Hasan CEMAL
Cengiz Çandar’ın yeni kitabı. Sanki karşımda oturmuş, hiç soluk almadan konuşuyor. Tipik Cengiz. Ama dinletmesini biliyor. Su gibi akıp giden kırk yıllık bir yolculuğun büyüleyici öyküsü her durakta insanı biraz daha içine çekiyor ve de yalnız dünü değil, elbette bugünü de düşündürüyor.
Mezopotamya Ekspresi, Bir Tarih Yolculuğu... Cengiz Çandar’ın yeni kitabı.
Sanki karşımda oturmuş, hiç soluk almadan konuşuyor. Tipik Cengiz. Ama her zamanki gibi dinletmesini biliyor.
Su gibi akıp giden kırk yıllık bir yolculuğun büyüleyici öyküsü her durakta insanı biraz daha içine çekiyor ve de yalnız dünü değil, elbette bugünü de düşündürüyor, o hiç bitmeyen tarihi ve coğrafi referanslarla, rengarenk tasvirlerle...
Yolculuklarda öyledir Cengiz.
Haritayla tarih kitabı elinden hiç düşmez. Bir etrafa bakar, bir haritaya göz atar, sonra birkaç sayfa okur, yanındakiyle de mutlaka paylaşır, böylece yazısına başka bir derinlik kazandıracağını iyi bilir.
Sanıyorum 1969’da tanıdım Cengiz Çandar’ı. Ankara’da, Kızılay’da, Adakale Sokak’taki Türk Hukuk Kurumu’nun bulunduğu apartmanın ikinci katındaki karşılıklı dairelerde devrimci faaliyet içindeydik.
Benimki Devrim dergisiydi. Doğan Avcıoğlu’nun yanında fedai yazı işleri müdürü olarak çalışıyordum, ‘askeri darbeyle devrim yolu’nun açılacağını sanarak...
Cengiz Çandar da, karşı dairedeki İşçi Köylü gazetesi ve beyaz Aydınlık dergisiyle BaşkanMao’nun yolundaydı. Ara sıra karşı dairedeki Devrim bürosuna uğrar, alaylı bir dille bizim darbeci damarımıza basardı:
“Karşı Devrim nasıl?..”
Ama sonra ne ‘cuntacı’lığımız, ne ‘Maocu’luğumuz kaldı. 1971’in 12 Mart Muhtırası’yla hepimiz çil yavrusu gibi dağıldık. Kimi hapsi, kimi idam sehpasını boyladı, kimileri için de uzun, acılı sürgün dönemi açıldı.
Cengiz Çandar’ın ‘Tarih Yolculuğu’ aynı dönemde, yani kırk yıl önce Türkiye’deki askeri darbeyle başlayacaktı. Filistin’de, bir Filistin gerillası olarak Mezopotamya Ekspresi’ne binecek, bugünlere kadar Ortadoğu’da basmadık yer bırakmayacaktı.
Her durakta ne olup bittiğini yalnız aklıyla değil, aynı zamanda yüreğiyle de anlamaya çalışacaktı. Hem düşünecek hem hissedecek, öyle yazacaktı, duygularını hiç eksik etmeyecekti.
Bu yolculuğun bir bölümünü, Cumhuriyet gazetesi yıllarında ben de yakından izleyecektim. İzlerken de, özellikle 1980’in heyecanlı yıllarında Cengo’yla birlikte gazeteciliğin keyfini çıkaracaktım.
O Beyrut’ta, Şam’da, Kudüs’te, Bağdat’ta, Tahran’da anababa günlerinin ateşi içinde koştururken, ben de İstanbul’da onun haber ve yorumlarını Cumhuriyet’te en iyi biçimde değerlendirmeye çalışacaktım.
Kitabı okurken, hele o hiç unutamadığım “Beyrut Bir Aşktır!” yazısına rastlayınca, o güzel yılları bir kez daha anımsadım.
Hatıralar dipsiz kuyu gibi...
Yanlış anlamayın.
Cengiz Çandar’ın 640 sayfalık tuğlası, sadece bir anı kitabı ya da kişisel tarih değil, aynı zamanda son derece güncel bir kitap.
Bugün Ortadoğu’yu, bölgemizi altüst eden tüm sorunların kökleri, tarihsel çerçevesi son derece yalın, anlaşılır bir dille anlatılıyor bu kitapta. Hem bizim ülkemizin devrimci bir kuşağının heyecan dolu serüvenini öğrenirken, aynı zamanda Ortadoğu’da sınırların bir zamanlar nasıl çizildiğini, bugün yeniden nasıl çizilebileceğine dair ipuçlarını -belli başlı oyuncularla birlikte- ele geçiriyorsunuz.
Hatta, Ortadoğu’yu dünü ve bugünüyle daha iyi anlamanın anahtarlarından biridir diyebilirim bu kitap için...
Fokur fokur kaynayan Irak’ı, Suriye’de yaşanan cehennemi biraz olsun anlamak ve Türkiye’yle Ortadoğu’nun Kürt sorunu nedir sorusuna dünü ve bugünüyle akıl erdirmek isteyenlerin başucu kitabı olabilir.
Kitabın güzel bir tarafı daha var. Yalnız anlatmıyor, yalnız sergilemiyor, aynı zamanda neyin nasıl olması gerektiğine, -özellikle Türkiye’nin Kürt sorununda- ‘çözüm’e de işaret ediyor, olanca açıklığıyla.
Kitabın sonlarındaki şu üç paragrafın altını, bugün Türkiye’yi yönetenlerin dikkatle okumaları temennisiyle çiziyorum :
“Tarih, Ortadoğu’da artık çok hızlı yol alıyor. Türkiye, tarihin hızına ayak uydurabilmek için ya Kürt sorununu çözecek ya da Kürt sorunu Türkiye’yi çözecek.” (s. 621)
“Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesinin ‘olmazsa olmaz’ şartı, Türk-Kürt eşitliğini hem zihni ve hem de idari yapısında gerçekleştirmesidir. Zihniyet sınırlarını aşabilen bir Türkiye, Batı’nın bölgeyi bölerek Birinci Dünya Savaşı sonunda çizdiği tüm sınırları da aşacak, anlamsız bırakacaktır.” (s. 630)
“2011’den sonra, daha da küçülmeye mi, yoksa yaklaşık yüz yıldır var olan bölünmenin üstesinden gelmeye doğru mu yol alıyoruz?” (s. 630)
Eline sağlık Cengo.
İyi pazarlar!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024