Cem SANCAR
Osmanlının İstanbul'u başka bir âlemdi.
Zaten Osmanlı'nın kuruluşu da çöküşü de efsanevi bir bilge, büyük bir düşünür, mutasavvıf tarafından öngörülmüştü.
Bu kuruluşu müjdeleyen, halk arasında evliya olarak hürmet gören Muhiddin İbn Arabi idi. Kadir kıymet bilen Osmanlı münevverleri ona Şeyh-ül Ekber dedi. İlim irfan sahipleri için adı buydu: Şeyhlerin şeyhi!
Siz "bilgelerin bilgesi" olarak da okuyabilirsiniz bunu...
İmparatorluğun kurucusu Osman Gazi'nin yanındaki ermiş, herkes biliyor artık, meşhur Edebali!
Bir söylentiye göre Arabi'yle Şam'da tanışıp öğrencisi olmuştu. Osmanlının manevi babasıydı.
Ve dahi finalde Fatih Mehmet Han ile İstanbul'a giren ve bizzat Fatih tarafından şehrin "manevi fatihi" ilan edilen Akşemseddin!
Hepsi birer sufi bilge idiler... Bu şehrin coğrafyasının belli ki bir ruhu var. Asırlar boyunca filozofların, dervişlerin, düşünürlerin İstanbul'u neden seçtiklerine bakarsak, şehrin pozitif bir hayat enerjisine sahip olduğunu düşünebiliriz.
Bu inci şehir doğuyu ve batıyı kapsama alanına alarak sanki dünyayı felsefi anlamda birleştirmekte. Doğasında kuvvetli bir metafizik göze çarpar. "Bir araya getirme" "Birleştiren" olma özelliği!
Yedi tepe üstünde kurulu olması tasavvufta yedi nefsin yedi katmanına tekabül etmekte. Nefsin arınmasında da yedi aşama elzem...
Peygamberimizin şehrin fethedileceğini söyleyen ünlü hadis-i şerifine bakarsak İstanbul'un ilahi kıymetini daha da iyi anlayabiliriz.
Söylenmesi gerek şudur, tasavvuf Osmanlı hükümdarları için mühimdir.
İstanbul'un ilk tekkesi Sümbül Efendi Tekkesi'dir.
Tekke, eski bir rahibe manastırının kalıntıları üstüne kurulmuştur.
Hikayesi çarpıcı. Sümbül Sinan uzun bir yürüyüşe çıkmış ve bir yıkıntının çimenliğine uzanmış, bir şekerleme yapmıştır.
Rüyasında Kerbelâ'da acı bir şekilde şehit edilen Hz. Hüseyin'in iki kızını görür. Kızlar Sinan Efendi'ye şunu anlatırlar:
Düşmanlar babalarını ve tüm dostlarını öldürürler. Kızlar 5, 6 yaşlarına vardıklarında düşmanları onları Bizanslı tüccarlara satarlar. Konstantinopolis'e götürülür götürülmez de imparatora takdim edilirler.
İmparator kızların vakur hallerinden çok hoşlanır ve onları ergenlik çağına gelene dek eğitilmek üzere rahibe manastırına yerleştirir.
Yıllar geçip kızlar buluğ çağına gelince, imparator onları manastırda ziyaret eder ve kızları oğullarıyla evlendirmeye karar verir.
Emir verir, düğün hazırlıkları başlar. Fakat kızlar nedenini bilmediklerini bir sıkıntıyla, duydukları bir iç ses nedeniyle evlenmek istemezler!
Fakat kimse onları dinlemez. Düğün günü kızların odalarına girdiklerinde ikisini de ölmüş bulurlar.
Bu gizemli ölüm sonucunda kız kardeşler ermiş kabul edilerek manastırın avlusuna gömülür.
Sümbül Efendi rüyasını sultana anlatınca, sultan bir gün önce böyle bir rüya gördüğünü söyler ve ilk tekke o manastırın yıkıntıları üstüne kurulur. Sümbül Sinan da efendi de öldüğünde kızların yanına defnedilir.
Burası Eyüp Sultan'dan sonra ikinci en kutsal bölge olarak kabul edilmiştir.
İstanbul, 1925'e dek 500 e yakın farklı düşünce, hal ve tefekkürde tekke barındırmıştır. Ve İstanbullular şehre belki ondan "Açık Tekke", "Ana tekke" ve Asitane demişlerdir.
İslam medeniyetinin her lezzetinin tekamül ettirici fikirleri böylece ekolleşmiş oldu. İstanbul halkı zaman bulduğunda, resmi medreseler dışında yer alan hür tefekkürün merkezlerine gittiler, zevk aldılar.
Dünyanın her yanından düşünce insanları şehre akın etti, yerleşti.
Çünkü zannımızca Osmanlı, en evvelinde bir kültür imparatorluğuydu. Ondandır ki hür kültürel cereyan kesildiği an inişe geçti.
Türkiye'nin yeni demokrasisi -elbette çağın ihtiyaç, kural ve kaideleriyle- bu büyük tecrübeyi atlayamaz.
İstanbul'un gerçekten bir "Kültür Başkenti" olmak kaderinde vardır...
Meraklısı için: Anadolu Tasavvuf Tarihinden Notlar - M. Erol Kılıç, kitabından esinlendik. Kim korkar Sümbül Sinan'dan yazımızda da işin "Sümbül" kısmına dokunmuştuk.
Yazarlar
-
İsmet BerkanAhlaki çöküşün dorukları: Sahte diploma sahiden skandal mı? 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUProf. Atalay tartışmasında yeni aşama: İsminin silinmesi rektörün işiymiş… 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSelçuk Bayraktar'ın sosyal medyasına geçer miyim? 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİşin çivisi çıkmış 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDiploma skandalı ve yargı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRDiploma çetesi Milli Emlak’a da sızmış! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanHukuk ve kurumlar yok olursa devlet sahipsiz kalır 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019