Erol KATIRCIOĞLU
Ana akım medyada “Sevgililer gününde” “romantizm” kokan yazılar yerine “savaş” kokan yazıların yer alması bile tek başına ciddi bir savaşın eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Buradan Kürt illerinde olan bitenleri “savaş” yerine koymuyor değilim ama bu kez daha büyük bir coğrafya ve etkisi yüzyıllar sürecek bir kırılma sözkonusu olabilir. Hala umutlar tükenmemiş durumda. Ama böyle bir savaş olasılığının ciddi biçimde var olması toplumumuz açısından düşünmemiz gereken bir çok konuyu da gündeme getiriyor.
İkinci Dünya Savaşı’na girmemiş bir ülkenin çocukları olarak aslında savaşın da ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Savaşa girmediğimiz halde, benim yaş kuşağımda olanlar, savaşın rüzgarlarının bile ne kötülüklere neden olduğunu anne ve babalarından duymuşlardır. Ama o kadar! Belki 1970’lerdeki Kıbrıs savaşını, ki daha sınırlı ve kısa süren bir savaştı saymak gerekir bugün bir çoğumuzun hatırlayabileceğini düşünerek. Dolayısıyla demem o ki Türkiye toplumunun çoğunluğu savaşın yaratacağı kötülüklere büyük ölçüde yabancı. O nedenle de daha temkinli konuşmak, daha soğukkanlı konuşmak, toplumu deyim yerindeyse “gaza getirmemek” gerekir.
Ama ne gezer! Başta Başbakan olmak üzere hükümetin çeşitli bakanları ve AKP’li kişilerin yaptıkları açıklamalar ve kullandıkları dil tam aksini yapıyor. “Yaptırmayız, geçirmeyiz, engelleriz, yok ederiz, günlerini gösteririz”le başlayan cümleler hükümet medyasında gırla gidiyor. Oysa dediğim gibi iktidarda olanlar onlar olduklarından daha soğukkanlı olmaları gerekenler de onlar.
Peki ya savaş istemeyenler ne yapıyor?
Onların da gündemleri gelen felaketi algılamıyor gibi. Eğer CHP’den başlayacak olursak orada gerçekten bir siyasetsizlik halinin hala sürdüğünü görüyorum. Kimileri umutlanmıştı kongreden sonra yeni yönetimle CHP ayağa kalkacak diye. Ama bir yandan “PYD’nin terör örgütü olduğu konusunda hükümeti destekliyoruz” diyen ama diğer taraftan da Hükümete tavır alıp “Savaşa karşıyız” diyen bir siyasi akıl nasıl bizi umutlandıracak bir akıl olabilir ki?
Doğrusu ben CHP’ye oy ve gönül veren kesimler arasında gerçek anlamda “sol” ve “demokrat” çok sayıda insanın olduğunu düşünüyorum. Ama ne var ki bu insanların önemli bir çoğunluğunu cezbeden bir başka parti olmadığından bu insanlar ne yazık ki CHP kadrolarına mahkum durumdalar. Oysa açıktır ki herkesin kendi kimliklerine evrilmekte olduğu bu yüzyılda “devleti kurmuş bir parti olmak”, o nedenle de “Bütün kimliklerin üzerinden bakarak tarafsız kalmak siyaseti” bugünün siyasetiyle uyuşan bir siyaset değil. Aksine bugünün siyasetinde gerçek bir demokrasi siyaseti “Bütün kimlikleri kapsayan ama sistem karşısında mağdur kimliklerden yana olan” bir siyasettir. CHP’nin benimsediği bu “tarafsız” tutumun artık anlamlı olmadığını görmek için, sanırım her şeyden önce CHP’ye oy ve gönül verenlerin, kendilerinin de “azınlık ve mağdur” bir kimlik olduklarını görmeleri gerekir. CHP içinde henüz böyle bir zihni sıçrama yaşanmadığı için de “devleti” temsil etmek ve bu nedenle de “tarafsız” kalmaya çalışmak her geçen gün CHP’yi siyasetin dışına taşıyor. Buradan gidersek kurumsal olarak CHP’den savaş karşıtlığı konusunda bir destek olmasa da CHP tabanından olacağını düşünmek mümkün.
HDP ve özgürlükçü sol siyasetlerin konumuna gelirsek, en genel anlamda savaş karşıtlığı bu kesimlerin desteğiyle yürüyebilir. Yerim kalmadığı için bu konuyu bir sonraki yazımda ele alacağım ama şimdiden şunları söylemem gerekir. Sol deyince farklı düşüncelerin olmaması mümkün değil. Ama doğrusu savaşın yakınlaştığı şu günlerde gündemi yalnızca “barış” olan, yalnızca “kardeşliğe” ve “birlikte yaşamaya” vurgu yapan bir geniş birlikteliğin tohumlarını atmak için siyasetin gündemini daraltmak gerekir. Haftaya devam edeceğim
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025