Erol KATIRCIOĞLU
“Biz eskiden sokağa çıkardık, etrafımız bizi çok severdi. Karşımızdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var. Bu bizim yüzde 50 oy almamıza engel olmaz ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir. Biz yumuşatmalıyız.”
Bu sözleri, zaman zaman “topuzun ucunu kaçıran” konuşmalar yapsa da AKP içindeki az sayıda sağduyulu sayılabilecek insandan biri olan Bülent Arınç iki gün önce söyledi. Türkiye’de siyasi alanın gerçek fotoğrafı da bence bu. Doğrusu bu denli derin sayılabilecek kutuplaşmanın tek müsebbibinin AKP olduğunu söylemek de doğru değil kuşkusuz. HDP hariç diğer bütün partilerin siyasetteki vaziyet alışları bence kimlikçi ve kutuplaştırıcı. Arınç’ın sözünü ettiği son durum ise bu kimlikçi ve kutuplaştırıcı siyasetin bizi getirmekte olduğu tehlikeli nokta.
Bu köşede oldukça çok sayıda kimlik ve kutuplaşma üzerine yazılar yazdım. Türkiye sosyolojisindeki parçalılığa dikkat çekerek, bu parçalılığın kendini siyasi alanda yeniden üretebildiğine ve sonuçta siyasi partilerin içinde vücut bulduğuna vurgu yaptım. Az sayıda da olsa yapılan önemli ampirik çalışmalardan birinde, örneğin: “...Ülkedeki siyasi partiler ve seçmen yapısı da dikkate alındığında bu durum, siyasi düzeyde yaşanan sosyal mesafenin, toplumdaki kutuplaşmanın temel eksenini oluşturduğuna ve etnik ve mezhepsel boyutlardaki sosyal mesafeyle iç içe geçtiğine işaret etmektedir” sonucuna varılmasını bu düşünceleri doğrulayan tesbitlerden biri olarak vurgu yaptım. (“Türkiye’de Kimlikler Arası Kutuplaşmanın Sosyal Mesafe Üzerinden Ölçümü ve Toplumsal Güvenliğe Etkisi” adlı M. Sadi Bilgiç, F. Serap Koydemir ve S. Akyürek’in Bilge Strateji Dergisi’nde yayınlanan çalışmalarını.) Sonuç olarak kadim bir tarihi olsa da post modern zamanlarda karşımıza çıkan bu kutuplaşma olgusunun ülkenin kaotik toplumsal bir ortama sürüklenmesi potansiyeli taşıdığını unutmamak gerekiyor.
İşte böyle bir siyasi ortamda HDP’nin siyasi varoluşu ve söylemi dikkatle değerlendirilmelidir. Kimileri “Türkiyelileşme” önerisini Kürtlerin de, HDP’nin de “Türkiyeli” olması gerektiği gibi anlamakta. Oysa “Türkiyelileşme”si gereken ne Kürtler ve ne de HDP’dir. Türkiyeli olamayan kimliklerine sıkışmış ve bu nedenle de ülkeyi kutuplaştırmış AKP; MHP ve CHP gibi partiler ve bu partilerin destekçileridir. Çünkü “Türkiyelileşme”, Türkiyeli farklı kimliklerin birlikte bir yaşam iradesi ortaya koymalarıyla ilgili bir kavramdır ve böyle bir vizyona ve böyle bir siyasete sahip, neredeyse tek parti de HDP’dir.
Bu çerçeveden baktığımızda Bülent Arınç’ın biraz şaşkınlıkla fark ettiği kutuplaşmanın, siyasi düşünceleri farklı siyasi partilerin varlıkları nedeniyle değil bu toplumda benzer kültürel kimlikleri olan insanların bu farklı partilerde yer alıyor olmalarıyla ilgili olduğunu görmemiz gerekir. Böylelikle partiler arasındaki kutuplaşma, toplumdaki sosyal farklılıkları kendine çeken bir mıknatıs gibi çalışarak daha derin sosyal ve kültürel kutuplaşmaları besliyor. Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun ve Bahçeli’nin söylemleri işte böyle bir kutuplaşmanın değirmenine su taşırken, Demirtaş topluma birlikte yaşayalım diyor.
Karar tabii ki 7 Haziran’da sizin...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025