Hasan CEMAL
Tatilde birikenler (1)
Uludere katliamından dolayı nasıl devlet, hükümet özür dilemek zorundaysa, Gaziantep katliamından dolayı da Kandil, PKK özür dilemek, hatta günah çıkarmak zorundadır. PKK’nın katliamı üstlenmemiş olmasının herhangi bir inandırıcılığı yoktur. Geçmiş sicilindeki kara lekeler, böyle bir inandırıcılığı havada bırakmaktadır.
Evet öyle, Uludere katliamı nasıl devletinse, Gaziantep katliamı da PKK’nındır!
Uludere’den dolayı devlet, hükümet nasıl özür dilemek zorundaysa, Gaziantep katliamından dolayı da Kandil, PKK özür dilemek, hatta günah çıkarmak zorundadır.
PKK’nın katliamı üstlenmemiş olmasının herhangi bir inandırıcılığı yoktur. Geçmiş sicilindeki kara lekeler, böyle bir inandırıcılığı havada bırakmaktadır.
Ahmet Altan’ın deyişiyle:
“Yeryüzünde, çocukları diri diri yakarak öldürmeyi haklı gösterebilecek hiçbir kutsal dava yoktur.”
Hiç akıldan çıkmasın:
Barış, namlunun ucunda değildir.
Terör, şiddet çıkmaz sokaktır.
Kinle, nefretle bir yere gidilemez.
Barış diyorsak, önce parmaklar tetikten çekilecek, silah sesleri susacaktır.
PKK gerçek bir ateşkes ilan ettikten sonra, devletin de taraf olacağı ve her türlü provokasyona dayanıklı bir barış süreci başlayacaktır.
Öyle bir barış süreci ki, kolayından zoruna doğru, sabırla zamana yayarak, aşama aşama işleyen ve ucunda silahların gömülmesiyle dağdan inişin yer aldığı, kan ve gözyaşının tamamen kesildiği uzun bir barış süreci...
Burada duruyorum.
Kim bilir kaç kere yazdım bunları.
Gittikçe sıradanlaşıyorlar.
Geçerliklerini koruyor olsalar da öyle.
Türkiye kendisini öylesine kanlı bir dehşet sarmalına kaptırmaya başladı ki, artık sözün hükmü kalmıyor.
Böylesine kanlı dalgaları özellikle 1990’lardan beri kaç kez yaşadı bu topraklar.
Ama ders çıkarabildik mi?
Tek kelimeyle hayır.
Ders çıkarabilmiş olsak, ne Uludere’ler, ne Gaziantep’ler olurdu.
Geçmişten ders çıkarabilmiş olsak, ne gazetelerin manşetleri, ne köşe yazarlarının tepkileri, ne de siyasetçilerin açıklamaları bu kadar tek tipleşir, içleri bu kadar boşalır, koflaşırdı.
Yıllardır hep aynı şeyler yapılıyor, aynı şeyler söyleniyor. Ve her seferinde sonucun değişeceği sanılıyor.
Ama değişen bir şey olmuyor.
Hep kan ve gözyaşı...
Hiç olmazsa, hep aynı şeyi yapıp farklı sonuç bekleyenlere ne dendiğini bir an düşünebilsek...
Ben hâlâ devlet ve hükümette de, Kandil ve PKK’da da bu işin böyle silahla, şiddetle, terörle devam edemeyeceğine inanan insanların varlığına inanıyorum.
İnanmak istiyorum.
Türkiye’nin bu meselesi katliamlarla, Kandil’e bayrak sloganlarıyla, asker ve PKK’lı ölümleriyle çözülemeyecek kadar derin bir meseledir.
Bu mesele elde silah çözüm rayına oturmaz, tersine derinleşir.
Ama tarihin öyle anları olabiliyor ki, çözüm, kan gölü büyümeden kafalara dank etmiyor. Acılar tarifsiz hale gelene kadar iki tarafın şahinleri pes etmiyor. Ve yangına körükle gidenlerin borusu ötmeye devam ediyor.
Peki ama ne zamana kadar?
Yeterince acı çektik sesi duyulana kadar... Hepimizin meşru acıları var ama bu artık böyle devam edemez sesi, silah seslerini bastırana kadar...
Anlaşılan, bizde henüz tarihin bu anı kapıyı çalmış değil. Bu nedenle, hep aynı şeyleri yazmak içimden gelmiyor.
Demek ki çekilen acılar, akan gözyaşları daha yeterli değil.
Demek ki acılar daha bizi çözüm için olgunlaştırmış değil.
Demek ki ölümü, şiddeti hayat tarzı olarak seçenler ağır basmaya devam ediyor. Ve onları sırtımızdan atabilecek siyasal cesaret ve kararlılığı ve de demokratik ‘oyun planları’nı, ‘end game’leri bunca acıya rağmen hâlâ sahneye çıkaramıyoruz.
Kanlı bir kısırdöngünün gittikçe yoğunlaştığı kabus gibi bir dönemde aklın, sağduyunun esamesi de okunmuyor.
Yazık!
İnşallah daha kötü günler görmeyiz.
‘Tatilde birikenler’in ikincisi yarın.
Yazarlar
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024