Erol KATIRCIOĞLU
Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya kararıyla, İslami kesimleri modern dünyaya taşımak üzere çıktığı yoldan vazgeçip, bu kesimler içinde daha “radikal” olanların geleneksel taleplerine teslim oldu. Ayasofya’nın ibadete açılması ile medyaya yansıyan görüntülerden anlaşılan bence bu.
AKP, bir siyasi parti olarak ortaya çıktığında İslami duyarlılıkları yüksek ve fakat modern dünyaya da yabancı olmayan bir siyasi kadro ile iktidara gelmişti.
Erdoğan, Cumhuriyet’in başından beri var olan ve fakat Cumhuriyet’in Batı’cı ve “laik” ideolojisinin dışında kalmayı tercih etmiş ve bu nedenle de kendini laik iktidarların baskısı altında hissetmiş İslami kitlelerin maddi ve manevi koşullarının yükseltilmesi amacıyla bir siyaset kurgulamıştı.
Bunun için, sekülerlerin beklediğinin tam aksine modern dünyayla aşık atmak isteyen bir tutum izlemiş, Avrupa Birliği ile yakınlaşmaktan çekinmemiş ve bu çerçevede çeşitli reformlara imza atmıştı. Bu yapılanların yabancıların ülkeye olan güvenini arttırması ülkenin ekonomik olarak da hızlı büyümesini sağlamıştı vs.
Erdoğan’ın modernleşme yönünde bu politikası İslami kesim içinde bütün kesimlerin desteğini almadı kuşkusuz.
Özellikle bu dönemde İslami kesim içindeki sınıflaşmalar ve laik devlet politikalarının baskısının kalkması İslami kesim içinde farklılaşmaların da ortaya çıkmasına neden olmuştu. Çünkü yıllara dayanan laik devlet baskısı, İslami kesim içinde bu farklılıkların görünür olmasını önlemişti.
Ama şimdi baskı kalkmış ve onlar iktidara gelmişlerdi ve bu kesim içindeki her grup güneşin altında kendi yerini talep ediyordu. Nitekim bu farklılaşmaların en önemlisi Fetullah Gülen taraftarlarıyla yaşandı. Ama hepsi bu değildi. Özellikle daha “radikal” Cihadist İslamcı kesimler, Batı’nın değerlerine düşman kesimler ve başkaları, AKP ile yollarını kesmek noktasına gelmişti.
Ama ne var ki, bu kesimler, AKP’nin İslami gelenekli bir parti olması nedeniyle AKP’den tümüyle kopmadılar. Nitekim Erdoğan da zaman zaman oralardan gelen talepleri karşılayarak yoluna devam etti.
Fakat bugünlerde, siyaseten tükenmeye başlayan ve özellikle ülke ekonomisini tam bir iflasın eşiğine getiren Erdoğan, bu erimeyi önlemeye yönelik olmak üzere bu kez daha “radikal” İslamcı kesimleri karşısına alamadı ve onlara teslim oldu.
Erdoğan, daha bir yıl önce, Yeni Zelanda saldırısının ardından bu kesimlerden gündeme gelen Ayasofya’nın ibadete açılması çağrılarıyla ilgili olarak şöyle demişti:
“Bu işin bir siyasi boyutu var, yanı var. Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, ‘Ayasofya’yı dolduralım’ diyeceksin. Büyük Çamlıca Camii’ni yaptık, 4-5 tane Ayasofya eder. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah. Biz ne zaman neyin nasıl yapılacağını çok iyi biliyoruz. Bu namussuzlar böyle dedi diye biz adım atmayız.”
Dün itibariyle, kuruluşundan 1000 yıl boyunca kilise, 500 yıl boyunca camii olarak kullanılan bu bina, bir evrensel miras olarak müze statüsüne getirilmişken şimdi de 86 yıl sonra yeniden ibadete açılmış oldu.
Bu açılışın, Erdoğan’ın, MHP’nin kancasından sonra şimdi de “radikal” İslami kesimlere, yani “AKP’ye mesafeli, DEAŞ’a yakın” kesimlere mahkum bir politikaya gömülmesinden başka bir anlamı yok. Nereden nereye!? AB reformlarından, pandemiye rağmen kitlesel namazlara…
Ne diyelim? Hayırlısı…
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025