Erol KATIRCIOĞLU
Bir zamandan beri görülen bazı işaretlerden yeni bir dünyaya doğru evrilmekte olduğumuz anlaşılıyor. İçinde yaşadığımız toplumların düzenlerini kuşatan ve kırk yıldır sürmekte olan küreselleşme iklimi artık değişiyor. Bu iklim değişirken bugün siyaset yapan hemen tüm siyasi partilerin siyasi vizyonlarının aynı kalması mümkün değil. Bırakın siyasi partiler gibi çok sayıda insanın yer aldığı organizasyonları, tek bir insanın bile dünyaya bakışı bu yeni koşullarda aynı kalabilir mi?
Aynı da kalmıyor aslında. Örneğin AKP’de ifade edilen siyaset giderek daha fazla İslamcı, Osmanlıcı ve içe kapanmacı bir nitelik alıyor. Yani bugünün anti- küreselleşme iklimine uygun. Oysa iktidara gelirken AKP’nin vizyonu tam tersine daha demokrat ve dışa açılmacı idi. Bu nedenle de AKP’nin bu yeni iklime kendini uyarladığını söylemek mümkün.
CHP’ye gelince, CHP, nerede durduğu pek belli olmayan bir vizyona sahip. Bir ayağı Osmanlı’nın başına gelenlerden dolayı duyduğu travmayı hala atlatamadığından devletçi ve milliyetçi. Bir ayağı da Batı’cı ve seküler olduğundan dışa açılmacı. Bu iki fikriyat arasında gidip geliyor. O nedenle de siyasi vizyonu yeni iklimde de adeta sörf yapıyor. Bir Batı’yı azarlıyor, bir Doğu’yu. MHP’nin durumu da CHP’den farklı değil. Bir taraftan modern milliyetçi bir Türkiye hayaline sahip, diğer taraftan da İslamcı bir siyasete yakın duruyor.
HDP ise belki de siyasi partiler arasında küreselleşme sürecini en iyi okumuş ve bu sürece en sadık kalmış parti. Özellikle küreselleşmenin ima ettiği farklılıklarla birlikte yaşamak vizyonunu içselleştirmiş bir parti. O nedenle de Türkiye gibi parçalı dokulu bir toplumda “Türkiyelileşme” düşüncesi etrafında ortak bir birlikte yaşama zemini için mücadele ediyor.
Aslında bu yazıdaki muradım diğer partiler bir yana daha çok HDP’nin bu yeni iklimdeki siyasi geleceği üzerine birkaç söz söylemek. Türkiyelileşme siyasetini doğru bulmuş ve destek vermiş biri olarak şu soruyu kendime sormak zorunda hissediyorum. Ulus devletlerdeki egemen kimliklerin siyasetleri azınlık kimlikleri dışlayan bir şekle bürünürken azınlık kimliklerin siyasetleri aynı kalabilir mi? Azınlık kimlikler, böyle bir ortamda “birlikte yaşama” fikri etrafında diğer kimliklerle birlikte siyaset yapmaya devam mı etmeli yoksa her bir kimliğin içinde yine “birlikte yaşama” fikri etrafında yeni bir demokrasi siyaseti mi örgütlemeli?
Böyle düşünmemin nedeni ise siyasetin kimlikler etrafında örgütlenmesi ile kimliklerin kendi içlerine kapanmaları. Öyle ki, bir kimliğin içinden birinin söyledikleri diğer bir kimliğin mensupları tarafından duyulmuyor bile. Kimlikler kendi içlerinde belirli bir inanç ve değer sistemi üretiyor olduklarından bu sistem içindeki bireyler de öteki kimliğin bireylerinin ne dediğini duymadığı gibi duysa da önemsemez hale gelmiş durumdalar. Dolayısıyla böyle parçalı kimlik dokusu olan toplumlarda kimlik siyaseti birbirinin ne dediğini dahi anlayamayan bireylerden oluştuğundan yapısal olarak çatışmacı bir siyaset olarak karşımıza çıkıyor.
Peki ama melezleşme mümkün değil mi diye bir soru da sorabiliriz. Özellikle HDP’de gördüğümüz azınlık kimliklerin melezleşme çabaları, bu çabalara katılanların birlikte yaşam ve demokrasi konularında ortak bir fikriyata evrilmelerini sağlıyor sağlamasına ama aynı zamanda onların kendi mahallelerinde marjinalleşmelerine de neden oluyor. Yanılıyor olabilirim ama en azından benim gözlemlerim bu yönde. Eğer bu gözlemlerim doğruysa o zaman bu türden melezleşme çabaları aynı zamanda enerjilerimizin de boşa gitmesi anlamına gelmiyor mu? Bu durumda önümüzdeki yeni siyaset, değişen iklimi dikkate alarak herkesin ait olduğu kimliğin içinde ve fakat Türkiyelileşme perspektifinde bir siyaset olmalı (mı?).
Ne dersiniz?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025