Erol KATIRCIOĞLU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara ilişkin sözleri aslında Erdoğan’ın nasıl bir “başkanlık” hayali gördüğünü de oldukça iyi anlatıyor. “Toplum”dan çok “cemaat” fikriyatı üzerine kurulmuş, o nedenle de “toplumların” farklılıklardan oluştuğunu, farklı fikirlerden ve farklı çıkarlardan oluştuğunu görmeyen bir hayal bu. Asıl önemlisi de “çoğunluk cemaatin” lideri olduğu bilinciyle kurulan ve cemaat kültürünün “Yedirmeyiz!” diyeceğinden fazlaca emin olan bir hayal. Böyle bir hayalin nedenleri konusunu sanırım “psikologlara” ya da “psikiyatristlere” bırakmak gerek. Ama sonuçları herkesi yakından etkilediğine göre hepimizin de söyleyeceği bir şeyler olmalı.
Cumhurbaşkanı, “Anayasa Mahkemesi, bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım ama kabul etmek durumunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum” demişti. Peki Cumhurbaşkanı bu sözleriyle AYM kararına nasıl “sessiz” kalmış oldu ki? Bu “ses”in bomba tesiri yaptığı ortada olduğuna göre...
Demek ki Cumhurbaşkanı bu sözleriyle, meselenin AYM’nin kararından çok tüm bir sistemin değişmesi olduğunu bize hatırlatmak istemiş. Tabii bu sistemin kendisinin ta başında olduğu bir sistem olacağını da... Daha açıkçası her geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, tepesinde yalnızca kendisinin olduğu bir sistem arzuladığını giderek açığa vuruyor. Arzuladığı, yargının da yürütmenin de yasamanın da kendisine bağlı olduğu bir sistem bu.
Son olarak İMC TV’nin yayınlarının uyduruk bir gerekçeyle ve yasalara uygun olmayan bir biçimde karartılması da bu arzunun ortaya çıkış biçimlerinden biri. Özellikle CNN ve NTV’nin de hizaya getirilmesinden sonra İMC, yandaş medyanın verdikleri dışında bilgi veren az sayıda kanaldan biriydi. İMC’nin karatılması bu nedenle de Cumhurbaşkanı’nın arzuladığı yeni düzenin nasıl bir düzen olacağının ilk provalarından biri oldu.
Uzatmayalım. Türkiye, bugün “devlet” dediğimiz idari mekanizmaların başında olan bir grup siyasetçi ile askerin de katkısıyla bilinmez bir yola doğru gidiyor. Bilinmez diyorum, bu lafın gelişi, aslında Suriye örneğinde gördüğümüz gibi en azından sonuçları bilinen bir yola doğru savruluyor. Bu gidişe dur diyecek siyasi bir çaba çıkarmak gerekiyor. Bu çaba yalnızca kendi kimlik çevremizle yürütebileceğimiz bir çaba olamaz. Olamaz çünkü tehlike tam da burada, yani kendi kimliğimizin söylemi içinde kalmak, oradan çıkamamak. Oysa yeni bir Türkiye’nin yaratılabilmesi ancak ve ancak bütün mağdur kimliklerin bir araya gelmesiyle yeni ve demokrat çok kimlikli bir demokrasi inşa etmekle mümkün.
O zaman yapılması gereken, bütün sol ve demokrat siyasetlerin kendi kimliklerinden çıkarak bir araya gelmeleri ve basit cümlelerle ama vazgeçilmez olanın altını çizen bir demokrasi şiarı etrafında birleşmeleri, birlikte bir eylemlilik içine girmeleri. Kimsenin kimseyi yabancılaştırmadığı, doğrunun ve güzelin ancak birlikte etkileşerek gerçekleştirilebileceği yeni bir zihniyetle...
Böyle bir çabanın yoğunlaşabileceği en yakın alanlardan biri, tabii ki Kürtler, Müslümanlar ve modern kesimler olmalı. Müslümanlardan kastım, “gerçek” sıfatıyla nitelenebilecek olanlar. Yani gerçekten olan bitene cebinden değil de gönül gözünden bakanlar. Modernlerden kastım da, topluma yukarıdan bakan iyi yetiştiğini düşünen, yatıp kalkıp “devleti biz kurduk”, “diyaneti de biz kurduk” gibisinden tekerlemelerle siyaset yapanlar değil, Batı’daki özgürlük ve adalet anlayışları çerçevesinde gelişmiş duyargaları olanlar.
Zaman azalıyor. Dediğim gibi her geçen gün inanılmaz pervasızlıklarla yönetilen bir toplum olduk. Yapmamız gereken de belli.
Haydi bir cesaret!
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025