Hasan CEMAL
Darbeyi Kahire'de sevinçle karşılayanları izliyorum, 27 Mayıs'ın Ankara'sı gibi... Ve Mısır Anayasa Mahkemesi Başkanı, darbenin Cumhurbaşkanı olarak yemin ediyor. Arkasında, yakaları mor cafcaflı siyah cüppeleriyle, en abus yüz ifadeleriyle yüksek mahkemenin yargıçları sıralanmışlar.
1980 yılı 12 Eylül Ankara’sı gözümün önüne geliyor. TBMM’nin görkemli tören salonunda beş darbeci general sırayla yemin ediyor. Ardından cüppeleriyle yüksek yargı mensupları ve rektörler cuntayı selamlıyor. Bizim memleketteki bürokratik vesayetin sacayağı; asker, yargı, üniversite!
Hiç kuşkum yok, yeni anayasayla Mısır’da asker yine kendi ‘kırmızı çizgileri’ni rejimin etrafına yerleştirecek ve seçimden çıkacak hükümetlerin tepesinde Damokles’in kılıcı gibi sallamaya başlayacak. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül'de gördük biz bu filmi. Şimdi Mısır’da benzer bir film vizyona giriyor.
Evet, Mursi yönetimi başarılı değildi. Ama çare elbette darbe değil, sabır göstermekti. Çare, seçim sandığında hesaplaşmaydı. Şimdi yine o usanç verici “demokrasi ve İslam” tartışmaları kulağa çalınıyor, Mısır’da darbeye darbe diyemeyen bazı Batılı mahfillerde...
Mısır’da Cumhurbaşkanı Mursi’yi deviren askeri darbeyi Kahire’de sevinçle karşılayan gösterileri izliyorum televizyondan.
1960 yılının 27 Mayıs Ankara’sı gibi...
Darbe sabahı, Bakanlıklar civarındaki sokaklarda üniformalı subayların nasıl alkışlarla, sevinç gösterileriyle karşılandığını anımsıyorum.
Askeri jiplerle tek tek toplanarak Harbiye’ye hapse götürülen Demokrat Parti milletvekillerine bazı apartmanların önlerinde nasıl sataşıldığı gözümün önüne geliyor.
Töreni izliyorum televizyondan.
Mısır Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı, darbenin Cumhurbaşkanı olarak yemin ediyor.
Arkasında, yakaları mor cafcaflı kocaman siyah cüppeleriyle, en ciddi abus yüz ifadeleriyle yüksek mahkemenin yargıçları sıralanmışlar.
TBMM'de buluşan vesayetin sacayağı
1980 yılı 12 Eylül Ankara’sı, daha doğrusu Türkiye Büyük Millet Meclisi gözümün önüne geliyor.
Kapısına kilit vurulmuş, kürsüsünün tepesinde “Egemenlik kayıtsız milletindir” yazılı TBMM’nin görkemli tören salonu...
Beş darbeci general...
Sırayla yemin ediyorlar.
Önce Genelkurmay BaşkanıOrgeneral Evren, sonra diğerleri...
Yemin töreni biter bitmez,Beethoven’ın Beşinci Senfonisi çalmaya başlıyor.
Aralarında benim de bulunduğum gazeteci milleti, töreni hiçbir detayı kaçırmamaya çalışarak balkondan izliyor.
Önce Anayasa Mahkemesi üyeleri yürümeye başlıyor.
Sırtlarında cüppeleri...
Anayasa’yı rafa kaldırmış Cunta’yı selamlayıp, önlerinde hafifçe eğilip, ellerini sıkıp sahnenin arkasında yitip gidiyorlar.
Sonra sıra Yargıtay’a, Danıştay’a, yani yüksek yargı mensubu diğer yargıçlara geliyor. Onlar da darbeci generallerin önünde boyun kırıp el sıkıyor, sahnenin arkasında kayboluyorlar.
Ve üniversite rektörleri...
Onlar geliyor Beethoven’ın eşliğinde.
Türkiye’nin üstüne kapkaranlık çökmekte olan 12 Eylül idaresini kutlama sırası şimdi onlarda...
