Erol KATIRCIOĞLU
Dünkü yazımı sert bulanlar oldu. Cemaat’le Ali Bayramoğlu’na yapılan çirkin saldırı arasında nasıl bir “illiyet” bağı bulduğuma ilişkin sorular soranlar oldu. Oysa yazımı dikkatle okuyanların benim açıkça bir “bilgi”den çok olaylar arasındaki “ilişkisel” durumdan yola çıkarak bir yorum yaptığımı anlamış olmaları lazım.
Bir de herhangi bir somut bağ olmasa bile olaylar arasında böyle bir anlam çıkarmanın mümkün olabileceğinden giderek yine de “Cemaat”in bir açıklama yapmasında yarar olduğuna dikkati çektiğimi de anlamış olmaları lazım.
Dünkü Taraf’ta Cemaat’e yakın yazarların ifadelerinin yer aldığı haberden böyle bir anlam çıkarmak mümkün müdür doğrusu bilmiyorum.
Türkiye’de siyaset “çatışmacı” bir siyaset olduğu için bazen çatışmada kullanılan araçlar modern zamanların “meşruiyeti” anlayışının gerisinde kalıyor. Centilmence yapılması gereken bir yarışma en aşağılık aletlere tevessül edilerek kavgaya ve karalamaya dönüşüyor. Bu durumun bizdeki “demokrasi” zihniyetinin darlığı kadar “cemaatler” arasındaki kavganın şiddetiyle de ilişkisi var.
Demokrasi bir “çatışma” rejimi değildir ama aynı zamanda bir “uzlaşma” rejimi de değildir. Demokrasi bu ikisinin arasında deyim yerindeyse bir “çekişme” rejimidir. Demokrasinin bir “çatışma” rejimi olması toplumun birbirlerini ötekileştiren bir cemaat toplumu olduğunu gösterir. Nasıl ki bir “uzlaşma” rejimi olması “askercil” ya da “otoriter” bir toplum olduğunu gösterirse.
O nedenle de demokrasilerde “düşmanlar” değil “rakipler” vardır. Birbirlerini yok etmeye değil ama birbirlerini kendi taleplerinin haklılığına ikna etmeye çalışırlar. Türdeş değillerdir. Aksine farklılıkları vardır ve bu farklılıklarıyla birlikte yaşamak isterler. Demokrasi ise bu farklı taleplere“yarışmacı” bir süreçte birbirlerini ikna yoluyla yürümeyi mümkün kılan mekanizmalar sağlar. Bu anlamda demokrasiler, “her zaman” ve “herkes” için “en iyi” sonuçları üretmez. Ama her zaman ve herkes için en iyi olana ulaşmanın önünü açık tutarlar. Demokrasi o nedenle deDerrida’nın dediği gibi “gelmekte olan”dır. Daha henüz gelmemiş, gelmekte olan ve her zaman gelmesi için çaba çıkarılması gereken bir sistemdir.
Bunları yazmamın sebebi de sanırım açıktır. Türkiye’de siyasetler ve siyasi partiler “cemaatler”üzerinden yürüyor. Cemaat derken aslında bir “kimlik” kastediyorum. Bu kimlikler “İslami”, “laik”,“milliyetçi”, “Kürt” vs. gibi olabileceği gibi birinin adına ve bir geleneğe bağlı olmakla da ilgili olabilir.
Toplumda bir kısım insanın böyle “cemaat” biçiminde biraraya gelmelerinin nedeni ise kendi değer verdikleri fikirlerin ya da “ortak” ne varsa onların yaşanmasını arzu etmeleriyle ilgilidir. Buraya kadar bence bir sorun da yoktur. Ama ne zaman bu “cemaatler” kendi değer verdiklerinin diğerleri tarafından da kabul edilmesini isterler, o zaman siyasi alanı da “çatışmacı” bir alana çevirirler. Çatışmanın ise en azından “centilmence” yapılmasını beklersiniz ama ülkenin pratiğinde bu“centilmenlik” ortaya çıkmaz, aksine en ağır ataerkil dünyanın aletleri ortalığı kaplar vs.
O zaman demokrasi de bir “orta oyununa” döner. Liderler birbirlerine küfür de ederler, birbirlerinin ellerini de sıkarlar ve yeri geldiğinde de sarılıp öpüşürler de. Sanki bu çok daha ileri bir insani yaklaşımın bir ürünüymüş gibi. Demokrasi var ya, derler.
Türkiye’de demokrasi bir “çatışma” rejimidir. Cemaatler siyasi parti kılığında olsun, dernek ya da platform kılığında olsun kendi kimlik taleplerinin diğerlerince kabul edilmesi üzerine siyaset yapıyorlar. Kimse, gördükleri insanların Türkiyeli insanlar olduklarını ve aslında ortak dertlerinin de kendi kimlikleriyle rahatça yaşayabilecekleri bir demokrasiye sahip olamamak olduğunu görmüyor sanki. O nedenle “ha babam de babam” çatışıyorlar. Hemen her alanda...
Bu iş değil. Kimseye çamur atarak siyaset yapmayalım.
Eğer çatışacaksak hiç olmazsa bunu mertçe yapalım...
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025