Hasan CEMAL
Ecevit 1980’lerde partisini ‘dikensiz gül bahçesi’ne çevirdi. Baykal da, partisindesadece kendi sesinin duyulacağı hiziplerüstü bir yapı kurmaya çalıştı, başarılı da oldu. Ama Ecevit de, Baykal da genellikle hep yüzde 20’lerde kaldılar, seçim kazanamadılar. Ne mi demek istiyorum?..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yakınlardaki iki çıkışını önemsiyorum.
Biri, Menderes’le ilgili.
Diğeri de Oslo’yla.
Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı olarak, 1960’taki 27 Mayıs darbesinin idam ettiği Başbakan Menderes’in kabrini ziyaret etti, çiçek koydu ve şunları söyledi:
“Bu ülkede huzur olsun, barış olsun. Siyaset kin üzerine kurulmaz, siyasette kin üslubu olmaz. Görüş farklılıkları toplumun zenginliğini gösterir. Türkiye’nin barışa ve huzura ihtiyacı varsa, bu ziyaret ezber bozmak olacaksa, evet, ben buraya ezber bozmaya geldim. Tarih bize ders verdi. Dersimizi aldık, öğrendik. Kin ve nefreti eken hiçbir siyasal anlayış başarılı olamamıştır.
Kılıçdaroğlu, Oslo konusunda da şöyle dedi:
“Silah bıraktırılacaksa terör örgütüyle görüşmelere devam edilmeli, bu görüşmeler devam etmeli. Ancak anayasa ve idari yapı konusu terör örgütüyle o masada konuşulmamalı.”
Kılıçdaroğlu’nun bu iki konudaki sözleri, CHP’nin eski, geleneksel, alışılmış devletçi çizgisinden ayrılıyor.
Her iki açıklamanın da altında, siyasal barış ve ona duyulan özlem yatıyor. Siyasette kavgacı ve çatışmacı olmayan bir üsluba, söyleme dönük hasret yatıyor.
Halk Partisi Genel Başkanı olarak 27 Mayıs’ı darbe ilan etmek de, yarım asır sonra da olsa, gidip Menderes’in kabrini ziyaret etmek de, ülkenin her geçen gün kan gölüne döndüğü bir ortamda, Oslo’yu anımsatmak ve PKK ile ‘görüşme’den söz edebilmek de siyasi ve insani bakımlardan olumlu jestlerdir.
Dudak bükülmesi yanlıştır.
Malum, CHP’nin içi karışık.
CHP yöneticilerinin kafası karışık. Kılıçdaroğlu ne kadar sinirlenirse sinirlensin, gerçek bu. Kılıçdaroğlu bir şey söylüyor, ertesi gün parti içinden bir başkası tam tersini söyleyebilir.
Yeni CHP deniyor, ama ertesi gün eskinin eskisi sesler yükseliyor. Hatta öyle ki, eski çizginin mümtaz temsilcileri bir bakıyorsunuz parti sözcüsü olmuş...
Ayrıntıya girmek istemiyorum
CHP’nin bu halleri beni yıllar öncesine götürdü, Ecevit dönemine.
1975 yılıydı.
CHP Genel Başkanı Ecevit’le Almanya’ya gitmiştik. CHP, Willy Brandt’ın iktidardaki sosyal demokrat partisi SPD ile ilişki kuracak ve Sosyalist Enternasyonal’e katılacaktı.
Kolay değildi, o tarihte Türkiye’den bir partinin, adında enternasyonal olan bir örgüte katılması...
Konum bu değil.
O zamanki SPD’ye değinmek istiyorum kısaca. 1960’larla 1970’lerde Alman Sosyal Demokratları’nın üçlü bir yapısı vardı.
Bir yanda Jugo’lar diye anılan Genç Sosyalistler, kendi içlerinde pazar ekonomisine, kapitalizme öfkeyle karşı çıkan radikal unsurları barındırıyordu.
Bunların içinde, yıllar sonra yeni merkez diye tarif ettiği bir programla liderliğe yükselip, 16 yıllık muhafazakar Kohl iktidarını deviren Gerhard Schröder de yer alıyordu.
Radikallerin karşısında ılımlılar vardı. ‘Merkez’i ise lider olarak Willy Brandt temsil ediyor ve iki kanat arasında hem ‘denge’yi kuruyor, hem de partinin ‘dinamizmi’ini sağlamaya çalışıyordu.
Güçtü işi.
İp cambazlığı yaparken ne yaptığını da iyi biliyor ve Muhafazakarlar karşısında partisine üst üste seçim kazandırıyordu.
1975’te Türkiye’ye dönünce, Cumhuriyet gazetesinde SPD’nin bu yapısıyla ilgili uzun bir yazı dizisi yazdığımı hatırlıyorum.
Ecevit ilgilenmişti bu konuyla.
Çünkü, kendi partisinde de kanatlar vardı. Özellikle CHP içindeki ‘Sol Kanat’ın radikalliği ya da ‘solculuğu’ Ecevit’i rahatsız ediyordu. Onları hizip olarak görüyor ve budamanın yollarını arıyordu.
CHP’deki bu farklı kanatlar 1977 genel seçimlerinde Ecevit’in yüzde 42 oy alarak iktidara gelişini engellememişti.
Ama Ecevit daha sonraki yıllarda, özellikle 1980’lerde partisini ‘dikensiz gül bahçesi’ne çevirmeye çalıştı, çevirdi de.
Ecevit gibi Baykal da, partisinde sadece kendi sesinin duyulacağı hiziplerüstü bir yapı kurmak istedi, başarılı da oldu.
Ama Ecevit de, Baykal da partilerini seçim sandığından muzaffer olarak çıkaramadılar, genellikle yüzde 20’lerde kaldılar.
Ne mi demek istiyorum? CHP’nin bugünkü hallerini sağlık göstergesi mi sayalım?
Elbette değil.
Bir partide bu denli kafa karışıklığı, böylesine farklı sesler elbette sağlığa işaret etmez.
Ancak CHP’de ne yaptığını bilen bir liderlik, bir lider, parti içindeki farklı kanatları da dengeleyip bundan dinamizm çıkarabilir.
Yazımda bunu anlatmaya çalıştım.
Ancak, yarım asır önceki 27 Mayıs’ı darbe ilan et, yarım asır sonraki ‘Balyoz’un avukatlığına soyun, işte bu da kafa karışıklığına bir örnek değil mi?..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024