Asker-yargı-üniversite üçlüsü...
Bir başka deyişle:
Bizim memleketteki ‘bürokratik vesayet’in sacayağı...
Hiç unutmam, o gece günlüğüme düştüğüm notu:
“Bir sivil olarak yenilmişlik duygusu...”
Gördük biz bu filmi
Mısır’da darbe cumhurbaşkanının yemin törenini izlerken, bütün bunlar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçip gitti.
27 Mayıs’ın zindanları, idamları...
12 Mart’ın zindanları, idamları...
12 Eylül’ün zindanları, idamları...
Ve bütün bu acıların Türkiye siyasetine ekmiş olduğu intikamcı tohumlar... Bunların yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, altüst oluşlar bugünlere kadar gelen...
Mısır’da darbe sonrasını izlerken, her şey o kadar bildik, aşina geliyor ki.
Yeni bir anayasayla bir süre sonra yeni meclis ve cumhurbaşkanı seçimlerinin yapılacağı söyleniyor.
Hiç kuşkum yok, yeni anayasayla Mısır’da zatendevlet içinde devlet olan asker kendi ‘kırmızı çizgileri’ni rejimin etrafına yerleştirecek ve seçim sandığından halkın oyuyla çıkacak hükümetlerin tepesinde Damokles’in kılıcı gibi sallamaya başlayacak.
Asker elinde ‘sopa’sı, Mısır’ın ne zaman tam demokrasiye geçeceği konusunda son sözü söyleyecek.
Gördük biz bu filmi.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül hep böyle olmuştu.
Türkiye’de siyaset bu yüzden normal rayına bir türlü oturamamış, istikrarsızlıkbir türlü yakamızdan düşmemiş, cepheleşme ve kutuplaşmanın tüm acıları yaşanmıştı.
Şimdi Mısır’da bizimkine benzer bir film vizyona giriyor.
Ne yazık ki öyle.
Mısır’da bu yol, dünkü yazımda da belirttiğim gibi, istikrara değil krize, kaosa açılıyor.
Çare darbe değil, sabır ve sandıktı
Evet, Cumhurbaşkanı Mursi yönetimi başarılı değildi.
Ekonomik ve siyasal konularda gerekeni yapabilecek donanımdan da yoksundu. Ne Mısır ekonomisini çukurdan çıkarabilecek bir programı vardı, ne de temel hak ve özgürlükleri güvence altına alabilecek bir demokratik programa sahipti.
İkisi de yoktu Mursi yönetiminde.
Ekonomiyi çukurdan çıkarabilecek acı reçeteler yerine aş ve iş sorununu daha beter derinleştirecek popülist politikalara yönelirken, aynı zamanda Mübarek tipi otoriterlik yerine,dinci bir otoriterliği su yüzüne çıkartan adımlar atmaya başlamıştı.
Bu durumda çare darbe miydi?
Elbette değildi.
Mısır’da çare, askerin devreye girmesi değildi. Çare, asker-sivil bürokrasinin yönetime el koyması değildi.
Çare, sabır göstermekti. Çare, seçim sandığında hesaplaşmaydı.
Bu yapılabilse, Mısır’da siyasetin taşları yerli yerine oturmaya, demokrasiye giden yollar zamanla açılmaya başlayabilirdi.
Olmadı.
Şimdi yine o usanç verici demokrasi ve İslam tartışmaları, Müslüman ülkelerde ancak ikinci sınıf, üçüncü sınıf demokrasiler olabilir önyargıları kulağa çalınıyor bazı Batılı mahfillerde...
Şimdi yine demokraside asker sopası, asker freni sesleri duyuluyor, Mısır’da darbeye darbe diyemeyen bazı Batılı odaklarda...
Bütün bunlar Mısır’da ‘derin devlet’in zindanları dolarken, Cumhurbaşkanı Mursi’ye destek için meydanlara çıkanlara kurşun sıkılırken, ülke adım adım kaosa doğru sürüklenirken yaşanıyor.
Ne yazık!
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024