Erol KATIRCIOĞLU
Pazar günü HDP’nin Genel Kurul’u yapıldı ve yeni Eşbaşkanlar ve Parti Meclisi belirlendi. Eşbaşkanlar değişmedi ama Parti Meclisi’nin üçte ikisi değişti. Kurul’da özellikle Selahattin Demirtaş’ın konuşması HDP ile ilgili eleştirilere cevap vermek yanında HDP’nin “Türkiyelileşme” vizyonuna bağlılığı üzerine oldu. Bu konuşmanın ve verilen mesajların yanısıra Parti Meclisi’nin önemli bir çoğunluğunun değişmiş olması önümüzdeki dönemin zorlu bir dönem olacağının bilinciyle hareket edildiğini gösteriyordu. Ama verilen mesajların, HDP’nin, daha doğrusu ülkedeki demokrasi güçlerinin ağır yükünü kaldırabilmek açısından yeterli mesajlar olduğunu söylemek mümkün mü?
Doğrusu kabul etmemiz gerekir ki bugün, HDP’nin çıkış zamanının koşullarından farklı koşulların olduğu başka bir dönemdeyiz. Bu dönemde HDP’nin, ülkedeki “mağdur kimliklerin” hepsini kuşatan, onların taleplerini taşıyan ve demokrasinin çıtasını yükseltmek amacıyla davranan bir parti olduğunun altının çizilmesi artık yeterli bir duruş değil. Daha derine inen yeni politikalara, yeni bakış açılarına ve yeni fikirlere ihtiyaç var. Değişen koşullardan en önemlisi, ülkeyi yöneten AKP kadrolarının iradelerini tümüyle Cumhurbaşkanı’na teslim etmiş oldukları ve hemen her konuda ona danışmadan davranmadıkları. Üstelik de Bakanlar Kurulu’nda yükselen eleştirel cümlelerle de uğraşmadan, bütün bu türden işleri Başbakan’a devrederek daha da rahatlamış olan (bu anlamda devlet sistemini daha da yukarıdan kontrol etme imkanını bulmuş olan) Cumhurbaşkanını ülkeyi yöneten tek erk haline getirdi.
İkincisi, eskiden (mesela doksanlarda) hükümetler ve ordu arasında ikircikli sayılabilecek ilişkilerin yerini daha net bir ilişkinin almış olması. Biraz açacak olursak, ülkedeki anayasa ve kanunlara ve de parlamentoya rağmen ordunun Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana üstlenmiş olduğu “koruma” görevinin siyasiler üzerinde yarattığı korkunun sonuna gelmiş olmamız. Burada Ergenekon, Balyoz gibi davalarla bu geleneğin sonlanmış olması ordunun tümüyle siyasi erkin emrinde olması anlamına geldiğinden Cumhurbaşkanının elinin çok daha serbest hale gelmiş olması.
Üçüncüsü, Cumhurbaşkanı’nın, geçmişte toplum karşısında söylediği “Tüm milliyetçilikleri ayaklarımın altına aldım”, “Kürt sorununu çözmek için baldıran zehiri bile olsa içerim” cümlelerini unutması sonucunda Kürtlere karşı açık bir “düşmanlıkla” davranması. Her ne kadar bu “düşmanlığı” PKK’ye yönelik gibi görünse de bu örgütün Kürt halkının önemli desteğini alan bir örgüt olması aynı zamanda Kürtlere ya da PKK gibi düşünen Kürtlere karşı da düşmanca duygulara sahip olduğunu göstermekte.
Dördüncüsü ise, siyasi erkin, yani Cumhurbaşkanı’nın, Kürtlerin yanı sıra, Kürtlerin de mağduriyetine son verecek, ama bu arada ülkede kimliklerinden ötürü sorunları olan ve bu nedenle de yeni demokratik haklara ihtiyaç duyan kesimlere karşı da (akademisyenlerin imzaları konusunda olduğu gibi) demokratik olmayan bir tutumu, neredeyse bütün dünyaya, bütün evrensel değerlere karşı alabiliyor olması. Bütün bunlar demokratik güçlerin karşısında bir zamandan beri ortaya çıkan yeni koşullar.
Peki ne yapmalı? Ülkedeki siyasi ortamın “kimlikler üzerinden” biçimlendiği noktasından hareket edersek, yapılması gerekenin, HDP’nin, “Laik ve modern kimlik”le “İslami kimliğe” karşı yapıcı bir eleştirel yaklaşım içinde politikalar üretmesi olduğunu söyleyebiliriz. Bir yandan “laik ve modern kesimin” devletçilikle ve Kemalizmle yüzleşmesini diğer taraftan da İslami kesimin mevcut “İslamcı iktidarın” İslamiyeti nasıl araçsallaştırdığını görmesini sağlayacak bir siyaset benimsemesini gerektiriyor. Bu konuya haftaya devam edeceğim...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025