İbrahim Kahveci

İbrahim Kahveci
İbrahim Kahveci
Tüm Yazıları
Çürüme!
4.08.2025
48

Bu yıl yaz tatilini yine yetişip büyüdüğüm çevrelere giderek geçirdim. Aslında pek istekli değildim ama yine de gittim.

Aslında çok yer de gezmedim. Boş vakitlerimi genelde kitaplarımı alarak Samsun Belediye Evleri/Toptepe Mahallesinde rüzgarlı tepede geçirdim.

Az sayıda dost-arkadaş ziyareti yetti.

Platon’un “Devlet” kitabında Socrates’in söylediği şekilde “biliyorsan yalnızsın” sözünü yaşadım diyebilirim. Gerçekte pek bilen biri değilim; kendimi çok uzman vs de görmüyorum. Sadece şunu söyleyebilirim: Bilmek için çalışıyorum, hem de çok çalışıyorum.

Buna rağmen iki satır okumamışların engin bilgisi ve cesareti karşısında hayranlığımı yine belirtmem gerekir. Bari İstanbul’a dönüp okumaya-öğrenmeye devam edeyim dedim.

İki satır okumamış ama Face’den seyrettiği videolarla alim kesilmiş bir toplumum kesimi oluştu. Ülkemizde sahte profesörleri konuşurken aslında ilkokulu zor bitirmiş profesörlerden geçilmiyor.

Matematikte iki işlemi bile beceremezken Reis’in tüm ekonomik atılımlarının sırrına vakıf olabiliyorlar. Nass ekonomisi de muhteşem, şimdiki Şimşek ekonomisi de… Uygulamadan çok uygulayanın mahareti söz konusu. O dokunulmaz, o erişilmez, o işini bilen biridir!

Mesela Samsun’da son günlerde iflas ve zora giren şirketlerin işten çıkartması ile 4 bin kişi işsiz kalıyormuş. Ama olsun, çok yakında teröre harcamayacağımız 2 trilyon dolar ile bütün sorunlar çözülecekmiş… İlkokul profesörleri böyle diyor.

Yeter ki vatan hainleri olmasın.

Bu arada vatan hainleri kim dediğinizde “kendilerinden olmayan herkes” diyebiliriz. Hatta eski yol arkadaşları dahil… Satan değil satılanlar hain.

HARCADIKÇA KALİTE DÜŞER Mİ?

Yukarıda bahsettiğim konuyu şimdi ekonomiye bağlayalım…

Aşağıda iki grafik var. Aslında her ikisi de faiz hariç kamu harcamalarının reel değişimini gösteriyor. Biri dolar bazında diğeri ise enflasyondan arındırılmış şekilde durumu göstermektedir.

2005-2006 yıllarında 70-80 milyar dolar harcama ile Ankara (Merkezi Yönetim-AK Parti iktidarı) Türkiye’yi yönetiyordu. 2013-2014 yıllarında bu rakam 170-180 milyar dolara yükseldi. Burada iki etken vardı: 1-Ekonomik büyümenin getirdiği gelir artışı 2-TL’nin dolar karşısında değerli oluşu.

Ya da şöyle izah edelim: 2006--2021 yılına kadar Ankara’nın harcamaları enflasyona oranla 15 yılda %81,75 artış gösterirken, 2021’den 2025 yılına harcama artışı 4 yılda %86,72 olmuş.

Tekrar edelim: 15 yılda yüzde 81,75 artışa karşılık son 4 yılda yüzde 86,72 artış.

Dolar bazlı grafikte de görüldüğü gibi 2021 yılında 150-160 milyar dolar olan Ankara’nın harcamaları son 4 yıl sonra 317 milyar dolara ulaşıyor.

Anlayacağınız şu: Ankara özellikle son yılarda delice ama delice bir harcama yapıyor.

Peki, Ankara böyle çılgınca para harcarken millete ne diyorlar: Kemer sıkın, ücretler fazla artarsa harcamalarınız artar ve enflasyon devam eder.

İyi ama ey Ankara sen niye delice para harcıyorsun?

Şimdi asıl sorumuzu soralım: Ankara çılgınca, delice para harcarken kamu hizmetlerinde kalite mi artıyor?

Eğitim mi iyileşti?

Adalet mi sağlandı?

Güvenlik mi arttı?

Ya da diğerleri…

Şu bir gerçek ki, ortada devasa bir kamu verimsizliği söz konusu.

Para harcadıkça hizmetin kalitesini düşüren müthiş becerikli bir iktidarımız var.

screenshot-at-aug-03-23-03-41.jpg

screenshot-at-aug-03-23-03-55.jpg

BİR ÖRNEK

Ankara devasa harcıyor ama kamu kalitesi artmıyor? Bir örnekle izah edelim.

Mesela Bakanlar dahil Cumhurbaşkanlığı’nın kullandığı özel uçak sayısı 13… Ama koca ülkenin yangın söndürme uçak sayısı 27.

Tunus’un devrik liderinin dahi uçağını biz kendi sarayımıza satın aldık. Katar’dan da hediye (!) uçak geldi.

Ormanlar yanarken söndürmede neden yeterli başarıyı gösteremedik? Ya da 2023 yılı 6 Şubat Depreminde bölgeye neden erken müdahale edemedik ve kurtarma faaliyetlerine geç başladık? (Hatırlayın 6 Şubat Depremini… Yaptığımız ilk işlerden biri interneti kesmek oldu)

YAPISAL ÇÖKÜŞ

Bazen çevremden duyuyorum: “İbrahim biraz daha sakin ol” diyorlar.

İyi ama gördüğüm yapısal çöküşü siz de görseniz acaba rahat olabilir misiniz? Geçmiş yazılarıma bakın; orada çokça örnekler veriyorum: Ülkemiz maalesef ama maalesef bir yapısal yıkım-çöküş içerisindedir.

Kurumlar ve kurallar çöküyor, demografik yapımız çöküyor…

Mesela liyakat gidince toplumsal çöküş kaçınılmaz oluyor. Cenabı Allah Kuran-ı Kerim’de “Allah size emanetleri mutlaka ehline verin ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder” diyor.

Peygamber Efendimize sormuşlar: Kıyamet ne zaman kopacak? diye… Peygamber Efendimiz de “Emanet ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekleyin” diyor.

Yani liyakat gittiğinde yıkımı (kıyameti) bekleyin… Başka ne sonuç olabilir ki?

Platon demokrasiyi çok eleştiriyor… Hocası Socrates’i Atinalılar seçimle idam ettiler (zehir içirerek)

Peki, Atinalılar Socrates’i neden mi idam ettiler: Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar