplin kurulu artık pes demiş ve şahsın Şehir Tiyatrolarında çalışmasını istememiş.
Bizce geç kalınmış bir karar...
" Ben devletten maaşımı alıyorum, devlete laf etmiyorum ki. Türkiye'de devlet kalmadı, hukuk kalmadı." demiş kendisi.
İnsan bu kadar pişkin olur gerçekten. Seçilmişleri faşist ilan eden, halkı ecnebilere şikâyet eden, darbeciliği en sakil biçimlerde savunan bu fanatik adamların hangi namusladevirmek istedikleri düşünce tarafından yönetilen bir kurumdan, belediyeden para almayı içlerine sindirdiklerini ise hiç anlamıyoruz Çekirge. Ne mide var gerçekten bunlarda?
Ardından, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu ve diğerleri siyah gömlek filan giyip "bugün yas günümüz" diye şey etmişler. Komedinin son perdesi!
Bir tane halka dokunan oyun çıkaramayan hünersizler korosunun çıkıp karalar bağlamasını, televizyon dizileri dışında bir ufku olmayan bu tiyatroculara Şehir Tiyatroları bünyesinde niye ülke olarak maaş verdiğimizi biri bize anlatırsa memnun olacağız gerçekten. Yok mu bu ülkede yaratıcı, üretken, toplumu tiyatroya çekebilecek sanat düşünürleri? Yerel yönetimlerin kültür ve sanat meselesinde kifayetsizlere teslim olması da bir başka gayya kuyusu kavlimizce...
SÜMEYYE ERDOĞAN
Erdoğan'ın ailesine yapılan ilk saldırı değil. Biliyoruz. Fakat şu "Batıcı" edepsizlerin Sümeyye Erdoğan'a, soyadı mühim değil bir hanıma, bir genç hanıma yaptıkları büyük ayıp bize bir şey gösterdi: Biz dünya yıkılsa bunların düştüğü seviyeye düşmeyiz, düşemeyiz.
Buna, hemcinslerine yapılan müptezel saldırıya sağır kalan feministlerin dipsiz çukuru da dâhil tabii...
Onu diyorum sevgili Çekirge, Robinson Devşirmelerini çirkeflerinde yalnız bırakarak,Cuma'nın haklı yolunda azimle yürümek yakışır bize.
Aşkla, ısrarla, edeple...
Yazarlar
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019