Erol KATIRCIOĞLU
Günümüzde ulus-devlet sınırları belki değişmiyor ama ulus-devlet içinde farklı kimliklerin ulus-devletten beklentileri değişiyor. Bunun nedeni ise “küreselleşme”nin ulus-devletin sınırlarını gevşetmesi ile ulus-devletin “değer” ve “norm” üreten özelliğinin zayıflaması.
Bir başka ifadeyle “küreselleşmenin” motoru olan devletler ve o devletlerdeki şirketler dünyasının ürettiği kozmopolit değerlerin etkileri ulus-devletin üretebildiklerinden daha etkili. O nedenle de zamanımızda ulus-devlet içinde farklı değerler ve o farklı değerlerle hareket eden farklı kimlikler gibi daha önce olmayan yeni bir durum var.
Bu durum her şeyden önce ulus-devlet yapıları içinde yaşayan ve farklı talepleri olan insanların nasıl yönetileceği gibi bir sorunu da gündeme getiriyor. Sıkıntının en önemli yansıması “temsili demokrasi” üzerinde oluyor bence. Bu denli kendi içinde farklılaşmış bir toplumu sadece seçimle oluşan “temsilcileri” aracılığı ile yönetmek giderek zorlaşıyor. Bugünün dünyasında ulus-devletlerde görülen ve yaygınlaşma eğilimi giderek artan çatışma olayları da bence bu nedenle.
Çünkü bu süreç sadece ekonomik olarak değil aynı zamanda kültürel olarak da ulus-devletler içinde bir tür kutuplaşmaya neden oluyor. Kendini ulus-devletin sahibi olarak gören kimlik/ler ile göçlerle gelenler arasında bir kutuplaşmaya. Yani bir ucu “milliyetçilik” diğer ucu ise “demokrasi” talebi olan yeni ve özünde çatışmacı olan siyasi bir iklim oluşuyor.
Suriye’de bir bölge var ki bu yeni siyasi iklime bir yanıt oluşturmaya çalışıyor: Rojava! Bu “özerk” bölgede yaşayan Kürt, Arap, Türkmen, Ezidi, Süryani, Çerkes gibi birçok farklı kimlikten insan yeni bir demokrasi denemesi yapmakta. Bu yeni demokrasinin özü halkın toplumsal karar süreçlerine ve yönetimine doğrudan katılması.
ROJAVA’DA YENİ BİR DEMOKRASİ DENEMESİ
Kuruluşunda çok-kimlikli, çok-inançlı heterojen toplumsal bir yapıya sahip olan ülkelerde bu siyasi iklim başından beri var olsa da küreselleşmeyle hızı arttı. Ortadoğu’da “Arap Baharı”yla başlayan bu siyasi iklim giderek çevre ülkelere doğru yaygınlaştı. Suriye de, Libya’da, Mısır’da ve Türkiye’de olan siyasi gerginliklerin ardında bence böyle bir süreç var.
Bu arada Suriye’de bir bölge var ki bu yeni siyasi iklime bir yanıt oluşturmaya çalışıyor: Rojava! Bu “özerk” bölgede yaşayan Kürt, Arap, Türkmen, Ezidi, Süryani, Çerkes gibi birçok farklı kimlikten insan yeni bir demokrasi denemesi yapmakta. Bu yeni demokrasinin özü halkın toplumsal karar süreçlerine ve yönetimine doğrudan katılması. Halkın yöneticilerini seçmesi, onları denetlemesi ve gerekli görürse de onları değiştirebilmesi.
Doğrusu yukarıda yapmaya çalıştığım analizin vardığı yer işte böyle bir yeni demokrasi denemesine olan ihtiyaç. “Temsili demokrasi” yerine “katılımcı yeni bir demokrasi” arayışı. Bu bir arayış kuşkusuz. Ama Rojava’da hayata geçirilmeye çalışılan böyle bir arayışın ortaya koyacağı başarı ya da başarısızlıklar insanlığın önündeki siyasi arayışlara da yön verecektir. Buradaki en önemli sorun böyle bir arayışı yapmak kararlılığında olan insanların sahip oldukları “zihniyet dünyası”. Çünkü böyle bir yeni demokrasi arayışı, bu arayışa konu olan insanların zihniyet dünyalarının da “demokrat” olmasını gerektiriyor. Rojava bu bakımdan çok önemli.
Ama aslında potansiyel olarak böyle bir arayışın zemini bizde de var. Türkiye kuruluştan beri çok-kimlikli ve çok-inançlı bir toplumsal yapıya sahip. Her ne kadar kurucu babalar “Türklük” ve “Sünnilik” üzerinden bir ortak payda üreterek Cumhuriyeti kurmuşlarsa da bu kimlikler o ortak paydanın oluşmasını sağlamamış. O nedenle de Türkiye siyasi atmosferi, kendilerinin ülkenin sahibi olduğuna inanan “Laikler”le, “İslamcı siyasetçiler” arasında bir gerginliği üretirken bir başka gerilim hattı da Kürtler+Aleviler+sol gruplar ile bu kimlikler arasında oluşmuş durumda.
Rojava’yı yok etmeye çalışmaktansa ona bir şans vermek yalnızca Türkiye’nin değil aynı zamanda Suriye’nin de çıkarınadır. Bunun insanlığın yararına olduğu da bir başka gerçek.
ROJAVA’YA ŞANS VERMEK TÜRKİYE VE SURİYE’NİN DE ÇIKARINA
Türkiye toplumu bu gerginliklerle 20-30 yıldır baş edemedi. Darbeler darbe girişimleri oldu vs. Ne bundan önce “laik” yönetimler ve ne de “20 yıllık” “Siyasal İslam” Türkiye’nin potansiyellerini ortaya koyacak yeni bir siyasi iklim yaratamadı.
Bugün geldiğimiz yerde nereye evrileceği belli olmayan Türkiye siyaseti yeni bir bakış açısı arıyor. En azından arayanlar var. Bizim önerimiz ise bu yazıdaki muradımız. Yani Rojava’da denenen modele benzer katılımcı bir siyaseti tartışmaya başlamak. Bu konuda atılacak adımlar Türkiye’de “Kürt sorunu” gibi kimlik sorunlarının çözümüne olduğu kadar bütün dünyaya da yeni bir demokratik siyasetin mümkün olabileceği ilhamını verebilir. Çünkü bizim olduğu kadar Batı ulus-devletlerin de böyle bir ilhama çok ihtiyaçları var.
Rojava’yı yok etmeye çalışmaktansa ona bir şans vermek yalnızca Türkiye’nin değil aynı zamanda Suriye’nin de çıkarınadır. Bunun insanlığın yararına olduğu da bir başka gerçek.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025